Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “iki partili sistem istiyorum” dediği gün, MHP lideri Devlet Bahçeli görkemli bir toplantıyla seçim bildirgesini açıkladı. İktidara gelmesi halinde neler yapacağını somut biçimde saydı.
Başbakan Erdoğan’ın, ABD sistemine sıcak baktığı biliniyor. ABD’de uygulanan başkanlık sistemini arzu ettiği bir sır değil.
Başkanlık sistemi ayrı bir tartışma konusu. Başbakan’ın “iki partili sistem”i gündeme getirmesini MHP’nin baraj altında kalması hali olarak okuyanlar da oldu.
Ana akımlardan biri
MHP, çok partili siyasi hayatımızın önemli siyasi akımlarından biri olarak hep var oldu. Diğer ana akımlar gibi 12 Eylül, MHP’yi de yok edemedi.
Özellikle Devlet Bahçeli’nin liderliğinden sonra MHP’nin eski MHP olmadığını görmek gerekiyor. Bahçeli, MHP yapısını ve konumunu değiştirdi. MHP denilince eskiden akla gelenler artık gelmiyor. MHP ve ülkücü gençlik sokakta değil. Bahçeli, partiyi “katı Türk milliyetçiliği” sınırlarının dışına taşıdı. Sokaktan çekti.
İdeolojisini oluşturan temel değerlerini korudu, ancak MHP ve onu destekleyen gençliğin siyaset yapma biçimini değiştirdi.
MHP’nin parlamentoya giremeyeceği ve giderek siyaseten yok olacağı hesabı, yanlış bir hesaptır. Özellikle Bahçeli’den sonra, MHP’yi marjinal bir parti, hareketi radikal bir hareket olarak tanımlamak yanıltıcıdır.
Eğer böyle olsaydı, 2002 seçimlerinde barajın altında kalan MHP dağılırdı. Öyle olmadı. Aynı seçimde baraj altında kalan ANAP, DYP ve DSP dağıldılar. DSP’nin dağılmasında rahmetli Bülent Ecevit’in sağlığının ve yaşının aktif siyaset yapmasına olanak tanımaması da büyük faktör oldu.
AKP’nin büyük bir zaferle seçim kazanmasına, ANAP ve DYP tabanını büyük ölçüde partisine bağlamasına karşın, aynı etki MHP ve MHP tabanı üzerinde görülmedi. MHP, yeniden Meclis’e girdi, dağılmadı.
Kaldı ki, bir partinin konjonktürel koşullar nedeniyle yüzde 10 gibi yüksek bir barajın az altında kalması, siyaseten yok olacağını göstermez. Türkiye’de merkeze yaklaşmayı başaran parti büyüyor. Belli başlı siyasi partilerimiz hepsi bir seçimde bu başarıyı gösterdiler. Bahçeli’nin gayretlerinin de bu yönde olduğu görülüyor. Partiyi bu yönde değiştirmeye ve geliştirmeye çalışıyor.
Bahçeli’nin vaatleri
MHP lideri Bahçeli’nin açıkladığı seçim bildirgesi de bu gayreti çok net biçimde ortaya koyuyor. Bahçeli, sadece Türk milliyetçiliği üzerine kurulu bir program açıklamadı. Geniş ve özellikle yoksul kitlelerin sorunlarına karşı somut vaatlerde bulundu. Elbette Türklüğe, Türk dünyasına vurgu yaptı. Ancak sadece Türk milliyetçiliğine hapsolmuş bir program açıklamadı.
MHP’nin yoksul kesimlere yönelen ciddi bir çalışma yaptığı gözleniyor. Asgari ücretin vergi dışı bırakılması, 825 liraya yükseltilmesi, yoksul ailelere 300 lira nakdi yardım yapılması, harcama kartı verilmesi, konut ve kira yardımı, çiftçiye ucuz elektrik, üniversite sınavının kaldırılması gibi geniş kitleleri yakından ilgilendiren vaatlerde bulundu. Bahçeli, bu vaatleri için kullanacağı kaynakları da açıkladı. Bu vaatler iyi bir seçim kampanyası yürütülebilirse, etkileyici olacak niteliktedir.
Referandum sonucunun seçim sonucu gibi okunması yanıltıcıdır. Bu itibarla 12 Eylül referandumuna bakarak, MHP’yi önce baraj altı sonra da siyaset dışı görmek gerçekçi değildir.