Ağlarsa Başbakanım Ağlar

6 Eylül 2000


       Başbakan, Ahmet Necdet Sezer’in adaylığını açıklıyordu sesi titreyerek. Yanımdakilere “Madem adamı istemiyor niye adını ilan ediyor" dediğimde, “Olur mu öyle şey. Ahmet Necdet Sezer kendisi tarafından aday gösterildi zaten" diye cevap verilince çok şaşırmıştım.
       Madem kendi adayıydı Başbakan niye ağlamak üzereydi o zaman diye sormuştum kendi kendime..
       Şimdi düşündüğümüzde ise acaba başbakanımız başına gelecekleri o günden tahmin edebiliyor da ona mı üzülüyordu acaba diyorum.
       Ama bakıyorum ki sevgili başbakanımız her açıklamasını ağlayarak yapıyor.
       Önce sesi titriyor sonra yüzüne kederli bir ifade oturuyor ve başbakan açıklamayı patlatıyor:
       “Emeklilere enflasyon oranında zam yaptık"

Yazının Devamı

Hakaret Osman işbaşında

4 Eylül 2000


       Tarihimizde Osmanlı Devleti'ni kuran Osman abiyi saymazsak üç tane önemli Osman olduğunu görüyoruz.
       Birincisi Asfalt Osman... İzmir'i baştan başa asfaltla kaplayan Belediye Başkanı...
       İkincisi Mazhar Osman... Akıl Hastanesinin kurucusu...
       Üçüncüsü ise muhtemelen oranın yakın gelecekteki misafiri Hakaret Osman...
       Depremde Yunanlıların kanına ihtiyacımız yok diyerek ilk önemli icraatını yapan Hakaret Osman, makamından kovduğu başhekimle de gündeme gelmişti.
       Geçenlerde de bir gazeteciyle hakaret tartışması yaşadı sevgili bakanım.

Yazının Devamı

Reha ile İbo'ya ombudsman bulundu: Süleyman Demirel

2 Eylül 2000


       Kriz çözen hakem anlamına gelen ombudsmanlık kurumunun başına getirilen Demirel'e ilk görev verildi bile.
       Reha Muhtar - İbrahim Tatlıses krizi...
       ***
      S. DEMİREL: Gelin bakalım dünya güzelleri oturun şöyle...
      R. MUHTAR: Sayın Demirel, vakti zamanında ciğercilik yapan, Urfa çarşısında vurun deyip sonra "Ben vur demedim dur dedim" diye kıvıran bu şahıs bana şerefsiz dedi.
      İ. TATLISES: Şerefsiz demedim yav. Şerbetsiz dedim... Hem şerrefsiz lafı benim lafım değil Mahsun Kırmızıgül'ün sözü Süleyman Abi...

Yazının Devamı

Fenerbahçeli olmanın dayanılmaz mutluluğu...

30 Ağustos 2000


       Zaman zaman 'keşke Galatasaray'lı olsaydım daha az üzülürdüm hiç olmazsa' diyorum.
       Sonra aklıma Fenerbahçeli olmanın ayrıcalıkları geliyor vazgeçiyorum bu düşünceden.
       Fenerbahçeli olmanın tadını çıkartıyorum. Nasıl mı?
      
  • İçkinin, rakının, alkolün tadına en iyi biz varırız. En iyi ve en kolay biz sarhoş oluruz. Bir Galatasaraylı’nın sarhoş olması için iki büyük içmesi gerekmektedir. Fenerli ise küçük bir duble ve Gençlerbirliği ile sarhoş olabilir.      
  • Fenerbahçeli’ler insan sarrafıdır. Çok insan tanırlar. Örneğin diğer takımlar bir antrenörle neredeyse üç yıl idare ederken biz her sezon en az üç antrenörün tadına bakarız. Spor adamlığını, soyunu sopunu, gelmişini geçmişini tartışırız. Buna her sene giden 15 ve gelen 15 oyuncuyu eklerseniz biz çok adam tanırız çok... Hepimiz insan sarrafıyızdır.       
  • Bizi top gelse yıkamaz. Bir Fenerbahçeli hayata karşı on kez daha fazla dayanıklıdır. O kadar çok yıkılmış ve yeniden ayağa kalkmıştır ki
  • Yazının Devamı

    Ve huzurlarınızda Prof. Dr. Hülya Avşar...

    28 Ağustos 2000


    (Hülya Avşar'ın "Girişimci Ruh ve KOBİ'ler" konulu toplantı için hazırladığı konuşmanın tam metni)
           Sevgili benim kadar güzel İzmirliler... "Girişimci ruh ve bobiler" konulu konferansa hoş geldiniz.
           Öncelikle bana burada konuşma fırsatı veren en az benim kadar güzel insan, Başbakan Yardımcısı Işın Çelebi hanfendiye de saygılarımı sunuyorum.
           "Gelişimci ruh ve fobiler" konusunda konuşmam istendiğinde çok şaşırdım.
           Çünkü genellikle ben konuşan değil konuşturan taraf oluyorum.
           Şunu açık seçik söyleyim derdim ne aşk ne para pul

    Yazının Devamı

    Gayriresmi telefon konuşmaları

    26 Ağustos 2000


           Necdet...
           - Buyur baba...
           - Ben Bülent. Velinimetin...
           - Bi dakka hocam. Portakal orda kal. Benim Anayasa'dan başka velinimetim yoktur.
           - Senin yaptığın ayıptır be gülüm. Ben seni Ziraat Bankası'ndaki emekli kuyruğundan çıkartıp o makama getirmedim mi Necdet? Ben olmasaydım şimdi KDV fişlerini doldurduğun zarfı imzalayacaktın!..
           - O başka, bu başka güzel abim. Ben anayasaya aykırı bi karara niye imza atayım yahu?

    Yazının Devamı

    Kaçıranlar için son dönemin popüler kavgaları

    23 Ağustos 2000


          Hülya Avşar - Kaya Çilingiroğlu
           Kaya Bey'in Hülya Avşar turnedeyken turnayı gözünden vurma çabaları gazeteciler tarafından sobelenince Hülya'dan korkan Kaya bey Beşiktaş kafilesine malzemeci olarak yazılıp Levski sofya maçına kaçmıştı.
           Sahneden iner inmez Kaya Bey'in biricik kaçamağını kendisine yetiştiren gazetecileri atlatan Hülya tam Apo'yu Kenya'da paketleyen timle anlaşmak üzereyken araya giren Perihan Mağden Kaya'nın gelir gelmez Dinamo Moskova maçına kaçmasını sağladı.
           Olaya sessiz kalmayan Hıncal Uluç 'Hülya Avşar tribünlere oynuyor. Çok şahsi ve hiç kimseye pas vermiyor' diye eleştiren Mağden'i köşesinde bir güzel benzetti.
           Mağden ise Hıncal Uluç'a kendi köşesinde 'babam yaşında adam' deyince ortalık karıştı.
           Bi dakka ya..Ben Hülya Kaya kavgası yazacaktım. Bunlar nereden çıktı?...

    Yazının Devamı

    E - mailinize meylim yok

    21 Ağustos 2000


           Okurlarım sık sık bana sitem ediyorlar. "Sana e - mail atıyoruz ama sen tenezzül edip cevap vermiyorsun" diye. Buna da cevap vermezsen bütün gece Reha Muhtar haberlerini seyrederek intihar edeceğim diye tehditler aldım. Hatta okuma yazma bilmediğimi sanıp bana kurs tavsiye edenler bile oldu. Her gün gönderilen milyonlarca (biraz abarttık galiba yüzlerce diye) e - maile cevap vermek öyle her babayiğidin harcı değil. Fatih Ürek'in hiç değil...
           Ama istesem de size bazı e - mail atamam sevgili okurlarım. Öncelikle bana milliyet.com.tr üzerinden e - mail atıldığını unutmayın. Ben de aynı yolla cevap verdiğim için Milliyet'in kömürlü ve enerji sistemiyle çalışan bilgisayarlarına çoğu zaman bağlanamam. Hadi gecenin saat 03.00'üne kadar bekledim, deprem de olmadı ve bağlandım diyelim. Bu sırada sevgili bilgi işlemci kardeşlerim mutlaka pop - 3 ayarlarını değiştirmiş olurlar. Bu pop - 3 ayarlarının yeni haline ulaşmak da öyle kolay değildir. Milliyet'in daima geç açılan santralından kimi isteyeceğinizi bilmek zorundasınız. Çünkü sevgili gazetemde bu ayarı bilme ihtimali olan üç birim vardır: Bilgi İşlem,

    Yazının Devamı