Gani MÜJDE
BİR varmış bir yokmuş... Evvel zaman içinde kalbur saman içinde sisli memleketin, isli malikanelerinden birinde Pamuk Prenses adlı güzel mi güzel, endamlı mı endamlı, yere reçel dökmüş kedi gibi mahçup mahçup bakan bir prenses yaşarmış.
Fakat bu genç kız prenses olduğunun farkında bile değilmiş.
Bizim gibi yaşar, yuvalarda öğretmenlik yapar, belediye otobüsü ile işine gider, hatta indirim günleri Harrods'un önünde kuyruğa girermiş.
Bu güzel prensesi sarayın hamamında görüp beğenen büyükleri "Allah'ın emri İsa'nın kavli" ile Pamuk Prenses'i kepçe kulaklı prense uygun görmüşler.
Kahveler içilmiş, havadan sudan konuşulmuş, "She is de pek biitifulmuş maşallah" türünde geyik muhabbetleri yapılmış ve Pamuk Prenses o gece sisler ülkesinin kepçe kulaklı prensi ile başgöz edilmiş.
Prens kepçe kulak "Ben atım Don Camillo ile evlenicem. Ben onu seviyorum " dediyse de babası kulağından (786 metrekare) tuttuğu gibi nikah masasına oturtuvermiş kepçe kulaklı prensi.
Sisler ülkesinde "kırk days, kırk nights" törenler yapılmış.