Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ankara’nın terörle mücadele ve Kürt sorununda önümüzdeki dönemde yeni bir yol izleyeceğini önceki gün Milliyet’in manşetinden duyurmuştuk.
Önümüzdeki dönemde İmralı ve Kandil’in devre dışı kalacağı, BDP’yle ise belli koşullarda müzakere yapılacağı yönündeki yeni yol haritasının temel özelliği, siyaset kanallarının ve parlamentonun esas alınacak olmasıydı.
Bu yeni yaklaşım, aynı gün Habertürk ve Taraf gazetelerinde de yer alıyordu.
Haber, tartışmalara neden oldu. Bazı kesimler, terör devam ederken de Abdullah Öcalan ve PKK’yla görüşülmeye devam edilmesini savundular. Bazıları, Erdoğan’ın böyle bir kararı olmadığını kanıtlamaya çalıştılar. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Çalışma Bakanı Faruk Çelik ise haberleri olmadığını belirttiler.

Erdoğan açıkladı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise, önceki gün Güney Kore’ye uçmadan önce gazetecilerin sorusu üzerine bu yaklaşımı doğrulayan açıklamalar yaptı.
Erdoğan, gazetecilerin sorusu üzerine, “terör örgütüyle mücadele, siyasi uzantısıyla da -belli koşullarla- müzakere edileceğini” açıkladı.
Başbakan Erdoğan’ın yol haritasıyla ilgili sözleri gayet açıktı:
“Terör örgütüyle mücadele, siyasi uzantısıyla müzakere. Terör örgütüyle bizler kalkıp siyasi irade olarak herhangi bir masada görüşme asla ve kat’a yapmayız. Fakat parlamento çatısı altında olan -uzantıları diyeceğim artık- onlarla bugüne kadar arkadaşlarımın görüşmeleri oldu. Bundan sonra da onlarla biz yine görüşme yaparız ama dürüst davrandıkları sürece. Eğer onlar da dürüst davranmazlarsa onlarla da görüşecek değiliz. Çünkü bizim derdimiz çözümdür. Kendi iradeleri yoksa, kendi iradelerini kullanamıyorlarsa, kendi adlarına konuşmuyorlar da İmralı’nın veyahut Kandil’in ağzıyla konuşuyorlarsa gün gele artık onlarla da bunları konuşamaz hale geliriz.”
Erdoğan’ın bu sözleri tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık.

Yeni çerçeve
Erdoğan’ın da açıkça söylediği gibi, önümüzdeki dönemde İmralı ve Kandil devre dışı bırakılacak, BDP de İmralı ve Kandil’den bağımsız bir irade gösterebilirse, bu partiyle müzakere devam edecek.
Ankara’nın önümüzdeki dönemde böyle bir yol haritası çizmesinde, önceki dönemin PKK tarafından istismar edilmesinin payı büyük.
Oslo’da PKK ile yapılan müzakerenin kamuoyuna sızdırılması ve bu temasa rağmen PKK’nın terör saldırılarını devam ettirmesi, Başbakan Erdoğan’ın yeni kararlar almasını gerektirdi.

BDP’ye açık kapı
Başbakan Erdoğan, müzakere konusunda BDP’ye açık kapı bıraktı.
BDP’nin, teröre karşı tavır alması, İmralı ve Kandil’in kontrolünden çıkması gerektiğini, onlardan bağımsız bir siyasi irade göstermesi gerektiği mesajlarını verdi.
Daha önce yansıttığımız gibi PKK’nın vesayetinden arınmış sivil siyaset alanının ve parlamento çatısının esas alınacağını duyurdu.
Erdoğan’ın, BDP’yle ilgili “dürüst olurlarsa” sözleri ise, bir taraftan “barış istiyoruz, barış içinde beraber yaşamak istiyoruz” deyip, bir taraftan terörü ve terör örgütünü desteklemenin inandırıcı ve güvenilir olmadığını vurgulamaya yönelikti.

Erdoğan’ın kararı isabetli
PKK-BDP cephesinin müzakereden anladığı “terörle desteklenmiş dayatma”dır.
Beklentileri, hükümetin, PKK’nın bütün taleplerini kayıtsız-şartsız kabul etmesidir.
Habur ve Oslo süreçleri ve sonrasında aldıkları tutum bunu gösteriyor. Bu tutum, Ankara’nın “teslim olduğu” sanısından kaynaklanıyor.
Hükümetin böyle bir müzakere anlayışını kabul etmesi mümkün değildir. Nitekim kabul etmemiş ve Oslo sürecini kesmiştir.
Erdoğan’ın, PKK’nın kan akıtmaya devam ettiği ortamda, terör örgütüyle mücadele, parlamento çatısı altında ve ancak belli koşullarla BDP ile müzakere edilebileceği yönündeki yaklaşımı isabetlidir.