Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

PKK ile mücadele ve Kürt sorununun çözümü konusunda Ankara’nın çerçevesini belirlediği yeni stratejinin özünü sivil siyaset alanı ve doğrudan vatandaşı muhatap almak oluşturuyor.
Bu bağlamda hükümetin, İmralı veya Kandil’in dayatmalarını değil doğrudan vatandaşın talep ve ihtiyaçlarını esas alarak hareket edeceği söylenebilir. İlgili kurumların, bazı konularda fikir jimnastiği yaptığı biliniyor.

BDP’ye çağrı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında BDP’ye yönelttiği eleştiriler, aynı zamanda bu partiye yönelik bir çağrı niteliği de taşıyor.
BDP, PKK’ya karşı mesafe koyabilir ve bağımsız bir siyasi inisiyatif üstlenebilirse, Kürt sorununun çözümünde muhatap adres olarak görülmesi mümkün.
Hükümet, sorunun tartışılacağı, çözüm arayışlarının sürdürüleceği zeminin TBMM olduğu görüşünde. Bu itibarla BDP’nin alacağı tutum önem taşıyor. BDP böyle bir konuma gelirse, iktidarda, bu partinin muhatap olarak alınması eğilimi var.
Böyle bir kanalın açılması ve işlemesi, BDP’nin önümüzdeki dönemde PKK’dan bağımsız inisiyatif alıp almamasına bağlı olacak.

Özerklik şartı
PKK ve BDP’nin, anayasada özerklik statüsü verilmesi talebine hükümet kapalı görünüyor.
Ancak, yerel yönetimlerin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı çerçevesinde güçlendirilmesi, üzerinde düşünülen bir konu.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, seçim vaadi olarak gündeme getirdiği, Türkiye’nin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na koyduğu şerhlerin kaldırılması konusunu ileride hükümet de gündemine alabilir. Bu yönde atılacak bir adım, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi taleplerini karşılayabilir.
Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’nin, Türkiye’nin bu şerhleri kaldırması yönündeki ısrarı da dikkate alındığında, Bakanlar Kurulu kararıyla bazı şerhlerin kaldırılması Ankara’nın atabileceği adımlar arasında.
Türkiye; yerel yönetimlerin kendi iç örgütlenmelerini serbestçe yapabilmeleri, kendi kararlarıyla kaynak toplamaları ve kendi politikalarına göre tahsis edebilmeleri, kendi haklarını savunmak için uluslararası yerel yönetim birimleriyle işbirliği yapabilmeleri, uluslararası birliklere katılabilmeleri, yerel yönetimlerin iç hukukta kendilerine tanınmış yetkileri yargı yoluna başvurarak savunabilmeleri gibi hükümlere şerh koymuş durumda.
Buna karşın Avrupa Yerel Yönetimler Şartı’nı kabul eden yasa, bu şerhlerin kaldırılması konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki tanıyor.
Türkiye’nin 1989’da şerh koyarak kabul ettiği Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartı, esas itibarıyla yerel yönetimlere esneklik tanınması, görevlerini daha iyi yerine getirebilmek için iç örgütlenmelerini yapabilmelerini ve yerel yönetimleri merkezi yönetimin müdahalesinden korumayı amaçlıyor.

Kürtçe seçmeli ders
Kürt sorununun çözümüne katkı sağlamak amacıyla Ankara’nın atabileceği adımlar arasında Kürtçenin devlet okullarında seçmeli ders olarak okutulması da bulunuyor.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in de benzer yöndeki açıklamaları hatırlanırsa, okullarda yeterli talep olması halinde Kürtçenin seçmeli ders olarak konulması ağırlık kazanmış durumda.
Sonuç olarak, Ankara, Kürt sorununun çözümü yolunda kendi inisiyatifiyle atabileceği adımlar üzerinde fikir jimnastiği yapıyor diyebiliriz.