Demirtaş, metal yorgunu olduğunu iddia edenler için, “Onların mutlaka şahsi çıkarları vardır. Benim lügatimde metalli ya da metalsiz, yorgunluk diye bir şey yoktur. Bu iş tecrübeye uzun vadeli bakmayı gerektirir. Bu yüzden ‘yola devam’ diyorum” dedi
Ekrem Demirtaş. Dile kolay 26 yıldır İzmir Ticaret Odası başkanlığını yapıyor. İzmir için gerçekleştirdiği o kadar çok şey var ki; İzmir’le beraber yaşayacak kalıcı yatırım ve ufku açık projeleri hayata geçirdi. Ekonomi Üniversitesi, dış ülkelerle geliştirdiği ilişkileri, İzmir’in liman kenti olmasındaki atılımları, kruvaziyer turizmi, yeni Ticaret Odası binası gibi birçok kalıcı eserleri oldu. 9 Nisan’daki başkanlık seçimleri öncesi kendisiyle sohbet ettik. Koltuk sevdası diyenlerden, metal yorgunluğuna kadar merak edilen her konuyu konuştuk. Şimdi gündemde, 2023 World EXPO projesi var.
‘Üniversite, gururumdur’
- Birçok proje gerçekleştirdiniz. Önce hangisi ile gurur duyduğunuzu ve nasıl bir istikrar sağladığınızla başlayalım.
Evet, gerek iş hayatımda, gerekse Oda Başkanı olarak pek çok projeyi gerçekleştirdim. Ama en çok hangisi ile gurur duyuyorsunuz derseniz, hiç düşünmeden İzmir Ekonomi Üniversitesi derim. 2001’de zor şartlar altında
21 yaşındaki otizmli kızını fedakârlıklarla 21 yaşına getiren Şahin, “Rüyalarımda kızım bana ‘Anne!’ diye sesleniyor. Bu olsun yeter” diyor
Eşini kaybetti, büyük bir rahatsızlıkla mücadelesini tek başına verdi ve otistik bir kızı var: Aynur Şahin... Çalışkan, hem de çok çalışkan. Durmuyor, üretiyor... Şimdi de Ege Artı Engelli Bireylerin Eğitimi ve Geliştirme Derneği’nin Başkanı olarak, aynı sorunu yaşayan bireylere ve ailelere yardım edecek. Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde Dünya Otizm Farkındalık Günü’nde (2 Nisan) sevgili Aynur Şahin’in duygularını, deneyimlerini konuştuk...
- Bu anlamlı günde, bire bir yaşayan olarak senin duygularını, düşüncelerini merak ediyorum...
Evet, Birleşmiş Milletler’in 2007’de aldığı kararla 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’dür. Ege Artı Engelli Bireylerin Eğitimi ve Geliştirme Derneği’nin bu yılki Başkanı olarak sesimiz olduğun için çok teşekkür ederim. Derneği bu yıl Kurucusu ve Başkanı Fahriye Tuğcu’dan yeni aldım. Yapılacak çok işlerimiz var. Tüm otistik bireylere sahip ailelerin ve çocukların hayatlarına artı katmak için çalışmalarımıza başladık.
- Tıpkı senin gibi, dimdik ayakta duran annelere, ebeveynlere biraz da olsa ışık olabilmek
Bugüne kadar birçok organizasyonla çocuklara, görmeyenlere büyük yardımlarda bulunmuş, birçok ismi yan yana getirerek akıllardan çıkmayacak projelere imzasını atmış, yüzü gibi yüreği de güzel insan Ferah Sancak’la birlikteyiz. Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde Sancak’ın 23 Mart’ta Hilton’da Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Onkolojisi Bölümü yararına düzenleyeceği ve Burak Kut ile cemiyetten tanınmış isimlerin sahne alacağı ‘Kalplerimiz Bir’ adlı konseri konuştuk. İyi pazarlar diliyorum!
- Sürekli sosyal sorumluluk projelerindesiniz. Bu kadar koşturma ve sorumluluğun altına nasıl bir ruh haliyle giriyorsunuz?
Bu, içgüdüsel bir şey. Çocukken de ihtiyacı olan birini gördüğümde yardım etme isteğim hep olurdu ve yardım ederdim. Herkes iyi olsun, aynı olsun isterdim ve bu şekilde büyüdüm. Annem böyle bir kadındı. Hep birilerine yardım ederdi. Evde oturmak, gezmek bir yere kadar... Bir şeylere faydalı olmak istiyorsun. Çocuklarımız oldu. Onları büyüttüm.
- Düzenlediğiniz yardım organizasyonlarından bahsedebilir misiniz...
İlk Narlıdere’de, zihinsel engelliler yararına bir organizasyonla başladım. Sadece bayanlar arasında düzenlendi. Sonra çocuk evleri için, Çocuk Esirgeme
Kadına şiddeti ‘Biz Dünyayız’ adlı projeyle İngiltere gündemine taşıyan Muharrem Dayanç, “Erkekler sessiz kalıyorsa, toplumda cinsiyet eşitliği sağlanamaz” dedi
Bir insan bir gitar, bir piyanoyla neler yapabilir? Mesela mahkûm ve çocuklara, engellilere destek olabilir mi? Peki ya kadın haklarını savunabilir mi? İşte tüm bunları Muharrem Dayanç. müziğin o engin dünyasından çıkardığı incilerle gerçekleştiriyor. Bunu İzmir’in ve bölgenin kadın kanaat önderleriyle birlikte yapıyor, hem de sınırları aşan bir projeyle. Bu yıl da kadına şiddeti ‘Biz Dünyayız’ adlı projeyle İngiltere Kadın Platformu’nun ve Enfield Belediyesi’nin davetiyle uluslararası platforma taşıdı. Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde konuğumuz Muharrem Dayanç...
Projelere hangi ruh haliyle başladınız ve nasıl bir ivmeyle devam ettiniz?
Öncelikle Milliyet Ege’ye ve sevgili Gözde, sana yıllardır yapmış olduğumuz sosyal projelerimize gazetenizde yer verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Bu projeleri yaptığımız grup ve insanların hiçbirinin seçimi tesadüf değil. Hepsi benim Türkiye’nin geleceğine. topluma ve dünyaya dair kurduğum hayalin bir parçası. Çünkü. ben ayrımcılığın ve ötekileştirmenin olmadığı, herkesin eşit fırsatlarla
Vakıf Başkanı Yasemin Reşitoğlu, çok tartışılan eğitim sistemindeki aksaklıkları ve olumlu yanları anlattı, “Kurum olarak gençlerimizi yarınlara en iyi şekilde hazırlamaya çalışıyoruz” dedi.
Ege Çağdaş Eğitim Vakfı (EÇEV) İzmir ve Ege Bölgesi’nde, sadece bağışçı ve gönüllü yardımlarıyla birçok öğrenciyi okuttu, aydın bir Türkiye için gençleri yetiştirmeyi de sürdürüyor. Vakıf Başkanı Yasemin Reşitoğlu’yla Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde konuyu derinlemesine konuştuk. İyi pazarlar...
- EÇEV uzun yıllardır çok doğru ve güvenilir çizgisi ile gençlerin eğitim hayatına hizmet vermekte. Bugüne kadarki süreci anlatır mısınız?
Yereldeki en büyük eğitim vakfı olan Ege Çağdaş Eğitim Vakfı, ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacak nesillerin eğitimine katkıda bulunmanın bir yurttaşlık görevi olduğuna inanan, 96 çağdaş, aydın ve eğitime gönül vermiş kurucu üyemizin inançlı girişimi ile 1995 yılında yola çıktı. Ve yola çıktığı günden bu güne her yaştan çocuk ve gencimizin eğitim ve öğretimleri boyunca en temel insan haklarından olan “eşit ve yetenekleri doğrultusunda eğitim” fırsatlarına erişebilmeleri, çağdaş bilgilerle donanmış, kültürlü, görgülü, becerikli bireyler olarak toplumda yer
Cevher Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Özyavuz, bulunduğu her ortamda mutluluğu aramaya çalışıyor, “Gülmenin maliyeti sıfırdır, getirisi çoktur. Bunun farkında olalım” diyor
‘Renkli insan’ derler ya, işte o hiç de kolay sahip olunabilecek bir özellik değildir. İşte onlardan biri olan, işadamı, Cevher Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Özyavuz, başarıyı çok yönlülüğüne bağlıyor. Liyakat Derneği’yle tadı damağımızda kalan sohbetimizde çok güldük, bilgilendik... Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde sizlerle bu özel insanı bir araya getirdiğim için mutluyum...
Cevher Grubu Yönetim Kurulu Başkanısınız. Eğitiminiz, yaşadığınız süreçler nasıldı?
70’lerin ortasında Türkiye’de döküm mühendisliği olmadığı için yükseköğrenim sürecini Almanya’da geçirdim. Ardından da New York’ta yöneticilik programını bitirdim.
Yerli otomobil projesiyle ilgili olarak ne düşünüyorsunuz?
Unutmayalım, bugün hâlâ otomotiv yan sanayii, Türkiye’deki ihracatın lokomotifi. Bir otomobilin neredeyse tüm parçalarını üretip ihraç etmemize rağmen, bunu bir araba haline getirip geliştirerek marka yaratmayı başaramadık. 80’lerin başından beri, ihracat yapan bir firma olarak -ki arabanın en önemli unsurlarını yapıyoruz-
Totrakan, Kaptan Cousteau’nun başdalgıcı Andrea Laban’la başlayan serüveni sürdürüyor. Totrakan, “Bu, oturduğunuz yerde resim yapmaya başlamıyor. Sessizlik ve balıklar, çalışmayı zevkli kılıyor” diye konuşuyor
Bazı insanlar çok renklidir. Bu renkleri yaratıcılıklarıyla çoğalırken, başka insanlara ettikleri hizmetlerle daha da anlamlanır, değer kazanır. Emekli Koramiral Ekmel Totrakan dünyada ikinci, Türkiye’de ilk sualtı ressamı. İnanın, suyun altındaki resimleri en az üstündekiler kadar güzel. Sohbeti, yazdığı şiirlerle süsleniyor. Her Pazar olduğu gibi bugün de Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde keyif alacağınızı umduğum bu röportajla sizlerleyiz...
- Hem Basketbol hem de Ordu Milli takımlarında oynamışsınız. Kitapları çıkmış bir şairsiniz. Hem sporcu hem de şair... Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz lütfen, Ekmel Totrakan’ı bu kadar renkli kılan nedir? Bu kadar başarının sırrı nedir?
Benim sporla bu kadar ilgilenmem, doğrudan kendimden kaynaklanmıyor. 1953 senesinde Karşıyaka Ortaokulu’nu bitirdikten sonra, 15 Temmuz’dan sonra hiç de hak etmediği gerekçelerle ne yazık ki kapatılmış olan, 244 senelik tarihi ile daima gurur duyduğum Heybeliada’daki Deniz Lisesi sınavlarını
Tanıdığım en özel, mistik, yetenekli, renkli kadınlardan... Türkiye’nin ilk kadın meddahı. Eniştesi Erol Günaydın’ın izinden giden, işine âşık bir oyuncu, yönetmen, müzisyen, yazar... Tek kişilik sahne performansı olan ‘Kül Kızı’ mutlaka görülmesi gereken bir oyun. Önümüzdeki günlerde de ‘Bir Eylül Uykusu’ adlı, uzun metrajlı filmi gösterilecek. Böyle çalışkan, üretken insanları tanıdıkça ülkem adına gurur duyuyorum. Bugün, Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde değerli oyuncu Mutlu Polat’la yaptığım röportaj sizlerle... Mutlu’yla mutlu pazarlar!
Mutlu Polat nasıl Mutlu Polat oldu? Sanat yolculuğu nasıl başladı?
Doğuştan gelen bir şansım var. Ressam bir annenin büyüttüğü bir çocuk olarak oyuncaklarım boyalar, fırçalar ve renkli kalemlerdi. Üstelik bizim evde hayal kurmak bir meziyetti. Babaannem keman ve piyano çalardı, daha küçük yaşta gitar derslerine başlatıldım ama piyano tercihim oldu. 6 sene Vedat Çorbacıoğlu’ndan klasik piyano eğitimi aldım. Ama benim kalbim hep tiyatrodaydı. Sevgili eniştem Erol Günaydın ve kuzenlerim ile tüm sömestir tatillerimi ve yaz tatillerimi birlikte geçirirdik. Doğal olarak tiyatro kulisi, orada tanıdığım harika sanatçılar, bu renkli hayatın bir