Gerçekten başarılı insanlarda gözlemlediğim birkaç özellik var: Mütevazılar, algıları açık ve çok yönlüler, çok çalışkanlar. E bir de hem gazeteci hem de güzel olursa, bu kişi tabii ki Ömür Gedik olur. TEV’in 51. yıldönümü için İzmir Şubesi’nin düzenlediği geceye Ferhat Göçer’le beraber katılarak eğitime, gönüllülere, İzmirlilere yürekten destek oldular ve bunun için de kendilerine sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde, keyifle okuyacağınız bir gazeteci, sinema eleştirmeni ve en önemlisi de hayvansever biri var. Mutlu pazarlar!
- Gazetecilik mesleğinize başlayalı ne kadar oldu?
Çok uzun zaman oldu, hatta 20. yıl rozetimi alalı da epey oldu. Üniversitenin son yıllarında bu mesleğe başladım.
- Sanırım, müziğin daha eskiye dayanan bir geçmişi var sizin için?
Az önce koroyu (TEV İzmir Korosu) izlerken de aynı şeyi söyledim; hayalimde her zaman müzikle uğraşmak vardı. Ortaokul yıllarımdan beri korolarda söylerdim. Söylemediğim koro kalmamıştır. Okuduğum lisede de hep birinciydim ve matematik öğretmenlerim üniversitede hep iyi yerleri kazanmam için yönlendiriyorlardı ama ben sürekli olarak konservatuvarı istiyordum. Sonunda müzik öğretmenim, matematik
Ege Çağdaş Eğitim Vakfı, gelirinin tamamı vakfa bağışlanacak, çok keyifli, samimiyetle yapılan ve özenle hazırlanan, arşiv niteliğinde bir yemek kitabı çıkardı: ANNEM GİBİ...
Hiç durmayan, sürekli proje üreten ve ürettikleriyle çağdaş eğitime katkıda bulunan Ege Çağdaş Eğitim Vakfı (EÇEV) yine kolları sıvadı ve vakfın kurucularından Aydan Sakbaş’ın önderliğinde, yönetim kurulu başkanı Yasemin Reşitoğlu’nun da katkılarıyla gelirin tamamının vakfa bağışlandığı bir kitap ortaya çıkardı. Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde bu anlamlı proje tüm annelere, anneler günü hediyesi olarak gelsin.
- Aydan Hanım, EÇEV’in kuruluş amacını ve bugünkü geldiği noktadan bizlere kısaca bahsedebilir misiniz?
AEğitimde fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmayı hedefleyen çağdaş, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, sorgulayabilen, kendisiyle ve yaşadığı toplumla barışık, saygılı ve eğitimi sonucunda ülkesine katkıda bulunabilecek genç nesiller yetiştirmeye gönül vermiş bir STK.
- Anneler Günü’ne özel tasarlanmış ve bağış amaçlı hazırlanmış kitap projesi nasıl doğdu?
Daha önce de yılbaşı zamanı da bahçemdeki ağaçlardan budadığımız dalları boyayıp süsleyerek minik yılbaşı ağaçlarını çevremdeki eğitim
Modacı Ertan Kayıtken, 14 Mayıs’ta İzmir Hilton’da, geliri Tepecik Çocuk Onkoloji Bölümü’ne bağışlanacak bir defileye imza atacak. Koleksiyonda Yüksel Ak da yer alıyor.
İzmir’e haute coutur’ü ilk getirenlerden biri olan, değerli modacımız Ertan Kayıtken, bu sene de modasını yardım amaçlı bir defileyle halkla buluşturacak. Türkiye birincisi ve dünya üçüncüsü Yüksel Ak’la hazırladıkları koleksiyonla, Ferah Sancak’ın önderliğinde 14 Mayıs’ta Hilton Oteli’nde bir defile düzenlenecek. Defilenin geliri, İzmir Tepecik Çocuk Onkoloji Bölümü’ne bağışlanacak. Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde konuklarım Ertan Kayıtken ve Yüksel Ak...
- Bu proje nasıl doğdu?
ERTAN KAYITKEN: Son 7-8 yıldır modayla yardımlaşma mantığı beynimde yer etti ve bu anlamda birçok projeye imza attım. Bu sene de her zaman çocuklara olan hassasiyetim, İzmir Tepecik Çocuk Onkoloji Bölümü’ne yoğunlaştı. Sevgili Ferah Sancak Hanımefendi’nin önderliğinde daha önce başlatılan projeyi tamamlamak adına, seçimimi ondan yana kullandım. Kişi doğru, proje doğru... Bu proje de hayırlısıyla 14 Mayıs’ta tamamlanmış olacak. Dünyaya geliş nedenimizi, yani farkındalığımızı bildiğimiz için, işler bırakarak ilerlemeliyiz. Bu sosyal sorumluluk
Ege Artı Engelli Bireylerin Eğitimi ve Geliştirme Derneği’nin Saklıbahçe’de yarın düzenleyeceği kahvaltının geliri eğitime aktarılacak. Kurucu Fahriye Tuğcu, “Çocuklarımız için her zaman, her fedakârlığı yapmaya hazırız” diyor
Ege Artı Engelli Bireylerin Eğitimi ve Geliştirme Derneği, her geçen sene daha da büyüyerek, örnek alınacak gelişmelere imza atıyor. Dernek, yarınki (5 Mayıs Cumartesi) kahvaltı organizasyonuyla, maddi durumu uygun olmayanlara eğitim vermeyi amaçlıyor. Derneğin kurucusu Fahriye Tuğcu, Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde konuğumuz oldu.
Merkez nasıl kuruldu, bugün geldiği nokta neresidir?
Yedi yıl önce kurulan bu derneğin kurucusu olmaktan ziyade onların destekçisi, aileleri gibi görüyorum kendimi. Biz burada zihinsel engelli, otistik, down sendromlu ve işitme sorunu yaşayanlara hizmet veriyoruz. Yaş sınırımız yok; 300 çocuğa eğitim veriyoruz.
Okulunuzda geliştirmeye çalıştığınız neler var?
Geçen yıllarda Sessiz Akademi projesi ile işitme engelli çocuklarımıza destek vermiştik. Harika bir de defile gerçekleştirmiştik. Tam zamanlı eğitim için çalışmalarımız başladı. Özel çocukların aileleri için destek çalışmalara başlayacağız.
Merkezinize destek olmak isteyenler yardıml
Yaraları saran, yürekleri ferahlatan insanlar vardır. Bu insanlardan biri de Aslı Önder... ‘Mesajınız Var’ sergisinde, Önder’in hayatının merkezine koyduğu tasavvufun izlerini yakından görebilirsiniz
KİTVAK yararına düzenlediği resim sergisiyle, ki eserler ve sözler ancak bu kadar derin bir ruhtan çıkabilirdi, sanatseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaşan Aslı Önder’le, Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde bir araya geldik. Önder’in gizli bahçelerinde dolaştık, resimden tasavvufa bir çok konuda konuştuk. İyi pazarlar!
Harika bir sergi verdiniz. Memnun musunuz?
Çok teşekkür ederim. “Bir Mesajınız Var” hayallerimin ötesinde bir sergi oldu. Galeri, ilk kez böyle bir ilgiyle karşılaştıklarını söyledi. 2 hafta içinde pek çok izleyiciyle buluştu. Sergi için 49 tane eser üretmiştim. Tamamı satıldı ama bu sergide bundan çok daha öte bir duygu yaşadım. Benim tipitoş kızlarımın, hiç tanımadığım kalplere dokunduğuna şahit oldum. Sergi biteli 3 ay oldu ama galeriyi hala arayıp tablo almak isteyen, gelecek sergimin ne zaman olacağını soran ve benimle tanışmak isteyen sanatseverler var.
Ressam olmadan önce eğitiminiz, hayat yolundaki tercihiniz hangi yöndeydi?
Ortaokul yıllarımda gözlerimi
Yatlarda iç mekân tasarımıyla ilgili çalışmalara ağırlık veren mimar Işıl Yıldırım, “Türkiye, dünya yat üretiminde üçüncü sırada. Bu göz önünde bulundurularak tasarımcı boşluğunu kapatacak daha fazla adım atılmalı” vurgusunu yapıyor.
Yazla beraber hayallerimiz de başlıyor. Tatiller, aşklar, deniz... Çoğumuz artık sabit bir yazlık evdense, yüzen evleri, yani tekneleri, yatları tercih etmeye başladı. Yat kültürü, ülkemizde de önem kazanmaya başladı. Başarılı çalışmalarıyla kendinden söz ettiren, tasarım ve deniz âşığı Işıl Yıldırım’la Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde sizler için sohbet ettik. Keyifli okumalar...
Bu alana nasıl girdin? Eğitim ve sonraki süreçlerinden bize bahsedebilir misin?
1979 yılında İzmir’de doğdum. 2001’de Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldum. 2004’te yüksek lisans ve 2012’de de doktora derecelerimi Dokuz Eylül Üniversitesi’nde tamamladım. Doktora çalışmamda ‘Yüzer Yapılarda Mekân Algısı’ başlığında, insan ve denizdeki mekân bağlamında, yat iç mekân tasarımlarını inceledim. Bu noktada, mimarlıktaki karasal yapıların dışında yüzen yapıları mimari mekân kapsamında ele alan ve kullanıcıların mekânsal geri dönüşlerini bilimsel temele
Psikiyatr Osman Seçkin, “Hayvanların eğitilebildiği, insanların cahil kaldığı günlerdeyiz” dedi ve ekledi: En sakin insanların bile kendini kaybedebildiğini belirten Seçkin, “Neden kızgınlık içindeyiz? Kavgasız bir hayat, ütopya mıdır?” sorularına yanıt verdi, öfke kontrolünün önemine dikkat çekti.
'En sakinim’ diyenin bile kızdığı zamanlar olabiliyor. Öfke, kavga hayatımızın içinde. Neden kızgınlık içindeyiz? Kavgasız, savaşsız bir hayat ütopya mı? Psikiyatr Osman Seçkin Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde bu ay herkesin sorunu olan ama çözümsüz olmayan ‘öfke ve kontrolü’nü konuştuk.
- Kavga etmem, diyen insanın bile kavgası oluyor. Neden kavga ediyoruz?
Canlı olduğumuz için, yaşıyor olduğumuz için kavga da ediyoruz. En çok da kendimizle kavgadayız. İnsanın en büyük derdi kendi olamadıkça, kendisiyle sürüp gidiyor. Birçok nedenle, bir çok durumda kavga ediliyor. Kavgasına değecek bir şeyler için kavga etmekle, durduk yerde, olur olmaz şeylere tepkiyerek kavgacı olmak farklı şeyler. En yalın haliyle kavga, canlılara özgü bir sağkalım içgüdüsüyken, güç ve çıkar odaklı kavgacılık, çatışmayı yönetememek, rekabeti tolere edememek anlamı taşır. Tüm şiddet tanımları kişinin bedensel
Başkanlığını 26 yıldır Ekrem Demirtaş’ın sürdürdüğü İzmir Ticaret Odası’nda artık değişim zamanı olduğunu belirten Mahmut Özgener, “Yıllardır beklenen o gün geldi. Göreve gelirsek, ilk saniyeden itibaren yeni yönetim anlayışını benimseyeceğiz” dedi.
Nisan ayıyla birlikte Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) bağlı ülke genelindeki tüm kurumlarda seçim heyecanı başladı. İzmir’de ise en büyük heyecan, ticaret odası seçimlerinde yaşanıyor. Değişim sloganıyla 26 yıllık Başkan Ekrem Demirtaş’ın karşısına oldukça iddialı projeleriyle çıkan Mahmut Özgener, üyelerin de bu değişimi istediğini söyledi. Özgener, “Finansal desteklerden yararlanmak, ulusal ve uluslararası fuarlara katılmak, gençlere daha iyi bir eğitim sağlayarak girişimci olmalarının yolunu açmak isteyen tüm üyeler mutlaka oyunu kullanmalı. Çünkü, 9 Nisan’da bu şölen ateşini 40 binin üzerindeki kıvılcımla Fuarizmir’de birlikte yakacağız. Değişimi sağlayarak adeta tarih yazacak üyelerimize teşekkür etmek için ben de orada olacağım” dedi. Özgener, yönetim anlayışındaki değişiklikten hazırladıkları projelere ve adaylık sürecine kadar birçok konuda Milliyet Ege’nin sorularını yanıtladı.
- Seçim günü nasıl bir atmosfer