Gözde Yener Birman

‘İzmir’de İyilik Var’ organizasyonu için bugün herkesi Gündoğdu Meydanı’na beklediklerini belirten Kevser Çimenli ile Fatoş Dayıoğlu, iyiliğin çok da uzağımızda olmadığını belirtiyor

‘İzmir’de İyilik Var’ ... Adı bile ne güzel, ne kadar umut verici... Tamamen gönüllülükle başlayan ve binlerce kişiye ulaşan bu proje, bugün Gündoğdu Meydanı’nda İzmirlilerle bir araya geliyor. Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde, projenin başında yer alan Kevser Çimenli ve Fatoş Dayıoğlu’yla farklı bir söyleşi gerçekleştirdik. İyilik, çok uzağımızda değil!

-Kevser Hanım, girişimciliğinizden dolayı sizi tebrik etmek isterim. Sizi tanıyabilir miyiz?

Kevser Çimenli: 1999 yılından bu yana sivil toplum alanında çalışan bir aktivistim. Üniversiteden mezun olduğum anda Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nda (TEGV), ardından ASHOKA Uluslararası Sosyal Girişimciler Ağı Türkiye Temsilciliği’nde, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’nda (TEMA) ve GENÇTUR’da çalıştım. GENÇTUR’da uzun yıllar çalıştıktan sonra İzmir’e geldim ve 4 yıldır Yaşar Üniversitesi’nde sosyal sorumluluk programlarının koordinatörü olarak gençlik çalışmalarımı sürdürmekteyim.

- ‘İzmir’de İyilik Var’ fikri nasıl

Uzaklar adlı albümünü müzikseverlerle buluşturmaya hazırlanan Burcu Tatlıses, “Sesim ve şarkılarımla, herkesin hayatında hiç kaybolmayan bir koku olmak isterim” diyor

‘Bir İstanbul Masalı’ ve ‘Aliye’ dizilerine ait jenerik müziklerinin sözlerini yazdı. ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ dizisinde yer alan ‘Aşk Vurur’ adlı şarkıyı yazdı ve yorumladı. Yıllardır dinlemekte olduğunuz birçok albümde, dizide şarkıların sözlerini yazdı, besteledi. Şimdi de kendi yazıp bestelediği parçaları yorumluyor Burcu Tatlıses. Bu ismi yazın, çünkü insanın yüreğine dokunan şarkılarıyla, sağlam adımlarla geliyor. Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde Burcu Tatlıses’le müziğe, kelimelere ve hayata dair konuştuk...

- Kelimelerle oynayabilenlerdensiniz. Besteleriniz alıp götürüyor... Tüm bunlara şekil verebilen bir ‘sanatçı’ olarak hangisi daha önemli?

Biri diğerinden az önemli değil, ama benim kelimelerle ilişkim çok daha kuvvetli. Her an daha çok büyüyen ve hiç eskimeyen bir aşk var aramızda.

- Merak ediyorum, bu işte başarılı olmaya başladığınızda ticari kaygı öne geçti mi, yoksa ilk zamanlarda yazdığınız samimiyette yazmaya devam edebiliyor musunuz?

Müziği bir iş gibi görmediğim için böyle bir durum oluşmuyor bende.

Burs verecekleri öğrencileri titizlikle seçtiklerini belirten TEV İzmir Şubesi Başkanı Gülnur Soybayraktar, “Vakıf olarak bu yıl 213 üniversiteliye destek olacağız. Onların yaşamlarında umut olmak, başarılarını görmek gurur verici” dedi.

TEV İzmir Şubesi Başkanı Gülnur Soybayraktar’ın önerisiyle, yıllardır içinde yer almaktan gurur duyduğum TEV’in bursiyer seçimlerinde bulundum ve sarsıldım... Onlarca hayat 5 dakika arayla, kısa dram dizilerinin provası gibi önüme serildi. Ne bir reklam arası, ne çiğdem çitletmek, ne de zapping... Gerçeğin ağırlığı, ömrüm boyunca artık omuzlarımdan inmeyecek.

Haftalardır TEV’in üniversite öğrencileri için bursiyer seçimleri vardı. 6 kişiden oluşan, üniversite bölümü ve TEV’in yetkin kişileri (TEV İzmir Şubesi Başkanı Gülnur Soybayraktar ve şube yöneticisi Nevhel Tanyıldızı) oturuyorlar. Bir ay boyunca her gün sürecek olan binlerce görüşmeden ancak 213 başarılı, ihtiyacı olan gence burs verilebilecek. Laik Türkiye ideolojisi altında eğitim almak üzere verilecek olan burs hakkı incecik elekten süzülen bilgilerle elimine ediliyor.

İyi ki TEV var... Bugüne kadar 260 bin öğrenci okutup ülkenin çağdaş eğitimine destek veren vakıf; bu vakfa inanıp

Nur Karaata güzel, dinamik ve çok zevkli bir modacı. Nunu’s Closet ve Nur Karaata Swimwear markalarını yüze yaklaşan mağaza satış noktasında müşterilerine ulaştırıyor. Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde 5 Kasım’da gerçekleştirilecek Koruncuk Vakfı yararına düzenleyeceği defile hakkında konuştuk.

Mutlu, keyifli hafta sonları…

Markan ve organizasyonunla ilgili konuşmadan önce okuyucularımız bu güzel hanımı tanısınlar istiyorum...

1989 Manisa, Turgutlu doğumluyum. Türk Koleji’nden sonra İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden içmimarlık lisansımı aldım. Üniversite yaşamım boyunca o zamanlar bir moda ve yaşam blogu olarak tohumunu attığım Nunu’s Closet markam adı altında Yeni Asır Gazetesi’nde yazıyor ve televizyonda kendi moda programımı hazırlayıp sunuyordum. Hemen ardından, web sitem nunuscloset.com’u alışveriş sitesine çevirdim. Markamın gelişim süreci üniversite boyunca oluştu diyebilirim. Şuan aktif bir iş yaşantım var. Çalışmadan asla duramıyorum, sıkılıyorum.

Nur Karaata ve Nunu’s Closet’in tarzı nasıldır ve bugün geldiği nokta nedir?
Alışveriş sitemi açtığım dönemde London College of Fashion’da mayo üzerine eğitim alıp, kendi adımı taşıyan mayo ve resortwear markam Nur Karaata’yı kurdum.

Genç yaşta yaşamına giren MS’i yogayla yendiğini söyleyen Ilgın Güral, “Farkındalık sayesinde şifa buldum. Şimdiki amacım, hastalar için bir MS köyü kurmak” diyor

Hayat insanı hiç ummadığı yerinden, hiç beklemediği bir zamanında gelip vurabiliyor... Ilgın Güral, enerjisiyle girdiği yeri aydınlatan; zeki, zehir gibi bir genç kadın. 10 yıl kadar önce çocuğu henüz çok küçükken MS hastası olduğunu öğreniyor ve işte hikâye burada başlıyor. Kendisini yogayla eğitebildiği gibi, diğer MS hastalarına da yardım ediyor. Son 5 yıldır kriz geçirmiyor. Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde bugün bir mücadele ve başarı öyküsünü okuyacaksınız...

- Müthiş bir hikâyeniz var. Sizi tanımak istiyoruz...

1980 İzmir doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi İzmir Özel Fatih Koleji’nde tamamladım. Liseyi bitirdikten sonra, Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın mütercim-tercümanlık sınavına girip yazılı sınavı kazandığımda, o sene nasılsa mütercim-tercüman olacağım diye tercihimi Açık Öğretim Fakültesi’nden yana kullanmamla aslında hayatımda bir dönüm noktası başlatmış oldum. Mülakata, alacakları kişi sayısı kadar gitmemize rağmen Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na giremedim. Üniversite eğitimim bir yıl ertelendi, ben

İzmir’in ilk gastronomi festivali, 21 Ekim’de Alsancak Garı’nda düzenleniyor. Organizasyonun kurucusu Hande Arslanalp, “Kentin çok kültürlü yapısını yansıtacağız. İzmir turizmine katkı sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

Önce bir İzmirli olarak, sonra kadın olarak gurur duyduğum bir proje gündemde. 21 Ekim’de, Tarihi Alsancak Garı’nda ilki düzenlenecek olan Gastrofest’in kurucusu Hande Arslanalp’le Sevinç Pastanesi Söyleşileri’nde sohbet ettik. Bayılıyorum böyle girişimci, vizyoner kadınlara ve onların yanında duran herkese... Muhteşem bir kadro, harika bir akış, ayakları yere basan bir proje. Ben 21 Ekim’de oradayım, çünkü bu kaçmayacak kalitede bir organizasyon, tavsiye ederim.

- Müthiş bir organizasyonun ilkine imza atıyorsunuz. Turizmcisiniz ve bu alanda önemli girişimleriniz oldu. Bize bunlardan bahsedebilir misiniz lütfen?

Eğitimimde Ege Üniversitesi Turizm İşletmeciliği olmak üzere, önce profesyonel hayatta yönetici olarak, 1997 yılından itibaren de ortağım ile kurduğum ve genel müdürlüğünü yürüttüğüm kendi acentem ITALTUR ile yıllardır turizm sektöründeyim. Acentemizin hizmet verdiği birçok ürün arasında geliştirdiğimiz Gastronomi Turizmi ürününü İspanya’nın Bask Bölgesi, İtalya’da

Genç sanatçılara bağımsız ve özgüvenli olmalarını öneren ressam Ertuğrul Ateş, “Hep doğru bildiklerini yapmaya çalışsınlar. En büyük rakiplerinin kendileri olduğunu unutmasınlar” dedi

Dünya çapındaki ressamımız Ertuğrul Ateş, artık çok yakınımızda. Alaçatı’ya yerleşen ve çalışmalarını burada sürdüren Ateş, çok yakında sanatseverler ve koleksiyonerlerle bir araya gelecek. Resim ve sanat dünyası çok çetrefilli bir dünya; bunun sıkıntılarını ve olası çözümlerini dünya sanatının merkezlerinde deneyimleyen sanatçımızdan duymak bence dikkate değer. Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde Ertuğrul Ateş’le tadı damağımda kalan bir söyleşi yaptım. Keyifle okumanız dileğiyle!

- Alaçatı’ya hoş geldiniz. İstanbul, New York ve Londra gibi kozmopolit yerlerde yaşadıktan sonra bu kararı nasıl aldınız?

Uzun bir yolculuk, zorluklar, acımasız rekabet ve yoğun bir çalışma sürecinden sonra biraz ara vermek, kendimi bir kez daha bakıma almak istedim galiba. İnsan burada kendisini yenileyecek, daha kolay ve stressiz bir gündelik hayat buluyor. Hiç kuşkusuz, sevgili dostum Haldun Demirhisar’ın cömert arkadaşlığı bu kararımda etkili oldu. Hadi itiraf edelim, bu yaşam tarzı aslında birçok insanın hayali. Ben sanırım

Eymi Kids Anaokulu’yla ikinci yılına başlamaya hazırlanan Merve Necimoğlu, “Çocuk yetiştirirken dikkat edilmesi gereken en önemli unsur iletişim. Kurulacak doğru iletişim, her şeyin çözümüdür” diyor.

Girişimci kadınları seviyorum. Duruşuyla, entelektüelliğiyle hep sevdiğim Merve Necimoğlu’yla, ikinci senesi olmasına rağmen kalitesiyle büyük rağbet gören Eymi Kids Anaokulu hakkında konuştuk. Okulların açılmasına az bir süre kala, “En kıymetlilerimizin en önemli çağlarındaki eğitim güvenli ellerde olmalı” dedik ve Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde kendisiyle bu konuyu konuştuk...

- Sizi çok iyi tanıyorum ve yaptığınız her işte gösterdiğiniz özeni biliyorum. İkinci yılına giren ve çok başarılı giden bir anaokulu açtınız. Hayırlısı olsun diyorum. Bu fikir nasıl doğdu ve gelişti?

Öncelikle çok teşekkürler. “Çocuk bugünün yarını, yarının umududur” sözünü derinlemesine düşünürsek, güzel bir gelecek için değişime ve gelişime okul öncesi çağından başlanması gerektiği kanısına varıyoruz. Bu doğrultuda uzun yıllar farklı ülkelerin eğitim-öğretim sistemlerini, metotlarını, bu metotları uygulayış şekillerini inceleme şansına sahip oldum. Edinmiş olduğum gözlem ve eğitimlerin sonunda