Melih Cevdet Anday ne de güzel yazmıştı:
“Ada vapuru yandan çarklı
Bayraklar donanmış caf caflı
Simitçi kahveci gazozcuda yavrum şinanay
Estirir de ada yeli estirir
Seni sevindirir beni küstürür
Lüküs kamarada kimler oturur”
ÇARŞAMBA günü NTV’de Mirgün Cabas ile Ruşen Çakır’ın sunduğu “Yazı İşleri” programına takıldım biraz. Şu dibi çıkmış medyada, eleğin üzerinde kalmayı başardıkları için, Mirgün ile Ruşen’i severim ayrıca.
O gün konuk olarak “gazeteci” Akif Beki’yi çağırmışlar.
Malum.
Arkadaş, “Tayyip Erdoğan’ın zihin fotoğrafını” çektiği “Erdoğan’ın Harfleri” adlı kitabı yazmıştı. Ardından bir süre “Başbakanlık Sözcüsü” olarak çalıştı.
Şimdi Kanal 24’ü yönetiyor, Radikal Gazetesi’nde köşe yazıyor.
Ama baktım...
Tavrı ile tarzı ile hiç de “gazeteci” gibi durmuyordu ekranda.
BİR başbakan çıkar da, “Biz nükleer silahların dünyada yayılmasına karşıyız ve ülkesinde nükleer silah olanların da bir takvim içinde bu silahlardan ülkelerini arındırmalarını istiyoruz” derse...
O başbakana ancak alkış tutulur.
O başbakana ancak destek verilir.
O başbakana ancak “helâl olsun” denir.
Öyleyse...
Başbakan Erdoğan’a helâl olsun.
* * *
BAŞBAKAN Erdoğan hazır ABD’ye gitmişken bir fırsatını bulsa, Başkan Obama’ya sorsa:
“Seni kediye benzettiler mi hiç? Hakkında tuhaf fıkralar yazdılar mı? Canını sıktıkları, tepeni attırdıkları zaman ne yapıyorsun? Muhalif yazar ve çizerleri Guantanamo’ya falan mı gönderiyorsun?”
Herhalde güler geçer Obama:
“Burada demokrasi var kardeş!”
Orada demokrasi varsa...
Burada ne var?
Sahi.
BRUNEİ’DE, Bahamalar’da, İzlanda’da yaşayan nüfusun beş mislinden... Cibuti’de, Lüksemburg’da, Malta’da yaşanların üç mislinden... Ya da Estonya nüfusundan fazla genç, can derdinde.
AKP ise tezgâh açmış üniversitenin kapısı önünde.
Bir kek, bir meyve suyu... Bir de “açılım kitapçığı” var paketin içinde!
Millet isyan edince...
“Biz kimseye zorla vermiyoruz” demişler.
Yok canım.
Zorlamaya gerek yok.
MİLLİYETÇİ Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, öfkeli:
“Kendi milletvekillerini iknada başarılı olamayanlar, şimdi başka mecralarda şansını boş yere deneme arayışındadırlar.”
Devlet Bahçeli, yumruğunu sallayarak, kürsüye vurarak konuşuyor:
“MHP’nin hiçbir mensubu, milletimizin helal süt emmiş hiçbir ferdi, Habur’da terörist karşılarken ve kucaklarken gördüğü, başımıza çuval geçirilirken suskunluğuna şahit olduğu, katile ‘sayın’, şehide ‘kelle’ diyen bir zihniyetin yanında kesinlikle yer almayacaktır.”
Sen misin böyle diyen?
İster “nazire”, ister “nispet” deyin... Şu başlık malum gazetelerde yer alıverir hemen:
“MHP’liden referandumda evet oyu”
YÜREKTEN söylüyor veya “laf olsun” diye söylüyor... Ama söylüyor işte. TBMM Başkanı Şahin bile Anayasa değişikliği paketine “yüzde 90 destek veren” CHP ile uzlaşmanın önemine işaret ediyor.
Sadece o değil.
AKP’li TBMM İdare Amiri Hüsrev Kutlu da, Baykal’ın önerisini “makul bulduğunu” belirtiyor, itiraz edilen üç maddenin paketten ayrılarak oylanmasında sakınca görmüyor.
Bir başka AKP’li Reha Çamuroğlu’nun bir Alevi ritüelini hatırlatması ise sadece bu sorunun değil, tüm sorunların çözümü için “altın bir anahtar” aslında.
* * *
İbadetten önce Dede sorarmış:
Birbirinizden razı mısınız?
KARŞIYAKA Belediyesi’nin bir yıllık hesabını özetleyen tanıtım kitapçığında hoşuma giden bir söz var:
“Yaşamdan alacaklı son yüz gülene dek çalışacağız.”
Ne var ki, Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak geçen yıl nasıl çalıştıklarını ve neler yaptıklarını anlatırken yüzü pek gülmüyordu.
İlçenin ikiye bölünmesi sürecinde yaşanan sorunların sıkıntısı hâlâ yüzüne vuruyordu.
Tamam artık, rahatlasın.
Çünkü gelecek yıllarda, yüzler gerçekten gülecek Karşıyaka’da.
Meselâ...