Totrakan, Kaptan Cousteau’nun başdalgıcı Andrea Laban’la başlayan serüveni sürdürüyor. Totrakan, “Bu, oturduğunuz yerde resim yapmaya başlamıyor. Sessizlik ve balıklar, çalışmayı zevkli kılıyor” diye konuşuyor
Bazı insanlar çok renklidir. Bu renkleri yaratıcılıklarıyla çoğalırken, başka insanlara ettikleri hizmetlerle daha da anlamlanır, değer kazanır. Emekli Koramiral Ekmel Totrakan dünyada ikinci, Türkiye’de ilk sualtı ressamı. İnanın, suyun altındaki resimleri en az üstündekiler kadar güzel. Sohbeti, yazdığı şiirlerle süsleniyor. Her Pazar olduğu gibi bugün de Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde keyif alacağınızı umduğum bu röportajla sizlerleyiz...
- Hem Basketbol hem de Ordu Milli takımlarında oynamışsınız. Kitapları çıkmış bir şairsiniz. Hem sporcu hem de şair... Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz lütfen, Ekmel Totrakan’ı bu kadar renkli kılan nedir? Bu kadar başarının sırrı nedir?
Benim sporla bu kadar ilgilenmem, doğrudan kendimden kaynaklanmıyor. 1953 senesinde Karşıyaka Ortaokulu’nu bitirdikten sonra, 15 Temmuz’dan sonra hiç de hak etmediği gerekçelerle ne yazık ki kapatılmış olan, 244 senelik tarihi ile daima gurur duyduğum Heybeliada’daki Deniz Lisesi sınavlarını kazanıp Deniz Lisesi talebesi olmamla başlamıştır. Yatılı okulun verdiği disiplin ve hocalarımın programlı çalışmaları, beni birçok branşlarda öne çıkarmaya başladı. Ancak 14-15 yaşlarında ailenizden ayrılmışınız, çok değişik bir ortamda, derslerin ağırlığı, sınıfta kaldığınızda ödeyeceğiniz tazminat korkusu ve disiplin, sizi doğal olarak spordan daha çok bunlara önem vermeye zorluyor. Aslında askerin ileride gireceği çalışma/çatışma ortamında ruhen ve aklen olduğu kadar bedenen de dayanıklı, sağlıklı olması gerekir. Dolayısı ile askeri okullarda spor derslerine ek olarak ‘Savaş Beden Eğitimi’ adlı bir dersle bizlere, karşılaşacağımız savaş koşullarının gerektirdiği ve herhangi bir spor dalının zorluklarından da ötede, bedensel eğitimler verilmektedir. Böyle yetişmiş bir beden, spora daha yatkın olmaktadır. Ama şunu belirteyim... Bunun temelinde önce isteme, dayanma ve en önemlisi, çok ama çok bilinçli çalışma, araştırma ve fedakârlık yatar.
Haluk Cecan anısına...
- Sualtı resmi fikri nereden geldi?
Çok kıymetli sualtı belgeselcimiz sevgili arkadaşım Haluk Cecan bir gün bana, “Amiralim, dünyada sualtında resim yapan bir kişi var, o da benim çok iyi arkadaşım Kaptan Cousteau’nun başdalgıcı Andrea Laban, sen hem ressamsın, hem de diplomalı balık adamsın. Gel ben seni tanıştırayım, birlikte dalıp resim yapın. Böylece bizden de biri bu sanata katılmış olsun” dedi. Ben de kabul ettim, bir tatil köyünde buluştuk ve birlikte resim yaptık. Ancak o günlerde Haluk, akciğer kanseri ile boğuşuyordu. Birçok deniz festivaline birlikte katıldık, ben de daldım çıktım; devamlı sualtı resimleri yaptım. Amacım, Haluk hayatta iken bir sualtı sergisi açabilmekti, ama ne yazık ki Haluk vefat etti. Ben de onun anısını canlı tutmak için ilk sergimi 2007 yılında ‘Haluk Cecan Anısına Sessiz Dünyada Sanat’ adı altında İstanbul’da açtım ve 2-3 senede bir aynı ad altında onun anısına sergiler açıyorum. Ruhu şad olsun, uluslararası ortamda kendi ülkesinden daha çok tanınan deniz sevdalısı bir arkadaşım idi.
- Şu anda deniz altında resim yapan Türkiye’de ilk, dünyada ikinci insansınız. Bu konuda arkanızdan gelen, bu sanat dalını öğrenen yeni sanatçılar var mı? Sualtında resim yapmanın zorlukları ve keyif veren yanları nelerdir?
Önce şunu söyleyeyim, benden çok sonra Hürriyet gazetesinde bir Rusun, Karadeniz’de dalıp sualtında resim yapmış olduğu, fotoğraflı ve sanki o güne kadar hiç yapılmamış gibi haber olarak verilmiş idi. Benim bu etkinliğim televizyon ve sanat dünyasında duyulunca, bazıları resim yaptıklarını aynı zamanda balık adam olduklarını belirtip benden yardım istediler. Ben de adreslerine bilgiler göndererek yardımcı olmaya çalıştım, ama bu iş suüstünde bir odada, oturduğu yerde resim yapmaya benzemiyor. Oldukça meşakkatli ve takım çalışması gerektiren bir etkinlik. Donanımınız olacak, mutlaka diplomalı, lisanslı balık adam, balık kadın olacaksınız ve yanınızda yardımcınız olacak. Dalış teknesi olacak. Hava şartları ve dalış yerleriniz çalışmaya uygun olacak. Bire bir doğa ile kucak kucağa olmanız, etrafınızdaki meraklı balıklar ve bu arada spor yapmış olmanız, bu işin en zevkli taraflarıdır.
KISA CEVAPLAR
- Deniz: Sevginiz deniz kadar coşkun, gönlünüz deniz kadar engin olsun
- Sanat: Tanrı’nın kullarına verdiği yaratıcılığın dışavurumu
- Tutku: Kontrolden çıkmayagörsün
- Başarı: Amaç
- Yaşam: Yaradan’dan alınan ödünç
- Aşk: Hem var eden hem de yok eden
- Vatan: Yaşam sebebim