Hükümet Yargıtay ve Danıştay’da ne yapmak istiyor, sorusu gündemde. Meclis’e sevk edilen yeni düzenleme, yüksek yargının tepkisine neden oldu. Yeni düzenlemeye ilişkin olarak ciddi kuşkular gündeme getirildi.
Bu kuşkulara geçmeden önce bir çelişkiye dikkat çekmekte fayda var.
İki yılda ne oldu?
Çok değil, iki yıl önce, 2008 yılında hükümet yüksek yargıyla ilgili bir başka tasarıyı Meclis’e getirmişti. Yargıya yeni düzen verecek olan bu tasarı, Yargıtay’ın üye sayısını 250’den 150’ye indiriyordu. Gerekçe, Yargıtay’ın bir içtihat mahkemesi olarak çalışmasına olanak tanınmasıydı. Tıpkı gelişmiş demokratik hukuk devletlerinde olduğu gibi...
Bu düzenleme esas itibarıyla istinaf mahkemelerinin devreye girmesini, Yargıtay’ın yükünün böylece azaltılmasını ve yüksek mahkemenin bir içtihat mahkemesi olarak çalışmasını amaçlıyordu.
Bu düzenleme girişimine o zaman Yargıtay karşı çıktı. Yargıtay, düzenlemenin esasını oluşturan istinaf mahkemeleri oluşumunun ertelenmesine, bunun yerine Yargıtay’da iki yeni daire eklenmesini önermişti.
Ne olduğu tam anlaşılamadan, bu girişim ertelendi ve yasalaşmadı.
Aradan iki yıl geçti. Şimdi, hükümetin ve Yargıtay’ın pozisyonları iki yıl içinde taban tabana zıt biçimde değişmiş görünüyor. “Dünyanın neresinde 250 üyeli Yargıtay var” diyerek üye sayısını 150’ye düşürmek için girişimde bulunan hükümet, şimdi 387 üyeli bir Yargıtay öngörüyor. İki yıl önce iki yeni daire isteyen Yargıtay, şimdi daire sayısının artırılmasına karşı çıkıyor; ertelenmesini istediği istinaf mahkemelerinin bir an önce kurulmasını istiyor.
Bu değişim ve yarattığı çelişki, hem hükümet hem de Yargıtay cephesinden izaha muhtaç.
Ne amaçlanıyor?
Meclis’teki çalışma ciddi kuşkulara yol açmış durumda. Kuşkunun özünü hükümetin, Yargıtay ve Danıştay’ı kontrol etmeye çalıştığı düşüncesi oluşturuyor.
Yargıtay’a gelecek yeni 137 üye ile Danıştay’a gelecek 61 yeni üye Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından seçilecek. Bir önceki HSYK’ya güvenmeyen ve sık sık çatışan hükümet, yeni oluşan HSYK’dan memnun görünüyor. Kuşkunun kaynaklarından biri bu...
Önümüzdeki haziranda Yargıtay ve Danıştay başkanlarının görev süreleri bitecek. Eğer düzenleme daha önce yasalaşırsa, Yargıtay ve Danıştay’a katılacak yeni üyelerle başkan seçimi yapılacak. Acaba üye sayısının yeni HSYK döneminde artırılmasıyla seçimler arasında bir bağlantı var mı, sorusu gündemde...
Dairelerin görevleri
Bir diğer kuşku, hangi dairenin hangi davalara bakacağı yasa ile belirlenmişken, yeni düzenlemede bu yetkinin yüksek yargı başkanlıklarına verilmesi. Aynı davalara aynı dairelerin bakması, acaba bir davanın gidişatından veya karardan memnun kalınmaması halinde dairesinin değiştirilmesi, kapısının açık tutulması amacıyla mı yapılıyor? Bir diğer kuşku da bu...
Kurumlara farklı yaklaşım
Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay’la ilgili düzenleme yapılırken, bu kurumların raporları, çalışmaları ve görüşlerinden yararlanarak tasarı hazırlayan hükümet, acaba Yargıtay ve Danıştay’dan niye görüş almıyor?
Kişisel başvuru bağlamında Yargıtay ve Danıştay’ın kararlarını iptal yetkisi tanıyarak Anayasa Mahkemesi’ni, diğer denetim kurumlarını kendisine bağlayarak, diğer kurumlara göndereceği üye sayısını artırarak ve denetim alanını genişleterek Sayıştay’ı güçlendiren hükümet, Yargıtay’a ve Danıştay’a neden “üvey yargı” muamelesi yapıyor?
Hükümetin Meclis’teki görüşmeler sırasında bu kuşkuları ortadan kaldıracak bir tutum alması yargıdaki ve kamuoyundaki kuşkuları dağıtmak açısından yararlı olacaktır.