Babasının ölümü nedeniyle yılbaşı gecesi vereceği konseri iptal eden Hande Yener’e, hayranları protesto ederek destek oldu
Yılbaşı gecesi babasının ölümü nedeni ile sahneye çıkamayan Hande Yener’i protesto ederek doktor raporu isteyen ve uzun süre direndikten sonra salonu boşaltan hayranları, aralarında para toplayarak cenaze töreninin yapıldığı İbrahim Paşa Camii’nde toplandılar.
Acı içinde babasının tabutu başında bekleyen ünlü sanatçıya “O gece paramız boşa gitti. Bari burada bir-iki şarkı söyle de neşemiz yerine gelsin” baskısı yapan konser mağdurları ile merhumun yakınları arasında gerginlik yaşandı. Araya giren din görevlilerinin “Burası yeri değil, iki Kulhuvellah bir Elham okuyup dağılın ulan teresler” uyarılarına karşılık kalabalık sayısı ve protestolar artınca Hande Yener biriken öfkeli kalabalığa musalla taşının üstüne çıkarak “Sopa” adlı şarkısını imalı bir üslupla söyledi. Cenaze Hande Yener’in babasının toprağa verilmesinin ardından olaysız bir şekilde dağıldı.
Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler de müstehcen bulundu...
Kitapları inceleme ve değerlendirme komisyonu diye bir komisyonumuz varmış meğer.
John Steinbeck’in “Fareler ve İnsanlar” adlı kitabını
Nasıl âdet olmuş bilmiyorum ama erkekler dikkat.
Karizmayı çizme günleri başladı.
Yarın size ısrarla kırmızı don giydirmek isteyeceklerdir.
Düşmeyin bu tuzaklara.
Noel babanın sadece kıyafeti kırmızı renklidir.
Noel babanın kırmızı renkli donununun göründüğü bir kaynağa henüz rastlanmamıştır.
Kırmızı donun bilinen bir etkisi de yoktur.
21 Aralık’tan sonra kıyamet kopmayınca hızla boşalan ve elde ettikleri büyük gelire sevinemeyen Şirinceliler Yüksek Maya Enstitüsü’ne başvurarak takvimin düzeltilmesini istedi.
Takvimi hazırlayan beyefendinin Maya Kralı’ndan parasını alamayınca takvimi yarım bıraktığını söyleyen Şirince Muhtarı Cemalettin “Şirince’ye gelen ak sakallı bir Maya gerçek kıyametin
21 Ocakta kopacağını söyledi” diyerek devlete 21 Ocak kampanyasına destek için çağrıda bulundu...
“Olimpiyatlar için her sene trilyonlar harcayan devlete sesleniyorum. Bu kampanyada bizi destekleyin. 21 Aralık gecesi minibüslerle maliyeci gönderip esnaftan vergi alırken iyiydi, di mi? Ama bunun devamının da gelmesi lazım.
Zaten nasıl olsa kıyamet kopacak diye biz o hafta kazandığımızı har vurup
harman savurduk. Elde avuçta bir şey kalmadı.
Şirince halkı olarak mağduruz.”
Belediyelerin tek bir görevi var. Kendilerine oy veren vatandaşa yani hemşehrilerine hizmet etmek ve bu yolla mutlu olmalarını sağlamak.
Kah çiçek dikerek, kah çöp toplayarak, kah şenlik yaparak gerçekleştirir bunları belediyeler.
Ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ne yapmak istediğini anlamış değilim.
Kadir Başkan emrindeki futbol takımı ile kendisine oy veren seçmen kitlesinin canına okuyor her hafta.
İstanbul’un seçmen kitlesi belli...
Fenerbahçeliler, Galatasaraylılar ve Beşiktaşlılar...
Hatırı sayılır Trabzonsporlu taraftarları ve ligin delikanlı ekibi Kasımpaşa’yı da eklerseniz karşınıza muhteşem kalabalık bir seçmen kitlesi çıkıyor.
Bu aralar farkında mısınız bilmiyorum ama Sayın Başbakan bana çalışıyor.
Sağolsun varolsun... Dünya döndükçe, Messi gol attıkça Allah onu başımızdan eksik etmesin.
Önce “Muhteşem”e çaktı “mest oldum”.
Çünkü çarşamba geceleri “Muhteşem Yüzyıl” ile kapışan “Pis Yedili” adlı bir gençlik dizisi yazıyorum.
Eğer olur da yargı gereğini yaparsa “Muhteşem Yüzyıl” gidecek ve “Pis Yedili”nin tek rakibi “Kuzey Güney” olacak.
Az reklam girersek “Kuzey Güney”i geçebiliyoruz zaten.
Kısacası “Muhteşem” giderse gün birincisi çıkar
Aslında ihtiyacı yok biliyorum, hatta gündem değiştirme konusunda pek mahir onu da biliyorum ama gönlümden geldi.
Sayın Başbakanımıza gündem değiştirmek istediği zaman kullanabileceği hazır gündem maddeleri buldum. Yerleri ile birlikte.
Beğendiğini kullansın.
Telif melif istemez, arz ederim...
* Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar... (AOÇ ziyareti sırasında)
* Alex geri gelmeli; Gökhan Gönül sol bek mevkiinde oynamalı... (Maç çıkışı)
* İşte böyle, her sene böyle Cimbom’a böyle oy amman amman... (Türk Telekom Arena çıkışı)
Ne zaman Gökova Değirmenbükü’ne girsem orada görürdüm Kısmet’i.
Dünya denizlerine kafa tutmuş, yedi düvelin deniz suyuna eyvallah dememiş Kısmet, yedi numaralı ağaca kıçtan kara yapmış Sadun babasını beklerdi.
Sadun abi her zaman ortada olmazdı. Telefonla arardık çoğu kez.
Atlar tahta filikasına, bizi utandırırcasına kürek çekerek gelirdi Kaptan restorana.
Üstelik elinde de mutlaka kendi spesiyali ahtapotlu pilavıyla.
Oturur sohbet ederdik uzun uzun.
Bir gün “Kısmet’i Rahmi Koç Müzesi istiyor” dedi.
Dakika eksi 45: Şehirde her yer sarı-lacivert. “Burası Kadıköy, buradan çıkış yok” diye bağırıyor herkes. Zaten benim GPRS bile şaşırdı. Velodrome Stadı’na giriyorum, Taksim’i gösteriyor!
Dakika eksi 30: Şehirde alkol duvarı aşıldı. Az ötede ağlayan biri, “Yenilirsek bir daha gelmem buraya...” diye gözyaşı döküyor.
Dakika eksi 15: Maça gidiyoruz diye Marsilya’ya gelen kalabalık, çirkin Marsilyalı kızlardan umudu kesince stat kapılarına dayandı. 2500 kişilik tribünün önünde 10 bin Fenerbahçelinin birikmesi izdihama yol açtı.
Dakika 15: Fenerbahçe’nin, “Top bizde olsun hatta maçtan sonra eve götürelim” taktiği işe yaradı. Marsilyalılar bir süre sonra topun nasıl bir şey olduğunu unuttu.
Dakika 40: Her zaman zor olanı yapan Bekir ilk maçta yanından geçip, gol olan toptan intikamını aldı. Göğsünde ön yıkama yapıp, yumuşattığı topu İbrahimoviç vuruşuyla kaleye gönderdi.
Dakika 50: Devre arasında google’dan araştırarak topun nasıl bir şey olduğunu öğrenen Marsilyalılar ikinci devreye hızlı başladı. Sağlı sollu ve ileri, geri hareketlerle Fenerbahçe kalesine yüklendiler.
Dakika 90: Aykut Kocaman sen bizim gururumuzsun.