Başındaki “milli” sıfatından da anlaşılacağı gibi eğitim, toplumun bugününü ve yarınını ilgilendiren temel alanlardan biri.
Eğitim alanında yapılacak düzenlemelerin, toplumsal ve siyasal uzlaşmaya dayalı olması zorunluluğu da bu özelliğinden kaynaklanıyor.
Milli Eğitim Komisyonu’nda olduğu gibi Genel Kurul’dan yumruklaşmalara varan kavgalar içinde geçen yeni eğitim yasasının birçok yönü sorunlu.
Yeni düzenlemenin sorunlu yönlerini şöyle sıralayabiliriz:
Hazırlık aşaması
1- Düzenlemenin tasarı yerine teklif olarak Meclis’e getirilmesinden de anlaşıldığı gibi konu Bakanlar Kurulu’nda bile enine boyuna tartışılmış değil. Ayrıca, bütçesinin yapılmamış, finans kaynaklarının belirlenmemiş olması, yasaya Meclis Genel Kurulu’nda yapılan ilaveler teklifin olgunlaştırılmadan Meclis’e geldiği ve sadece sandalye çoğunluğuna dayanılarak geçirilmesinin hedeflendiğini ortaya koyuyor.
Milliyet’in “KKTC Business” eki nedeniyle Lefkoşa’da verdiği resepsiyon büyük ilgi gördü. KKTC’nin hem siyaset hem de ekonomi zirvesinin bir araya geldiği etkinlik, sıcak bir sohbet havasında geçti.
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, bir önceki Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, eski ve yeni bakanlar Milliyet’le ilgili anılarını dile getirirken, ilk Kıbrıs yazısını 1954’te yazan Sami Kohen ve diğer yazarlarımız da Kıbrıs’la ilgili anılarını aktardılar.
“Çözümden uzağız”
Sohbet sırasında Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na, Rum lider Hristofyas’la yaptığı görüşmelerin seyrini ve çözüme ulaşma olasılığını sorduk.
Eroğlu, sabırla görüşmeleri sürdürdüklerini belirttikten sonra:
“Doğrusu” dedi, “Şu anda çözümden çok uzağız. Henüz sonuca bağladığımızı söyleyebileceğim bir konu yok. Mülkiyet hakları, toprak konusu dahil hemen bütün konularda çözümden uzaktayız.”
Dünyada ilk kez Hacettepe’de iki kol ve iki bacak nakli yapılan ancak yaşamını yitiren Şevket Çavdar’a bu ameliyatı yapan ekibin başkanı Doç. Dr. Serdar Nasır’ın neler söyleyeceği haftalardır merak konusuydu. Şevket’in ölümünden sonra hiç konuşmamıştı.
Dr. Nasır, “Hacettepe’nin suçu ne?” başlıklı yazımı okuduktan sonra, Şevket Çavdar’ın ölümünden sonra hakkında ortaya atılan iddiaları, ameliyatın aşamalarını ve vicdanında birikenleri paylaşmaya karar verdiğini söyleyerek ziyaretime geldi.
Şevket’in ölümüyle Türkiye’de büyük üzüntü ve tartışmalara neden olan bu ameliyatın doktorunu karşımda görünce önce duygularını öğrenmek istedim:
Her gece dua ediyorum
“Duygularım nasıl olabilir ki? Şevket için içim kan ağlıyor. Her gece onun için dua ediyorum. Şevket’in ölümüne en çok üzülenlerden biri benim. Bir hastanın ölümüne belki ailesi kadar üzülenler, içinde o acıyı hissedenler o hastanın doktorlarıdır. Üzüntümü ifade edecek söz bulamıyorum.”
CHP, grup toplantısını Tandoğan Meydanı’nda yapacağını duyurduğunda gelen ilk yorumlar, “Cumhuriyet mitingleri”nin yeniden başlayacağı yönündeydi. Ama Tandoğan Meydanı’ndaki hava öyle değildi.
Meydan yine on binlerle doluydu, ancak CHP’nin ilan ettiği gibi tek konuya odaklanmıştı: Eğitim...
Pankartlar 4+4+4 modelini protesto ediyordu.
Ellerde CHP bayrakları değil, sadece Türk bayrağı vardı.
Kürsünün hemen sol tarafında CHP milletvekilleri tıpkı Meclis’teki grup toplantısında olduğu gibi bir aradaydı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da grup toplantılarında yaptığı gibi bir konuşma yaptı.
Mesai günü olması nedeniyle mitinge katılanların önemli ölçüde emekliler olduğu gözleniyordu. Özellikle emekli öğretmenlerin çokluğu dikkat çekiyordu.
Hacettepe Tıp Fakültesi’nde, dünyada bir ilk olacağı belirtilerek, çift kol ve çift bacak nakli yapılan Şevket Çavdar’ın (27) yaşamını yitirmesi, hem çok büyük üzüntü hem de büyük tartışma yarattı.
Kolları ve bacakları olmadığı halde yaşama tutunmayı başarmış; yaşama sevincini ve bir gün kollarına ve bacaklarına kavuşma umudunu yıllarca korumuş olan Şevket Çavdar’ın yaşamı yitirmesinde, doktorunun/doktorlarının mesleki bir hırsla tıp kurallarını ve etiğini zorlamış oldukları konusunda çok ciddi kuşkular oluştu.
Nitekim, Şevket Çavdar’a yapılan bu ameliyat, adli, idari ve akademik açıdan sorgulanıyor. Kuşkusuz en büyük bedeli, hayatını kaybederek Şevket Çavdar ödedi, en büyük acıyı yakınları çekti, çekiyor.
Ancak soruşturmalar sonuçlanmadan ceza, kurum olarak Hacettepe Tıp Fakültesi’ne kesildi. Hacettepe’nin bu tür ameliyatları yapmasına olanak sağlayan, “Kompozit Doku Nakli Merkezi Ruhsatı”, Kompozit Doku Nakli Bilimsel Danışma Komisyonu’nun, 23.3.2012 tarihinde Sağlık Bakanlığı’nda yaptığı toplantıda oybirliğiyle iptal edildi.
Orantısız güç kullanımı
Şevket Çavdar’ın yaşamını yitirmesinde bir doktor hatası varsa, bunun cezasının nakil merkezi ruhsatının iptal
Ankara’nın terörle mücadele ve Kürt sorununda önümüzdeki dönemde yeni bir yol izleyeceğini önceki gün Milliyet’in manşetinden duyurmuştuk.
Önümüzdeki dönemde İmralı ve Kandil’in devre dışı kalacağı, BDP’yle ise belli koşullarda müzakere yapılacağı yönündeki yeni yol haritasının temel özelliği, siyaset kanallarının ve parlamentonun esas alınacak olmasıydı.
Bu yeni yaklaşım, aynı gün Habertürk ve Taraf gazetelerinde de yer alıyordu.
Haber, tartışmalara neden oldu. Bazı kesimler, terör devam ederken de Abdullah Öcalan ve PKK’yla görüşülmeye devam edilmesini savundular. Bazıları, Erdoğan’ın böyle bir kararı olmadığını kanıtlamaya çalıştılar. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Çalışma Bakanı Faruk Çelik ise haberleri olmadığını belirttiler.
Erdoğan açıkladı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise, önceki gün Güney Kore’ye uçmadan önce gazetecilerin sorusu üzerine bu yaklaşımı doğrulayan açıklamalar yaptı.
İktidarın, Kürt sorununun çözümünde sivil siyaset alanını esas alan yaklaşımı bir muhataplık tartışması da başlattı.
Hükümet, çözüm arayışının zemini olarak parlamentoyu görüyor.
Her türlü konunun parlamento çatısı altında tartışılmasını, görüşülmesini istiyor.
Bu yaklaşım içinde Kürt sorununa çözüm ararken BDP’nin muhatap alınması normal yol olarak görülüyor.
Nitekim değişik düzeylerde daha önce hükümetle BDP arasında temaslar yapıldı.
Bu süreçte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da değişik vesilelerle BDP’nin, PKK’yla arasına mesafe koyması çağrısında bulundu. Ancak bu çağrılar, karşılık bulmadığı gibi aksine BDP’yle PKK’nın tabanının aynı olduğu vurgusu yapıldı. Muhatap olarak da Abdullah Öcalan gösterildi. Bu tutum, bugün de değişmiş değil. BDP sözcüleri, Öcalan’ın, Kandil’in ve kendilerinin muhatap olduğu yönünde açıklamalar yaptılar. Ayrıca bu açıklamalarda son adresin İmralı olduğunun da altını çizdiler.
PKK ile mücadele ve Kürt sorununun çözümü konusunda Ankara’nın çerçevesini belirlediği yeni stratejinin özünü sivil siyaset alanı ve doğrudan vatandaşı muhatap almak oluşturuyor.
Bu bağlamda hükümetin, İmralı veya Kandil’in dayatmalarını değil doğrudan vatandaşın talep ve ihtiyaçlarını esas alarak hareket edeceği söylenebilir. İlgili kurumların, bazı konularda fikir jimnastiği yaptığı biliniyor.
BDP’ye çağrı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında BDP’ye yönelttiği eleştiriler, aynı zamanda bu partiye yönelik bir çağrı niteliği de taşıyor.
BDP, PKK’ya karşı mesafe koyabilir ve bağımsız bir siyasi inisiyatif üstlenebilirse, Kürt sorununun çözümünde muhatap adres olarak görülmesi mümkün.
Hükümet, sorunun tartışılacağı, çözüm arayışlarının sürdürüleceği zeminin TBMM olduğu görüşünde. Bu itibarla BDP’nin alacağı tutum önem taşıyor. BDP böyle bir konuma gelirse, iktidarda, bu partinin muhatap olarak alınması eğilimi var.