‘İzmir’de İyilik Var’ organizasyonu için bugün herkesi Gündoğdu Meydanı’na beklediklerini belirten Kevser Çimenli ile Fatoş Dayıoğlu, iyiliğin çok da uzağımızda olmadığını belirtiyor
‘İzmir’de İyilik Var’ ... Adı bile ne güzel, ne kadar umut verici... Tamamen gönüllülükle başlayan ve binlerce kişiye ulaşan bu proje, bugün Gündoğdu Meydanı’nda İzmirlilerle bir araya geliyor. Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde, projenin başında yer alan Kevser Çimenli ve Fatoş Dayıoğlu’yla farklı bir söyleşi gerçekleştirdik. İyilik, çok uzağımızda değil!
-Kevser Hanım, girişimciliğinizden dolayı sizi tebrik etmek isterim. Sizi tanıyabilir miyiz?
Kevser Çimenli: 1999 yılından bu yana sivil toplum alanında çalışan bir aktivistim. Üniversiteden mezun olduğum anda Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nda (TEGV), ardından ASHOKA Uluslararası Sosyal Girişimciler Ağı Türkiye Temsilciliği’nde, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’nda (TEMA) ve GENÇTUR’da çalıştım. GENÇTUR’da uzun yıllar çalıştıktan sonra İzmir’e geldim ve 4 yıldır Yaşar Üniversitesi’nde sosyal sorumluluk programlarının koordinatörü olarak gençlik çalışmalarımı sürdürmekteyim.
- ‘İzmir’de İyilik Var’ fikri nasıl doğdu?
KÇ: Önce, ‘5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü’nde toplumda çok da yaygın olmayan gönüllülüğün bilinmesi ve görünür hale getirilmesi için, öncelikle Yaşar Üniversitesi öncülüğünde İzmir’de etkinlikler düzenlemeye başladık. Daha çok konferans, panel şeklinde salonlarda düzenlenen bu etkinlikler katılımcı çeşitliliği bakımından sınırlıydı. 2 yılın ardından gönüllü olmayı daha çok insana anlatmak için sokakta, meydanda bir şenlik yapalım ve insanlar oraya gelirken yanlarında bir iyilikle gelsin fikri gelişti ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kapısını çaldık. Hiç tereddütsüz bize destek sağladı belediye. Bu yıl hedefimiz, 4 bin civarında katılımcıyla insanlara iyiliği ve gönüllü olmayı hatırlatmak.
‘Değerli bir eylem’
- Bu organizasyonla hedefiniz nedir?
KÇ: Gönüllülük, değerli bir eylemdir ve toplumun her kesiminden kişilerin toplumsal yaşama katılımını güçlendirir. Herkes iyilik yapabilir. Bu nedenle öncelikle çeşitli nedenlerle imkânları kısıtlı olan grupların gönüllülük aracılığı ile toplumsal katılımını güçlendirmek, gönüllülüğü yaygınlaştırmak ve gönüllülüğün görünürlüğünü artırmaktır.
- Fatoş Hanım, anlamlı bir projeyi hayata geçirdiniz. Sizi tanımak isteriz...
Fatoş Dayıoğlu: 1950 yılında İzmir’de doğdum. 7 çocuklu bir ailenin 6 numaralı kızıyım. Çocukluk dönemim boyunca, annem ve babamdan ve de okul öğretmenlerimden gördüğüm yardımseverlik ve iyilik hareketleriyle büyüdüm. Meslek lisesi resim bölümü mezunuyum. Her zaman kendimi geliştirmek, öğrenmek ve hayatı güzelleştirmek istedim. Yaşamım boyunca, ilgi duyduğum eğitim, sağlık, sanat alanında ve toplumsal konularda eğitim programlarına katıldım. Kişisel ve birçok karma sergiler açtım. Kendime yeni beceriler katmaya çalıştım. Aynı yıllarda, kızımın ilkokulunda ‘okul aile birliği’ çalışmalarında tanıştığım, sivil toplumun duayenlerinden Şenel Aksu’yla sivil toplum yolculuğum başladı.
- Çok aktif bir STK’lı olduğunuzu biliyorum. Neler yaptınız?
FD: Birlikte 1985 yılında Türk Anneler Derneği İzmir Şubesi’ni kurduk. Onun önderliğinde 7 yılımı geçirdiğimiz derneğimizin daha sonra 10 yıl başkanlığını yürüttüm. İzmir’de kadın hakları üzerine ve kadınların güçlendirilmesine yönelik çalışmalarda aktif olarak rol aldım. 33 yıldır İzmir’de birçok STK’da kurucu üyelik, başkanlık, yönetim ve denetim kurulu üyeliği görevlerinde bulundum.
- Bu projenin başka şehirlerde de olma ihtimali var mı?
KÇ: Dünya Gönüllüler Günü’nde her ilimizde çeşitli etkinlikler yapılıyor. Diğer illerden istekler geliyor tabii. Bizler şimdilik bu çalışmamızı İzmir’de gerçekleştiriyoruz. Keşke İzmir’den çıkan bu iyilik çalışması, Türkiye’de tüm illerimize yayılsa... Bakarsınız, bizim bu iyilik çalışması dünyaya da örnek olur. Bence, barış ve huzur içinde yaşamak tüm insanların hakkı. Geleceğimiz olan çocuklarımıza iyi bir dünya bırakmayı bizim görevimiz olarak düşünüyorum.
- Bu organizasyon, beklentilerinize cevap veriyor diyebilir miyiz?
KÇ: İzmir; kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla, engellisiyle, dostluk ve kardeşlik içinde yaşamaya alışmış; dil, din, ırk etnik köken ayrımı gözetmeksizin birlikte yaşamayı her zaman saygı ve hoşgörüyü kendine ilke edinmiş bir kent olarak önümüze çıkar asırlardır. STK’lar olarak yaptığımız her organizasyonumuzda olduğu gibi bu organizasyonumuzda da beklentilerimize fazlasıyla cevap alıyoruz.