Dizi seyircimiz kaç dakikalık?

Dizi süreleri oyuncuları, yönetmenleri ve yapımcıları perişan etse de seyirciye yetmiyor. 200 dakika dizi yayınlayın, “Göz açıp kapayıncaya kadar bitti canım” diyecek çok insan tanıyorum

Her ne kadar bu nedenle gittiğine inanmasam da “dizi süreleri çok uzun” diyen Meryem Uzerli ve diğer oyunculara katılmamak mümkün değil.
Reklam gelirlerinin düşük olmasından kaynaklanan bir durum olarak ortaya çıktı uzun diziler aslında. Reklam ucuzladıkça 60 dakikaların içine konulan reklam süreleri kanallara yetmemeye başladı. Bir kuşak daha atarız diye
önce 75 dakikalara, sonra
85 dakikalara çıktı. Şu an yapılan tüm sözleşmelerde
90 dakika standart olarak belirleniyor. Rakibin boşluk
ve reklam anını yakalamak isteyen her yapım, süresini bu marjın üzerine taşımak isteyince de süreler otomatik olarak 120 dakikalara çıktı.
Her hafta bir sinema filmi uzunluğunda çekilen diziler, yazan için de çeken için de oynayan için de zor. Üstelik sanılanın aksine yapım şirketleri bundan mutlu değil. Kanalların bir diziyle tüm geceyi geçirmeleri o gece peş peşe iki dizi yayınlansa daha büyük pazar oluşacağı için yapım şirketlerinin de işine gelmiyor. Sonuçta bundan karlı çıkan tek müessese televizyon kanalları ve seyirciler.
Evet, seyirci bu uzunluklardan memnun.
200 dakika dizi yayınlayın “göz açıp kapayıncaya kadar dizi bitti canım” diyecek çok insan tanıyorum. Çünkü seyirci ancak konsantre oluyor dizilere. Biz bir deneme yapalım, “Harem”i 45 dakika yayınlayalım dedik. Seyirci,
45 dakikada diziyi bulup başına oturana kadar dizi bitiyor.
O yüzden seyirci ve kanallar istedikçe sürelerin kısalması mümkün görünmüyor.

Siyahi bir bebeğiniz olsaydı, ne yapardınız?

“Çok sevdiğin beyaz tenli karından siyahi bir bebeğin olsa n’aparsın?” diye sordum Twitter’daki 771 bin takipçime. İşte cevapları:

* Bekarlığa veda partilerinin yasaklanmasını talep ederim. (@Aynurkaramanli)
* Bebeğin adını Zokora koyup her gün döverim. (İlker Ayhan)
* Allah yarattı der, bakar büyütürüm. (Fatih Kurtuluş)
* Yemeği de hep yakardı zaten der, devam ederim (@e_horace)
* Çok sevinirim, çünkü ben de siyahiyim.(@onderylmz)
* Ne yedin diye sorarım (@AnkLevent)
* Çikolatalı süte ara veririm (@ritiweet)
* Saatçiye çırak veririm.Çekirdekten yetişsin çocuk (@raadbatti)
* Hem karımı hem kendimi siyaha boyarım. (@erdinczeytinci)
* Birçok beyazın haberi olmadan başkasının çocuğunu büyüttüğünü düşününce kendimi şanslı sayarım. (@ademtk)
* Annesini de siyaha boyar gönderirim. (@receperdemata)
* Solaryuma girerim bir hafta çıkmam. (@81memmed)
* Belki futbolcu olur diye bir ümit beklerim. (@huseyincukur)

Telegol bitmedi kalbimizde yaşıyor

TV8’in en baba programı “Telegol” ligler bitince tatile girdi ama bence yanlış yaptı. Oysa yorumlayacak çok şey var hâlâ.
Futbol olmasa bile tatil yörelerindeki muz ve muza binenler konu edilebilir. Muzdan düşme pozisyonları masaya yatırılabilir. İyi bir muz binicisi olmak için gerekenler tartışılabilir.
“İyi Muzzz” sözcüğünün kökeni ve sinemalarda neden böyle bağrıldığı seyirciye anlatılabilir.
Ve daha neler...

Aziz söyle Aykut nerede?

Böyle bağırmıştı kalabalıklar
Alex gidince.
Şimdi aynı slogan başkana dönebilir. Çünkü Aykut
Hoca Alex’ten sonra
iflah olmaz denen takımı ayakta tuttu. Avrupa’da yarı finalist, Türkiye’de kupa şampiyonu ve lig ikincisi yaptı. Sakin ve tutarlı yönetimi ile bazen kızsak da başarılar peş peşe geldi.
Seyirci soracak şimdi Aziz Başkan’a; “Aziz söyle Aykut nerede?”
Yılmaz Vural’ı değil, Ferguson’u ve cikletlerini getirsen nafile... n