Nani’yi istemiyorum

23 Haziran 2013

Gani adını zaten herkese güç bela öğrettim. Nani Galatasaray’a gelirse yine kafaları karıştıracak, istemiyorum

27 yaşındaki Nani, şu anda Manchester United’da oynuyor.

Galatasaray Nani’yi alacakmış. Almasın efendim.
Yani kıskandığımdan değil valla, Galatasaray isterse Messi’yi alsın lafım yok ama Nani olmaz.
Bu memlekete adımı zor ezberlettim zaten bu yaşa kadar. “Dani” diyen oldu, “Cani” diyen oldu, “Ganimet” diyen oldu... Adımdan emin olamayıp “Müjde bey” diyeni de hatırlıyorum.
Tam topluma Gani adını öğrettim güç bela, Nani gelip kafaları karıştıracak yeniden. Nani Müjde aşağı, Nani Müjde yukarı. İstemiyorum kardeşim.

Yazının Devamı

Sağduyunun adresi Ankara

16 Haziran 2013

Sağduyuyu Google Earth’ten aradım ve buldum. Sağduyu zabıta noktası var. İnanmayana denemesi bedava...

Ankara’da, Yeni Bayındır mahallesinde Sağduyu Zabıta Noktası diye bir yer var.

Aman gençler” derdi abilerimiz, “Eline sopayı alan kaybeder. Şiddetten uzak durun.” İnanmazdık ama her seferinde abiler haklı çıkardı.
Ben yaşaya yaşaya öğrendim. Haklı bir protestonun haksız duruma düşmesi iki provokatör veya akıllanmamışın şiddet gösterisine bakar. Halk desteği bir anda çekilir, marjinalleşir ortalık.
Bu yüzden eylemler başladığı günden beri Twitter’dan eylemcilere sağduyu çağırısı yapıyorum. Yapmayın, sakin olun, germeyin ortamı, hem siz kaybedersiniz hem ülkemiz kaybeder diyorum.
Ama ortam sürekli gerilince yanlış adrese mi söylüyorum acaba dedim? Bu aralar alışkanlık yaptı, bütün adresleri hazır Google Earth’ten aratıyorken bir de sağduyuyu arayayım dedim. “Sağduyu” yazdım bastım enter’a ve Google Earth’ten sağduyu çağrısı yapılacak adresi buldum.

Yazının Devamı

Bir belgesel keyfim vardı be!

9 Haziran 2013

Ne zaman bir penguen belgeseline rastlasam takılır kalırım. Ama artık sittin sene penguen belgeseli yayınlamazlar bu günleri hatırlatmamak için. Ben nereden seyredeceğim penguenleri artık?

En sevdiğim ve kendime en yakın bulduğum hayvanlardır penguenler.
Bireysel değil kitlesel takılırlar. Barışçıl tavırları, erkeğin yuvasını ve yavrusunu sahiplenmesi, tekeşlilikleri nedeni ile hayvanlar aleminde farklı bir yerleri vardır benim için. Gidilemeyen beyaz buz topraklarının garsonlarıdır penguenler.
O yüzden ne zaman televizyonda bir penguen belgeseline rastlasam takılır kalırım. (Bir de TRT’de yayımlanan “Ömür Dediğin” diye belgeseller dizisi var. Onu da hiç kaçırmam)
Fakat son gösterilerde gösteri yerine penguen belgeselleri yayımlayan kanallar bütün keyfimi kaçırdı. Bu nedenle protesto edilince artık sittin sene penguen belgeseli yayınlamazlar bu günleri hatırlatmamak için.
Ben nereden seyredeceğim şimdi bilemiyorum. National Geographic tek umudum.

Yazının Devamı

Dizi seyircimiz kaç dakikalık?

2 Haziran 2013

Dizi süreleri oyuncuları, yönetmenleri ve yapımcıları perişan etse de seyirciye yetmiyor. 200 dakika dizi yayınlayın, “Göz açıp kapayıncaya kadar bitti canım” diyecek çok insan tanıyorum

Her ne kadar bu nedenle gittiğine inanmasam da “dizi süreleri çok uzun” diyen Meryem Uzerli ve diğer oyunculara katılmamak mümkün değil.
Reklam gelirlerinin düşük olmasından kaynaklanan bir durum olarak ortaya çıktı uzun diziler aslında. Reklam ucuzladıkça 60 dakikaların içine konulan reklam süreleri kanallara yetmemeye başladı. Bir kuşak daha atarız diye
önce 75 dakikalara, sonra
85 dakikalara çıktı. Şu an yapılan tüm sözleşmelerde
90 dakika standart olarak belirleniyor. Rakibin boşluk
ve reklam anını yakalamak isteyen her yapım, süresini bu marjın üzerine taşımak isteyince de süreler otomatik olarak 120 dakikalara çıktı.

Yazının Devamı

Medeni Kanun’un medeniyet bozan hükümleri...

26 Mayıs 2013

Her boşanma haberinin ardından sert açıklamalar okumamızın nedeni galiba Medeni Kanun’un hükümleri. Yeni medeni kanunda astronomik tazminat ve nafaka hakları var.O yüzden davalar yengeç sepetine dönüşüyor

Oktay Kaynarca’nın boşanma aşamasında söylediği lafları okuyunca ilk tepkim “Oktay bu cümleleri etmez” oldu. Netekim çok iyi tanıdığım arkadaşım Oktay da daha sonra açıklama yaparak “Aşkımı kaybettim. Yitirdiğim aşkımın yasını tutuyorum” türünde şiirsel bir açıklama yapıp ortadan kayboldu.
Peki bu haberler nasıl oluyor da oluyor? Niye her boşanma haberinin ardından bu tür sert açıklamalar okuyoruz? Bunun nedeni galiba Medeni Kanun’un hükümleri. Yeni medeni kanun boşanma halinde her iki tarafa da çok şey yüklüyor. Astronomik tazminat ve nafaka hakları var her iki tarafın da. O yüzden boşanma davaları bir süre sonra yengeç sepetine dönüşüyor. En çok mağdur olanın, medyada en çok sesi çıkanın kazandığı kuralsız bir savaşa...
Kirli çamaşırlar bir bir ortaya seriliyor. Eski albümlerden eski ve manidar fotoğraflar çıkıyor. Aldatma hikayeleri karşılıklı olarak tefrika edilmeye başlanıyor. Bu kesmezse şiddet iddiaları, hastane raporları...


Oktay Kaynarca, Melek

Yazının Devamı

Şimdi reklamlar...

19 Mayıs 2013

Beğendiğim de var, pes dedirten de... İnatçı reklamcılar yüzünden beni şaşırtan da... İşte reklam dünyasında gördüklerim...

Şekerbank’ın enerji tasarrufu reklamı sadece reklam değil sosyal sorumluluk projesi gibi.
Hem çok komik hem çok düşündürücü. Her seyrettiğimde basıyorum kahkahayı. Yönetmeni ve görüntü yönetmenini de kutlarım. Tam bir ortadirek evi yaratmayı başarmışlar.
Her şey çok inandırıcı ve çok komik.


Şekerbank’ın reklamı hem çok komik hem çok düşündürücü...

Yazının Devamı

Tekne barışı

12 Mayıs 2013

Yapmayın ağalar, etmeyin. Zaten üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde sırtımızı denize çevirmiş karasal yayın seyrederek yaşayan bir toplumuz...

Ne zaman Boat Show ilanları görsem yüreğim ağzıma geliyor. Yine diyorum yüzlerce balıkçı sandalı dururken, fuarın en pahalı yatının resmi konulup, üstüne de “trilyonluk yatlar kapış kapış” manşeti atacaklar ve zaten denizciliği zengin eğlencesi olarak gören büyük kitleleri denizden biraz daha soğutacaklar diye.
Netekim öyle de oluyor.
Ama havacılık fuarlarında durum değişiyor. Sadece motoru ile bile en pahalı tekneden iki-üç tane satın alabilecek uçaklar arasından gariban bir planör seçilip “Türk şirketinin başarısı.Vallahi uçuyor” filan diye sunuluyor.
Yapmayın ağalar etmeyin. Zaten üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde sırtımızı denize çevirmiş karasal yayın seyrederek yaşayan bir toplumuz.
Uzaklaştırmayın denizden. Korkutmayın maviliklerden.

Yazının Devamı

Antalya Televizyon Ödülleri notları

5 Mayıs 2013

Antalya Televizyon Ödülleri’nde üç aşağı beş yukarı en çok hak edenlere gitti ödüller. Ama komedi dalında Levent Üzümcü’nün olmaması bence büyük bir eksiklikti

Sektör için önemli bir buluşma noktası haline gelen Antalya Televizyon Ödülleri’nin dördüncüsü yapıldı bu sene. Antalya Belediyesi’nin büyük
bir özveri ve vizyonla gelenekselleştirdiği tören geçen senelerin aksaklıklarından
biraz daha arınmıştı.
Seçilen adaylar içinden jüri de üç aşağı beş yukarı en çok hak edenleri ödüllendirdi bana göre.
Ama ilk beşe seçilemeyen adayların eksikliği hissedildi büyük ölçüde.
Herkesin derdi kendine belki ama en iyi komedi erkek oyuncu adayları arasında Levent Üzümcü’nün olmayışı bir eksiklikti. Keza “Harem”de Çıngıraklı Hamit Paşa rolüyle insanları her hafta kırıp geçiren Önder Açıkbaş’ın da en iyi komedi erkek adayları arasında olmayışını yadırgadım.

Yazının Devamı