Gazeteciler Örgütleniyor.

9 Haziran 1997

Gani Müjde

YÜZLERCE şehit bir o kadar da gaziden sonra yapacak birşey kalmamıştı.
Artık yankesicilikten içeri düşen esmer vatandaşlar bile (Rober Hatemo değil) kameramanlara terlik fırlatıyor, tehditler savuruyorlardı.
DGM önündeki kameramanları köşeye sıkıştırıp döven, yeşil pasaportlu "şereflilerin" "Şerefli" arkadaşlarına, son günlerde bir de mafya kurşunu eklenmişti.
Devlet ise sanki ortada bir kavga varmış gibi kavgayı ayırmaya çalışıyordu.
"Vurmayın kardeşim kameramana. Yazıktır yahu."
Oysa ordaki polislerin görevi, görevini yapan kameramanlara saldıran adamı derhal derdest edip ekip otosuna bindirmek ve hakkında dava açılmasını sağlamak için adalete teslim etmek olmalıydı. Ama polisimiz bu gibi durumlarda, "Yapmayın kardeşim yazıktır" cümlesini kullanmayı tercih ediyordu nedense.
Eee, madem polis gazetecileri korumuyor, ben de kendi kendimizi korumak için bir çete kurulmasını öneriyorum.

Yazının Devamı

Şevki'ye kim "komple" yaptı?

2 Haziran 1997

Gani Müjde

Duydunuz değil mi?
MP milletvekili (Meczuplar Partisi) Şevki'yi "komple" yaparak itibarıyla oynamışlar.
Vallahi kendisi diyor. "Bana komple" yapıldı diyor.
Yani biri Şevki'yi yakalamış ve artık ne yapmışsa bilemeyiz ama "komple" yapmış...
Peki Şevki'yi "komple" yapan kim?
Tamam birçok insan Şevki'ye "komple" yapmak isteyebilir.
İşte ben de bu noktadan hareketle Şevki'ye birkaç kez "komple" yaptım.

Yazının Devamı

Refahyol'u yıkan 6 neden

26 Mayıs 1997

Gani Müjde

YOK askerler bastırmışmış da, yok Tansu Çiller tabanına hakim olamıyormuş da... Bunların hepsi fasa fiso sevgili Milliyet okurları.
Hükümeti yıkılmanın eşiğine götüren altı nedeni aşağıda sıraladım. Yerim olsaydı altı neden daha sıralardım ama başka haftaya inşallah.

Ankara sokaklarında son model Mercedes'i ile Formullah - 1 yarışları düzenleyen Fatih Erbakan hükümet üyelerinin arasını açtı.
Fatih, Mercedes'lerle Anıtkabir etrafında tur atarken, anne ve babası en az Fatih'in babası kadar zengin olan Mert Çiller elinde tüp "denizin dibinde Hatçem demirden evler" şarkısını söylemeyi kendine yediremedi. Fatih Erbakan'ın Mercedes'lerle gazetede resimleri çıktıkça Tansu Hanım'ın çocukları da evde kıyametleri koparttılar.
"Ben de isterem, çelik cantlılardan. Ben de isterem, üstü açıklardan. Yetim miyem? Öksüz müyem?"

Yazının Devamı

Enişte:

19 Mayıs 1997

Gani Müjde

Sevgili okurlar...
Bacınız, yani tarafımdan yengeniz olan sarışın kadın bu aralar çok öfkeli.
İnanın kendisine deli kuvveti geldi. Mani olamıyorum.
Her gece uykumun en güzel yerinde (dolarları sayarken), beni tekme ile uyandırıp, "Miskin miskin uyuyacağına gidip bir iki medya plaza kurşunlasan eline mi yapışır" diyor...
Hayır silah kullanmasını bilsem dediğini yapıcam, ama ben askerliğimi Amerikan Ordusu'nda hemşire olarak yaptığım için silah kullanmasını bilmem.
"Ama illa ki bir medya kuruluşuna zarar vermemi istiyorsan, gazeteciler seninle röpörtaj yaparken cüzdanlarını yürüteyim cicoşum" dedim, kabul etmedi.
Gazeteye yazı yazmama da izin vermiyor. Evde bütün boş kağıtları toplayıp yaktı.

Yazının Devamı

Kabahat gizli, ibadet aleni...

21 Nisan 1997

Gani Müjde

BİR sürü yarı çıplak insanı kameralara poz veriyorken görünce güzellik yarışması sandım.
"Lan yıllardır çirkin çirkin kadınları güzel seçiyorlar ama bu sefer iyice abarttılar" deyip zaplıyordum ki, bu insanların kadın değil erkek olduklarını farkettim.
Daha sonra çıplakların sadece erkek değil, aynı zamanda milletvekili oldukları dikkatimi çekti.
Kiminin uzun paçalı donu vardı. Evine uzun süredir persil yeşil adam uğramamış bir başkası ise artık rengi sarıya dönmüş fanilasını çıkartmış, faniladan daha kirli bir çantaya tıkıştırıyordu.
Yıllardır çok sayıda milletvekili hacca gitmiş, kutsal görevlerini ifa etmişlerdi, ama böylesi ilk defa oluyordu. Esenboğa Havalimanı şeref salonu bu yarı çıplak misafirleriyle şeref duyuyor muydu bilemem ama. "ben duydum".
Gazetelere haber olabilmek, seçmenlerine bir mesaj gönderebilmek uğruna bir çırpıda üstlerindekileri Hande Ataizi gibi fora eden bu insanlara karşı saygım acayip arttı. Onlar şeref salonunun şerefli bir köşesinde göbeklerini medyanın kameraları ile paylaşırken, aklıma diğer ibadetlerini de böyle bağıra çağıra yapabilecekleri geldi.

Yazının Devamı

5 + 3 eder hiç

7 Nisan 1997

Gani Müjde

MECLİS'in sağ partileri 8 yıllık eğitimi hayata geçirerek Refah'ın önünü kesme peşindeler.
Bu vesile ile yapılan bir toplantıyı izlerseniz bu partilerin ne kadar "çağdaş değerler" peşinde oldukları kabak gibi ortaya çıkıyor.
İşte size Meclis'teki "liberal demokrat" partilerin 8 yıllık eğitim tartışması...
* * *
DYP - Sekiz yıllık eğitimi tartışıyoruz beyler lütfen susalım...
ANAP - Evet imam hatiplerin orta kısımlarını kapatarak Refah'a bir darbe vurmalıyız...
DYP - Haklısınız efendim. Cumhuriyet'le barışık olmayan kadrolarını orada yetiştiriyorlar.

Yazının Devamı

Fato'nun tost-iti.

24 Mart 1997

Doktor K.A nın , hastası Ş.A ya yaptığı taciz F.G tarafından ekrana getirilmiş ve A.G.B nin rekorlarını altüst eden bu görüntüler sonucu R.T.Ü.K iki televizyona kapatma cezası vermişti.
Kimileri F.G yi suçlarken kimileri de "Hırsızın hiç suçu mu yok? Üstelik bu adam Hipokrat yemini etmiş biri." diyerek doktoru suçluyordu.
Kimdi bu Hipokrat? Onun yemini neydi ve neden bu kadar önemliydi?
Vasıtama atlayıp Hipokrat'ın Larissa'daki küçük muayenehanesinde aldım soluğu.
-Sayın Hipokrat merhaba...
-Gel gel... ben de seni bekliyordum evlat.
-Televizyon programını seyredebildiniz mi sayın Hipokrat?

Yazının Devamı

Yaşasın Adalet

17 Mart 1997

SEVGİLİ Vesile ve Ayşegül.Sizi tanımıyorum, baba ve annenizi de...
Geçen gece Arena'da ailenizle tesadüfen tanıştım...
Hani, her tanışmada adet yerini bulsun diye söylenir ya... Memnun oldum.
Evinize Milliyet giriyor mu bilmiyorum? Ama umarım arkadaşlarınızın birinin evine giriyordur ve o arkadaşınız size bu yazıyı okur.
Sevgili Vesile ve Ayşegül.Ailenizin kıta sahanlığına girmeye hiç niyetim yok. Kimin yanında kalmak isterseniz isteyin bana ne!
Ama 15 ve 17 yaşındaki iki kızın 6 yıl önce, yani 9 ve 11 yaşında koparılıp alındıkları bir anneye karşı böylesine kin ve nefret dolmaları veya doldurulmaları bana bir insanlık ayıbı olarak geldi.
Hiç bir kimsenin, ama hiç kimsenin 6 yıldır kendisini görmek için kilometrelerce yol kateden, yıllarca mahkemelerde hiç olmazsa hafta sonu kendilerini görebilmek için çırpınan, tartaklanan, hakarete uğrayan bir anneye "Seni görmek istemiyorum" demeye hakkı yoktur.

Yazının Devamı