Feyzi Hepşenkal

BUGÜN yazacaklarımın işaretini bir ay önce vermiş, “Gücü ve yetkisi sınırlı ilçe belediye başkanlarının mucizeler yaratma şansı yok elbet. Ne var ki, ilçelerine bir kimlik ve kişilik kazandıracak, farklılıklarını ortaya koyacak işler yapmalarının önünde bir engel de yok” demiştim ya...
Merak ediyorum.
Başkanlar ne düşünüyor bu konuda?
Diyelim ki...
İzmir bir market, ilçeleri ise o marketin reyonları.
Hangi ilçe, adını hangi reyonun üzerinde görmek ister?
Herkes her şeyi ister de...

Aydın Ayaydın, Vatan Gazetesi’nde bir iddia ortaya attı:
Saadet Partisi ile BDP genel seçimde ittifak yapabilir!
İddia, her ne kadar Saadet Partisi tarafından yalanlansa da, mantıklı.
İster son yapılan yerel seçimdeki oy oranlarına bakın.
İster son kamuoyu araştırmalarına...
İki parti de yüzde 5 ile yüzde 6 arasında dönüp, dolaşıyor
Yani iki partinin de tek başlarına yüzde 10 barajını geçme ihtimali yok.

İZMİR 2015 yılındaki EXPO’ya talip miydi?
Talipti.
Bunun için dünya kazan İzmirliler kepçe olmadı mı?
Oldu.
Son dakikaya kadar Türkiye topyekûn mücadele etmedi mi?
Etti.
Hatta sondan bir dakika önce Atatürk Anıtı önünde toplanan binlerce kişiye, bizzat Vali Cahit Kıraç tarafından zaferi İzmir’in kazandığı açıklanmadı mı?

SAYIN Başbakan’ın “el verdiği” kurumlardan biri de, kod adıyla:
RTÜK.
Yani onlar da...
İster asar, ister keser, her şeyi yapar!
Nitekim yapıyorlar da.
Başbakan sigarının amansız düşmanı ya...
RTÜK ekrana yansıyan her eldeki sigaraya karartma uygulatınca “verilen talimat” yerine geliyor ama milletin gözü büsbütün o bölgeye odaklanıyor.

MEMLEKETİM iki tarafı keskin bıçak gibi.
İster aşağıdan yukarı, ister yukarıdan aşağı...
İster sağdan sola, ister soldan sağa salla.
Ne çıkarsa karşısına, ne konulursa önüne; tam göbekten ikiye ayırıyor anında!
Demokratik açılımdan, AB üyeliğine; ahalinin yarısı bir tarafta, yarısı diğer tarafta.
Hürriyet Gazetesi’nin internet sitesinde yapılmış bir anket dikkatimi çekti.
Sormuşlar:

BAYINDIR, İzmir’in nazar boncuğu... Önceden Kemalpaşa vardı, Buca vardı, Aliağa vardı, Ödemiş vardı.
Artık sadece Bayındır var.
Onun için Bayındır Belediye Başkanı Mehmet Kertiş, AKP’nin İzmir’deki nazar boncuğu.
Ve yarından itibaren, umarım ve de dilerim iktidarın gücü Bayındır’da tüm haşmetiyle hissedilir.
Düzenlenen Uluslararası Çiçek Festivali dünyanın her köşesinden ses getirir.
Başbakan Erdoğan’ın yerinde olsam, öylesine mükemmel bir organizasyon düzenlenmesini sağlardım ki; özellikle İzmir’de yaşayan herkesin ağzını bir karış açık bırakırdım.
Müthiş bir fırsat bu.

Televizyon kameraları bazen hedefi şaşırıp, Meclis Genel Kurulu’ndaki oy kullanma kabinlerini gösteriyor.
Elinde oy pusulası ile gelip, giden milletvekilleri kadar; sivil polis kılıklı bazı kişiler de dolanıyor etrafta!
Sürekli izliyorlar olan biteni.
Bakışları, beyaz renkli pullarda.
Onlar “kabul” oyu.
Onlar zarfa konmuşsa mesele yok.
Dolayısıyla yeşil ve kırmızı renkli pulların ıskartaya çıkması lâzım!

İŞE 1939 yılında Sümerbank ve Etibank’ı denetlemekle başlamıştı, o zamanki adıyla Umumi Murakabe Heyeti.
Ve şimdi...
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun “denetim portföyünde” 102 kuruluş var.
Başta TOKİ meselâ.
TRT, Milli Piyango, MKE, TPAO, yığınla kamu bankası ve daha nicesi.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu bu kuruluşların hepsini, “iktisadi, idari, mali, hukuki ve teknik yönlerden sürekli olarak gözetim ve denetim altında bulundurmakla” görevli.
Dahası bizatihi kendisi, “kamu yararını gözetme, tarafsızlık, hesap verme sorumluluğu, güvenilirlik, açıklık, dürüstlük” gibi nitelikleri tümüyle özümsemiş olacak ki...