ÇARŞAMBA günü NTV’de Mirgün Cabas ile Ruşen Çakır’ın sunduğu “Yazı İşleri” programına takıldım biraz. Şu dibi çıkmış medyada, eleğin üzerinde kalmayı başardıkları için, Mirgün ile Ruşen’i severim ayrıca.
O gün konuk olarak “gazeteci” Akif Beki’yi çağırmışlar.
Malum.
Arkadaş, “Tayyip Erdoğan’ın zihin fotoğrafını” çektiği “Erdoğan’ın Harfleri” adlı kitabı yazmıştı. Ardından bir süre “Başbakanlık Sözcüsü” olarak çalıştı.
Şimdi Kanal 24’ü yönetiyor, Radikal Gazetesi’nde köşe yazıyor.
Ama baktım...
Tavrı ile tarzı ile hiç de “gazeteci” gibi durmuyordu ekranda.
AKP’nin en bıçkın yöneticisi (ki kendisi de eski bir TV spikeridir) Suat Kılıç’tan bile daha ateşliydi konuşurken.
Hele Deniz Baykal’a laf çarparken, Tayyip Erdoğan’ı kıskandıracak ölçüde hırçındı.
Demek “zamane gazetecisi” olmak, böyle bir şey!
* * *
Ve şükrettim halime.
İyi ki, deliler gibi televizyon izlemekten vazgeçmişim.
Zira hangi kanalı açsan, karşında bir yığın kızgın ve öfkeli adam; ortalık yangın yeri.
Gerçekten delirmek, an meselesi!
* * *
İnsanı delirten kurgusu ile bir başka TV çılgınlığı da Ezel dizisi yüzünden yaşanıyor.
Mehmet Güler teşhisi pek güzel koymuş:
“Bir Ezel var Ezel’den de derin, anlayan varsa bana da söylesin...”
Kim kimin nesi, neyin fesi meçhul olsa da, bir Tuncel Kurtiz var ki, harika.
Canlandırdığı karakter müthiş.
Gözüm, kulağım Ramiz Dayı’da.
Ağzını her açtığında, bekliyorum heyecanla:
“Şimdi ne diyecek acaba?”
Diyor ki Ramiz Dayı:
“Değişmek zordur yeğenim... Ama bazen... Aynı adam olmak daha zordur...”
* * *
Senaristlere öneririm.
Ramiz Dayı’ya hatıralarını yazdırsınlar bir ara.
Ve söze, Kâmran İnan’ın “Bir Ömür” adlı kitabındaki önsözde yer alan şu cümleyle başlasınlar:
“Afrika’da yaşlı bir insan öldüğünde ‘bir kütüphane yandı’ denir... Ben de yangının başlamakta olduğunu gördüğümden, kütüphaneden eser kurtarmaya çalışıyorum yeğen...”
Aygırın yaptığına bak
SEN kalk, gecenin bir vakti çitleri yık, dal içeri.
Sonra...
Ha babam, de babam.
Önüne gelen kısrakla halvet ol.
Aygırın gazabından payını alanlardan biri de, şampiyon Dinyeper’in yavrusu, saf kan İngiliz atı “Happy Girl” olmuş.
“Happy Girl” başına gelenden “happy” olmuştur belki ama sahibinin durumu içler acısı.
Yeni açılacak İnciraltı Atlı Spor Kulübü’nde yaşanan olayı anlatırken şöyle diyor Mustafa Akın:
“Bu aygır bütün hayallerimi alt üst etti. Gece yarısı atlarımın bulunduğu arazideki çiftleri yıkarak içeri girip, 5 atımla da ilişkiye girmiş. Geldiğimde çiftleşmeye devam ediyordu. Güçlükle ayırmaya çalıştım ama bana karşı koydu.”
Şimdi Happy Girl’e DNA testi yapılacakmış.
Eğer soyun devamını etkileyecek bir sonuç çıkarsa...
Eyvah.
Tek karelik kısrak