Kılıçdaroğlu tartışma yaratan ‘baskıya karşı direnme hakkı oluştu’ saptamasıyla ilgili sorularımı yanıtladı. Kılıçdaroğlu’na göre CHP’li milletvekilleri bu durumun ‘ne kadar vahim’ olduğunu göstermek, duyurmak istediler
Yüksek yargıyla ilgili yasa tasarıları, iktidar ile ana muhalefet arasında gerilemeye neden oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki söz düellosu devam ederken, CHP’li bazı milletvekilleri, bir bildiriyle “baskıya karşı direnme hakkı” şartlarının oluştuğunu duyurdular. Kılıçdaroğlu, tartışma yaratan konularla ilgili sorularıma şu yanıtları verdi:
“Baskıya karşı direniş hak olur”
Partinizden 10 milletvekili, yüksek yargıyla ilgili yasal düzenlemelere karşı bir bildiri yayımlayarak, “baskıya karşı direnme hakkı şartlarının oluştuğunu” açıkladılar. Bazıları TBMM’de bu yasalara karşı halkın sokak sokak direneceğinden söz ettiler. Söz konusu bildiriyle ilgili düşünceniz nedir?Milletvekillerimiz yapılmak istenenin, olayın ne kadar vahim olduğuna kamuoyunun dikkatini çekmek için bunu yaptılar. Kamuoyuna, tehlikeyi duyurmak istediler. Yapılmak istenen yargının ele geçirilmesidir. Karşılaştığımız tehlike, cumhuriyet tarihimizde karşılaştığımız en büyük tehlikedir. Yargının, siyasi iktidarın kontrolüne girmesi faşist bir yönetime doğru gidiştir. Bu, ancak faşist yönetimlerde olur. Buna karşı da demokratik direnme hakkı doğar. Çünkü toplumun yapacağı başka bir şey kalmaz. Toplumsal direniş niye olmuyor? Çünkü vatandaş baskılara karşı yargıya güveniyor, yargıya başvuruyor. Ankara’da hâkimler var, diyor. Ama Ankara’da hâkimler var yerine, Ankara’da siyasi otoritenin yönlendirmesi altında hâkimler var, denilince başvuracak yeri kalmaz. Ama yargı da siyasi otoritenin yönlendirmesi altına girince, tuz da kokar ve demokratik direnişten başka yol bulamaz. O zaman demokratik toplumsal direniş bir hak olur. Elbette kimseye elinize silah alın ortaya çıkın, demiyoruz. Biz tehlikeye dikkat çekmek istiyoruz. Türkiye’nin götürülmek istendiği yere dikkat çekiyoruz.
“Hakikat Komisyonu gerekli”
Genel Başkan Yardımcınız Sezgin Tanrıkulu, Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulması önerisini yineledi. Bu öneri, “Öcalan da bunu öneriyor” denilerek eleştirildi. Ne diyorsunuz?Sayın Tanrıkulu’nun dile getirdiği öneri, “Apo da bunu istiyordu” diye eleştiriliyor. Hiç ilgisi yok. Biz, onun işlettiği faili meçhul cinayetlerin ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Bunun için bu komisyonu öneriyoruz. Kim işlemiş olursa olsun tüm faili meçhul cinayetlerin araştırılmasını ve aydınlatılmasını istiyoruz. Rahmetli Uğur Mumcu’nun ifadesiyle, katil katildir, ister sağcı ister solcu olsun. Bizim için katil katildir. Sadece solcular değil MHP’liler de öldürüldü. Bu faili meçhuller de aydınlatılmalı. 12 Eylül 1980 öncesinde ve sonrasında günümüze kadar tüm faili meçhullerin araştırılması ve sorumluların ortaya çıkarılıp, yargıya verilmesi gerekiyor. Bu insan haklarının bir gereğidir. Biz olaya böyle bakıyoruz. Eğer yetki ve görevlerini aşarak bu tür işler yapmış, hukukun dışına çıkmış kişiler varsa onlar da ortaya çıkarılmalı, terör örgütü PKK’nın, terör örgütü Hizbullah’ın işlediği cinayetler de ortaya çıkarılmalıdır. Sayın Başbakan, Uğur Mumcu’nun katilleri yakalandı, diyor. Biz, sadece tetikçileri değil, onların arkasındaki güçlerin de ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Bu önerimizin arkasındayız. Bunun uluslararası hukukta da yeri ve uygulamaları vardır.
Balbay ve Özkan’ın adaylığı
Genel Başkan Yardımcınız Süheyl Batum, tutuklu gazeteciler Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın CHP’den milletvekili adayı olabileceği konusunu gündeme getirdi. Ancak siz, gündeminizde olmadığını söylediniz. Farklı beyanlar nedeniyle CHP’nin dağınık bir görüntü verdiği eleştirisi getirildi. Balbay ve Özkan’la ilgili adaylık düşünceniz nedir? O konu Süheyl Bey’in temennisiydi. Görüşünü dile getirdi. CHP’de bir dağınıklık yok. Bazı çevreler, özellikle böyle bir izlenim yaratmaya çalışıyorlar. Acaba CHP’ye nasıl vururuz, diye fırsat kolladıkları için böyle bir hava yaymaya çalışıyorlar. CHP, demokrasiyi içselleştirmiş bir partidir. Arkadaşlar görüşlerini açıklayabilirler. Ama bu AKP’de olmaz. Orada ancak Başbakan tarafından seçilmiş kişiler konuşabilir, diğerleri konuşamaz. Çünkü AKP’nin içinde demokrasi yoktur. Balbay ve Özkan’ın adaylığı bizim gündemimizde yok. Elbette herkes adaylığa müracaat edebilir, partideki arkadaşlar bazı adaylar önerebilir, binlerce aday ortaya çıkar. Ama hepsi aday olamaz. Bu normaldir. Ayrıca Ergenekon davalarında 1-2 kişi yargılanmıyor ki. Biz, olayı kişiselleştirmiyoruz. Kişilere indirgemiyoruz. Biz, hukuk kurallarının doğru uygulanmasını, insan haklarının çiğnenmemesini istiyoruz. İşte teğmen olayında görüldü. Teğmenin (Mehmet Ali Çelebi) telefonuna ekleme yapıldığı ortaya çıktı. Peki bu eklemeyi emniyette kim veya kimler yaptı? Niye yaptı? Bunların ortaya çıkarılması lazım. Biz bu tür olaylara, hukuk ihlallerine karşıyız.
“Başkanlık sistemi kaos olur”
Başkanlık sistemi yeniden tartışılıyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, çekinceleri olduğunu söyledi. Başkanlık sistemiyle ilgili sizin düşünceleriniz nedir?
Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözleri bizi memnun etti. Daha sonra Meclis Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin ve Sayın Bülent Arınç da aynı yönde açıklama yaptılar. Umarım sonradan Başbakan’ın ısrar etmesi halinde bu görüşlerini değiştirmezler. Başkanlık sistemi, Türkiye için kaos olur. Başbakan’ın niyeti bu ama AKP içinde de bir uzlaşma olmadığı ortaya çıktı.
Yeni anayasa için çalışıyoruz
Sizin yeni bir anayasa çalışmanız var mı?
Sayın Süheyl Batum başkanlığında bir komisyon kurduk. 15 gündür çalışıyorlar. Sivil toplum kuruluşlarına yazılar yazıldı. Önerileri istendi. Barolar, üniversiteler, sendikalar ve diğer sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınacak. Yeni bir anayasadan çok anayasada değiştirilmesini istediğimiz, yer almasını istediğimiz hususları saptıyoruz ve kamuoyuyla paylaşacağız. Çağdaş bir anayasada yer alması gereken düzenlemeleri açıklayacağız. Örneğin dokunulmazlıklar, bakanların yargılanması, YÖK, Atatürk’ün vasiyeti, aykırı düzenlemeler, 12 Eylül’den kalma geçici maddeler gibi konularla ilgili önerilerimizi açıklayacağız.
‘Balyozu alsın heykeli yıksın’
Kılıçdaroğlu, CNN Türk’te dün gece yayınlanan “Ne Oluyor?” programında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu programda Kars’taki heykel tartışmalarıyla ilgili olarak şöyle konuştu: “Buyursun eline balyozu alsın gitsin heykeli yıksın. Arabadan kurtarmak için balyoz bulunmuştu, AKP Milletvekili satın almıştı. O balyozu isteyebilir, heykel orada duruyor buyursun gitsin yıkabilir. Başbakan heykel gündemi yarattı, yarattığı gündemin arkasında dursun.”
10 bin TL daha ödeyecek
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 8 Ağustos 2010’da Erzincan’da, “Ben Erzincanlıların Kemaliyim, ben halkın Kemaliyim. Ama Allah’a çok şükür kimse bize kalpazan Kemal diyemez, ihaleye fesat karıştıran Kemal demiyor. Biz alnımız ak, yüreğimiz temiz halkın karşısına çıkıyoruz. Recep Bey gibi değiliz biz” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan 10 bin TL manevi tazminat daha kazandı. Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davada Erdoğan’ın avukatları yasal faiziyle birlikte 20 bin TL manevi tazminat talep edilmişti. Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu aleyhine aynı mahkemede açtığı diğer bir tazminat davası ise reddedildi.
KEMAL! ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ BİZE UMUT VERDİNİZ...
CHP genel merkezinde düzenlenen, “Sendikal ve Sosyal Haklar” seminerinde konuşan Avrupa Sosyalist Partisi(PES) Genel Sekreteri Philip Cordery 2011 seçimlerinde CHP’nin iktidara gelebileceğini ifade ederek Kılıçdaroğlu’na şöyle seslendi:”Kemal, siz parti liderliğine yeni başladınız ancak birçok şey değişti. Seçimler yaklaştı, liderliğiniz altındaki partide gerçekleştirdiğiniz değişim, bize, partiyi olduğu kadar ülkeyi değiştireceğiniz konusunda umut verdi” Cordery, Türkiye’nin reformlara ihtiyacı olduğunu vurgularken, “Hükümet reform konusunda belki biraz yavaş. Türkiye’nin daha fazla demokrasiye ihtiyacı var...” diye konuştu.