Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

LAF ve kafa karışıklığına açıklık getirmek gerek. “Belge” olduğu iddia edilen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” başlıklı bilgisayar çıktısı askeri mi, yoksa sivil yargının mı yetki alanında...
“Hukukçu” şapkam altında önce şunu belirtmekte yarar var.
“Hem askeri, hem sivil yargının bir arada yürüyeceği” yolundaki söylemler ve yayınlar temelden yanlıştır.
Madem “belge” olduğu iddia edilen bu metnin altında Genelkurmay Harekât Başkanlığı’ndan Dr. Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek’in imzası görünmektedir, o halde “görev başında askeri suç zanlısı” durumunda yargı yetkisi askeri mahkemelerdir.
Zaten süreç de böyle başlamıştır.

Askeri yargı barajı
DÜN de yapılan “Albay Çiçek’in askeri savcılığa ifadesini verdiği, bu nedenle Ergenekon savcılarına ifade vermeyeceği” yolundaki açıklama bu doğrultudadır.
“Belge” olduğu iddia edilen metnin gerçekten Albay Çiçek’e ait olduğu saptanırsa, ceza yargılaması askeri mahkemede sürecektir.
Buna karşılık...
“Metin” sahteyse, Albay Çiçek’in ya da askeri alanda herhangi birinin bilgisayarından çıkmadığı saptanırsa, bu kez artık askeri mahkemelerin yetki sınırı dışında kalacak olan dosya, sivil mahkemelerin görev ve yetki alanına girecektir.
Sanıklar sivil mahkemelerde yargılanacaktır.
Olay bu kadar net.

AKP’nin suç duyurusu
PEKİ...  AKP’nin sivil başsavcılığa “suç duyurusunda” hukuk yolu olarak hedef nedir?
Şu aşamada -yanılmıyorsam- askeri savcılığın varacağı sonuca kadar bu başvurunun hukuki bir işlevi yok.
Top askerde...
Zaten AKP başvurusunda “suç tanımı” yapılmamıştır.
Taraf gazetesinin yayını referans gösterilerek “suç duyurusunda” bulunulmuştur.
Böyle bir “suç duyurusunu” yapmak hakkı sadece AKP’nin değil, herkesindir.
Hepsi de önce askeri savcılığın alacağı sonuca kadar beklemede kalacaktır.
AKP’nin bu girişimi hukuktan çok, “siyasi jest” olarak görülmeli.
Böyle bir olayda sessiz kalmış görüntüsünü elbette vermek istemiyor.
“Yumuşak başlıyız dedikse, kuzu değiliz” söyleminin gereğidir.

İmza kilidi
ASKERİ savcılık ne yapıyor?
Öncelikle “belge” olduğu iddia edilen metnin altındaki imzanın “Albay Dursun Çiçek’e ait olup olmadığını” saptamak üzere laboratuvar incelemesi yapılmalıdır.
Ne yazık ki...
Söz konusu imzalı metnin orijinali askeri savcılık tarafından Ergenekon savcılarından istenmiştir. Ancak...
Elde orijinal metnin olmaması ve sadece bilgisayar çıktısının kopyasının bulunması, bu incelemeyi çok zorlaştırıyor.
Noterlerin, bankaların dahi “ıslak imza” istedikleri dikkate alınırsa, böylesine ağır bir suç iddiasında da “ıslak imzanın” gerekli olduğu yaygın kanıdır.
Elbette başka “karineler” de araştırılır, teknik incelemelerle “kanıt” bulmaya çalışılır.
Hukuki durum budur.
Şu aşamada daha ötesi, “spekülasyon” olur.
Meşrebe göre yorumlar döşenir.
Tüm bunlardan sonra olay, “gargara” mı edilecektir?
Hiç sanmıyorum.
2009 Türkiye’sinde kamuoyunun nefesi, bu olayın tüm zanlılarının, tüm yetkililerin ensesinde olacaktır.

Haberin Devamı

AKILLARA ZARAR
DOKTORLAR “delileri” sınavdan geçiriyorlar. Soru basit: “2 kere 2 kaç eder?”
Birinci delinin cevabı; “218 eder.”
Koğuşuna geri gönderilir.
İkinci deli, “2 kere 2 Z eder” cevabını verir.
Onu da “iyileşmemiş” teşhisiyle koğuşuna gönderirler.
Üçüncü delinin cevabı doğrudur:
“Bunu bilmeyecek ne var?.. 4 eder.”
Doktorlar “Aferin, bildin” derler ama gene de sormadan edemezler: “Peki ama nasıl hesapladın?”
İşte delinin cevabı:
“Kolay... 218’den Z’yi çıkardım kalan rakam 4...”
.........................
Son günlerde “belge yorumları”  bana bu öyküyü düşündürüyor.
Ne “akıllara zarar” yorumlar okuyor ve dinliyoruz.