Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Milliyet’in “KKTC Business” eki nedeniyle Lefkoşa’da verdiği resepsiyon büyük ilgi gördü. KKTC’nin hem siyaset hem de ekonomi zirvesinin bir araya geldiği etkinlik, sıcak bir sohbet havasında geçti.
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, bir önceki Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, eski ve yeni bakanlar Milliyet’le ilgili anılarını dile getirirken, ilk Kıbrıs yazısını 1954’te yazan Sami Kohen ve diğer yazarlarımız da Kıbrıs’la ilgili anılarını aktardılar.

“Çözümden uzağız”
Sohbet sırasında Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na, Rum lider Hristofyas’la yaptığı görüşmelerin seyrini ve çözüme ulaşma olasılığını sorduk.
Eroğlu, sabırla görüşmeleri sürdürdüklerini belirttikten sonra:
“Doğrusu” dedi, “Şu anda çözümden çok uzağız. Henüz sonuca bağladığımızı söyleyebileceğim bir konu yok. Mülkiyet hakları, toprak konusu dahil hemen bütün konularda çözümden uzaktayız.”

Türk tarafının konumu
Annan Planı’na “evet” oyu vermiş olan Türk tarafının, Rum yönetimine göre siyasi açıdan eli daha da güçlenmiş durumda. Annan Planı’nın, en azından çözüm istemeyen tarafın hangi taraf olduğunu dünyaya gösterdiğini düşünüyor KKTC yöneticileri. Artık tüm dünyanın çözüm istemeyen tarafın Rum tarafı olduğunu gördüğüne vurgu yapıyorlar.
Sorunun iyice çözümsüzlüğe saptanmasında Rum tarafı kadar ve belki de ondan daha fazla Avrupa Birliği’nin sorumlu olduğu kanısı hâkim. AB’nin, Annan Planı oylanmadan sonuç ne olursa olsun Güney Kıbrıs’ı üye yapacağız, yönündeki açıklamasının çözümün önünü kapadığını savunuyorlar.
Bu garantiyi alan Rum tarafının, Annan Planı’na “hayır” demekte tereddüt bile etmediğini, bugün sorunun daha da karmaşık hale gelmesinden AB’nin sorumlu olduğunu vurguluyorlar.

Türk tezi
Türk tarafı, tezinde duruyor. Eşit iki devlete, iki kesime, iki demokrasiye, iki topluma dayalı bir çatı devlet çözümünün en iyi çözüm olduğunu savunmaya devam ediyorlar.
Rum tarafında ise çözüme dönük en küçük bir adım, en küçük bir esneklik yok. Rum tarafının tezi ise Türklerin Rum yönetiminin egemenliğine girmesi talebinden ibaret.

Ekonomik hamle
Siyasi çözümden pek umutlu görünmeyen KKTC, ekonomiye odaklanmış durumda.
KKTC’nin ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durabilmesi için yol arıyorlar.
KKTC hükümetinin ekonomiyle ilgili iki genç bakanı bu konuda çok heyecanlılar.
Yemekte ve sonrasında sohbet ettiğimiz Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun ile Maliye Bakanı Ersin Tatar, Meclis’ten yeni çıkan özelleştirme yasasının heyecanı içindeydiler.
Özelleştirmeyle, devleti yükten kurtarmaya ve özel sektörü harekete geçirmeye çalışıyorlar.
KKTC’yi yatırım yapılabilir hale getirmek için teşvik ve vergi reformları üzerinde çalışıyorlar. Bankacılığa çok önem veriyorlar, KKTC’nin turizm, eğitim ve finans açısından daha cazip hale getirilmesini hedefliyorlar.
Maliye Bakanı Tatar, Yunanistan krizinin Güney Kıbrıs’ı da olumsuz etkilediğini, ekonomik cazibesini hızla kaybettiğini vurguladıktan sonra, bunun KKTC için büyük avantaj sağlayacağını ve bu fırsatı Türkiye ile birlikte mutlaka değerlendireceklerini ifade ediyor.
Tatar, yaklaşık iki yıl sonra Anamur’dan KKTC’ye deniz altından su taşıyacak boru projesinin tamamlanacağını heyecanlanarak müjdeliyor. Aynı hattan elektrik getirmeyi de planladıklarını ekliyor.
Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça’dan da çok memnun KKTC hükümeti. Akça da yaptığı konuşmada Kıbrıs Türklerinin korumacı eğilimi terk etmeleri, mümkün olduğunca ekonomik olarak dünyaya açılmaları gerektiğini vurguladı. KKTC’nin, yeni yatırımcıların gelmesi için teşvik edici bir politika izlemesi üzerinde durdu. Bu amaçla mevzuatta engelleyici hükümlerin kaldırılmasını istedi.
KKTC, bir yandan çözüm çabalarını sürdürürken bir yandan da kendi yolunda yürümeye ve hızla yol almaya kararlı görünüyor.