Bir dalda üç kiraz

28 Ekim 2010

KEŞKE denk gelse de, her yazımı; bir şiir, bir şarkı, bir türküyle bağlasam anlatmak istediğime.
Tıpkı şöyle:
“Bir dalda iki kiraz
Biri al biri beyaz
Eğer beni seversen
Mektubunu sıkça yaz”
Bugün hâlâ geçerli “iki kiraz” hikâyesi.

Yazının Devamı

Kaygısız olduğum yalan

27 Ekim 2010

CAHİT SITKI TARANCI 100’üncü doğum yılı nedeniyle, 30 Ekim günü anılacakmış.
Onu anmak için ne özel bir güne, ne de herhangi bir vesileye ihtiyaç var.
Aynaya mı baktın?
Eski bir resim mi geçti eline?
Bir dosttan kazık mı yedin?
Sela mı okunuyor köşedeki camiden?
Tamamdır.

Yazının Devamı

Beterin beteri olmaz mı?

26 Ekim 2010

BAŞBAKANA bakarsanız, YARSAV tu kaka.
Onun için YARSAV’a karşı Demokrat Yargı Derneği kuruldu ve/veya kurduruldu hızla.
İşe bakın ki, bu derneğin iki eşbaşkanından Orhangazi Ertekin, bir çuval inciri berbat ederek, “Birinci gayri meşru yargı idaresi yıkıldı, ikinci gayri meşru yargı idaresi de yıkılacaktır” dedi HSYK seçiminden sonra.
Hemen Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur’a sordular bu “çıkıntılığın” sebebini.
Sayın Müsteşar Yardımcısı dedi ki:
“Orhangazi Ertekin 50 üyesi olan bir derneğin eşbaşkanı.”
Ne demek bu?

Yazının Devamı

İzmir’e bir soru!

25 Ekim 2010

HAŞMET Babaoğlu’nun “İzmir hakkında” yazdıkları üzerinde herkesin kafa yorması lâzım.
Çünkü Haşmet, bir yönüyle bizden biri.
Yani...
İzmir’i çok seviyor.
Sevgisini de “Birkaç yıldır iyice içli dışlı oldum bu güzel şehirle. İki hafta uzak kalsam, fena özlüyorum” diye, her fırsatta ifade ediyor.
Diğer yanda Haşmet, bizden farklı biri.
Dediği gibi:

Yazının Devamı

İtibar yerle yeksan

24 Ekim 2010

SINIR Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün hazırladığı listeye göre:
Türkiye, “Dünya Basın Özgürlüğü” sıralamasında son 40’a girdi.
Haberi veren gazetenin başlığı, besbelli kötümser bakış açısıyla atılmış.
Ya iyimser bakılsaydı olaya, başlık ne olurdu?
Türkiye “Dünya Basın Özgürlüğü” sıralamasında ilk 140’a girdi!
Sıralama hazırlanırken şu etkenler dikkate alınmış:
Gazetecilerin fiziksel şiddete maruz kalıp, kalmadığı... Öldürülen, gözaltına alınan ya da tehdit edilen gazeteci sayısı... Dolaylı tehditler ve gazetecilerin bilgiye ulaşabilme imkanı... Sansür ve otosansür... Medyanın kontrolü... Medya üzerinde olan idari ve adli baskılar... İnternet özgürlüğü.

Yazının Devamı

Tutunacak dal mı kaldı?

22 Ekim 2010

ÇOK değil, sadece üç beş ay öncesine gidelim. Meselâ, tarih 3 Nisan 2010. Başbakan Erdoğan, partisinin “arka bahçelerinden birinde” konuşuyor yine.
Ve kim bilir kaçıncı kez “yargıdan şikâyet ederken” şöyle diyor:
“Çok enteresan, yargı şu anda feryat ediyor. Bakıyorsunuz ki bizden çok siyasetçi olmuşlar. Hani yargı siyasallaşmıştı? Yargı siyasallaşmadı, yargı siyasete soyundu. Bu işi bu kadar seviyorsan cübbeni çıkar gel, siyaset meydanına çık.”
* * *
Bugün ise...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a seslendi şu sözlerle:
“Siyasete çok heveslisin, cübbeni çıkar da gel...”

Yazının Devamı

Sakin olma zamanı

21 Ekim 2010

HABER şöyleydi:
“Kızılcahamam Kampı’nda AK Parti Kurucular Kurulu üyesi Fatma Ünsal’ın, ‘Kadınlar, başörtüsüyle Meclis’e giremiyor. 8 yıl geçti. Bu konuda adım atmayacaksanız siyasi tercihimi değiştirip, bağımsız hareket edeceğim’ dediği öğrenildi.”
Böyle bir lafın, Recep Tayyip Erdoğan gibi birine, hem de yüzüne karşı ve hatta onlarca kişinin içinde söylenmiş olması mümkün mü?
Olacak şey değil.
Hani ya, memleketteki bütün hamsiler kavağa çıksa da mümkün değil!
Olan bir şey var elbet:
Manipülasyon.

Yazının Devamı

Ne demokrasi ama!

20 Ekim 2010

ADANA Barosu’nun üye sayısı bin 512, Anayasa Mahkemesi’ne üye seçiminde oy hakkı 1.
Ağrı Barosu’nun üye sayısı 70, Anayasa Mahkemesi’ne üye seçiminde oy hakkı 1.
* * *
Ankara Barosu’nun üye sayısı 9 bin 437, Anayasa Mahkemesi’ne üye seçiminde oy hakkı 1.
Artvin Barosu’nun üye sayısı 54, Anayasa Mahkemesi’ne üye seçiminde oy hakkı 1.
* * *
Antalya Barosu’nun üye sayısı 2 bin 193, Anayasa Mahkemesi’ne üye seçiminde oy hakkı 1.

Yazının Devamı