SARAYA son “istemezük” baskını için birkaç satır...
Önce en net ve doğru tepkiyi veren Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a alkış...
Topkapı Sarayı’nın içindeki her konserde içki servisi yapıldığını dik bir duruşla dile getirdi.
Kapıya dayanan “istemezükçüleri” kınadı.
Daha sonraki süreçte de sözlerinin arkasında sağlam durdu.
İstanbul Kültür Müdürü Ahmet Bilgili de kişilikli tavır koydu.
Gelelim eğrilere ve doğrulara...
NABUCCO için imzalar atıldı. Gündem enerji... TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) Genel Müdürü Mehmet Uysal’dan “iyi haberle” başlayalım...
‘Cumhuriyetin 100. yılı 2023’te Türkiye’nin artık petrol ve doğalgaz ithal etmeyeceği müjdesinin eşiğindeyiz.
Sinop’un doğusunda deniz yataklarında zengin petrol, batısında ise doğalgaz yatakları Türkiye’nin 40 yıllık tüketimini karşılayabilir.
“Röntgen” karşılığı iki boutlu ve “MR” karşılığı 3 boutlu sismik araştırmalar bu beklentileri vurgulamakta. (Bu “röntgen” ve “MR” deyimlerini bilinçli olarak kullanıyorum. Çünkü her ikisi de yeraltı petrol araştırmaları için geliştirilmiş ve sonra türev olarak sağlık sektöründe kullanılmış. Bir başka açıdan bakarsanız araştırmalar önce petrol, sonra insan zihniyetini yansıtıyor. GC)
TPAO, Brezilya ve Amerikan Petrol Arama şirketleriyle anlaşma imzaladı.
2010-2011 yıllarında tanesi 200 milyon dolar maliyetli 10 kuyu açılacak.
Kesin sonucu almak için toprağı delmek
HUKUK zeminindeki görüşler tartışma götürür.
Ancak... “Zamanın ruhu” önemli.
Askere -zaten aralık olan- sivil yargı kapısını bu kez ardına kadar açan son yasa değişikliği “zamanın ruhu” ile de yorumlanmalı.
Üçüncü 1000 yılın değerleri “daha fazla demokrasi ve sivilleşme”dir.
Otoriter rejimler temellerinden sarsılmakta.
Şeriat kurallarına dayalı İran bile bu sarsıntıdan soyutlanabilmiş değil.
Askeri rejimler de tek tek çöktü.
Astana Stadı’nın mimarı Melkan Gürsel Tabanlıoğlu ve Tabanlıoğlu Mimarlık Halkla İlişkiler ve İnsan Kaynakları Yöneticisi Özdem Gürsel ile birlikte...
ASLANTEPE özlemimizde fay kırığı yaşarken, “rüya” gibi güzel bir modern stadyumun açılışındaydım.
Tıpkı Aslantepe projesi gibi üstü açılıp kapanan stadın tribünleri, “cam köşk” locaları, kaliteli tribün koltukları, her şeyi çağdaş...
İçim sızladı ama güzel duygular onu dengeledi.
MERKEZİ Brüksel’de bulunan ABD düşünce kuruluşu “Uluslararası Kriz Grubu”nun raporundaki “Kuzey Irak, Türkiye’ye bağlanabilir, Türkiye böylece Musul-Kerkük coğrafyasında petrol ve doğalgaza erişir” ifadesi “boş laf” değil.
Küçümsenmeyecek bir olasılıktır.
Üstelik şartlar dayatır.
Türkiye, bunu istemediği halde zorunlu bir kabullenme gerçekleşebilir.
Bakınız... Barzani yönetiminin Dış İlişkiler Sorumlusu Şefin Dizai, arkadaşımız Namık Durukan’a “o kapının aralanmakta olduğu” mesajını vermiş. Dizai, yıllarca Ankara’da görev yapmıştır. Barzani’ye yakındır. Sözlerinin ciddiye alınması gerekir. (Birinci sayfamızdaki Durukan’ın haberi, yakın gelecekteki gelişmelere referans niteliğindedir.)
Buna karşılık...
Türkiye’nin sınırlarından öteye genişleme koşullarına direnişini ise, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin’in yaptığı açıklama ortaya koyuyor:
BUGÜN kirli siyaset değil, temiz doğa yazacağım...
“Müjde” denebilir; “Göcek kurtuluyor...”
1970’li yılların Göcek’inde telefon, elektrik bile yoktu, gaz lambalarının ışığında sahil balıkçısında birkaç grup “rakı-balık yapar, karanlıkta sessizce demir alıp Göcek koylarına geçerdi.”
Özallı yıllarda Göcek adeta “istila” edildi. Betonlaşma, deniz kirliliği ve müzik/jetski kirliliği, mahşerin üç atlısı gibi Göcek’i ele geçirdi. Ancak Göcek’i kurtaran da Turgut Özal oldu.
“Göcek’i milli park yapan yasa nedeniyle, Özallı yıllarda satın alınarak yağmalanan koylara çivi bile çakılması önlendi.”
Göcek, şimdi yeniden 1970’li yıllarına dönmenin eşiğinde. Pırıl pırıl sularında kulaç atılacak randevu artık uzak değil.
Gerçek bir denizci olan Rahmi Koç, 15 yıl önce az sayıda deniz dostuyla birlikte TURMEPA’yı kurdu.
İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a başı örtülü olmayan bir gelin geldi.
Ailenin tüm hanımlarının örtülü olmasına karşın, oğul Topbaş’ın bu tercihi, Türkiye’deki liberal oluşumun bir işareti gibi algılanabilir.
Ama daha da ilginç olanı, iktidar partisindeki tutucu kararı temsil eden Bülent Arınç’a da başı kapalı olmayan gelin adayı...
Daha bir hafta önce kaygı duyuyordum...
Endonezya’daki seçim kampanyalarına ilk kez lider eşlerinin afişleri de dahil olmuştu. Başı örtülü olan eşlerin posterleri bilboard’larda yer alıyor, duvarlara yapıştırılıyordu.
Başı örtülü eş posterleri, liderin referans gösterdiği bir siyaset çizgisinin yansımasıydı.
“Türkiye Endonezya olur mu?” soruları beyinlerimizin kaygı çengellerinde sallanırken, Endonezya’daki bu son örnek, doğrusu tehlike çağırışımı yapıyordu.
27 Mayıs 1960 askeri ihtilalinden sonra dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye gazeteciler, “İhtilalin içinde misiniz?” diye sormuşlardı.
İsmet Paşa’nın cevabı, “İçinde değiliz ama dışında da değiliz” olmuştu.
CHP ile asker faktörü arasındaki “yakınlık algılamasında” bu söylem milattır.
Paşa, “CHP, ihtilali yapanlar arasında olmadı ama ihtilali yapanların gerekçesini de dışlamıyor” mesajını vermişti.
Bu söylemi son günlerdeki siyasi tartışmalar nedeniyle yansıttım.
Asker üzerinden siyaset
CHP ve AKP birbirlerini “asker üzerinden siyaset yapmakla” suçluyorlar.