Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HABER şöyleydi:
“Kızılcahamam Kampı’nda AK Parti Kurucular Kurulu üyesi Fatma Ünsal’ın, ‘Kadınlar, başörtüsüyle Meclis’e giremiyor. 8 yıl geçti. Bu konuda adım atmayacaksanız siyasi tercihimi değiştirip, bağımsız hareket edeceğim’ dediği öğrenildi.”
Böyle bir lafın, Recep Tayyip Erdoğan gibi birine, hem de yüzüne karşı ve hatta onlarca kişinin içinde söylenmiş olması mümkün mü?
Olacak şey değil.
Hani ya, memleketteki bütün hamsiler kavağa çıksa da mümkün değil!
Olan bir şey var elbet:
Manipülasyon.
Yani...
Ahali bir kez daha gayet zekice yönlendiriliyor.
Nereye?
Üniversitede hal yoluna giren türban meselesinin aynı şekilde çözümü için TBMM’ye.
Adını açıkça koyalım.
AKP’nin yeni hedefi, türbanlı kadınların milletvekili olarak Meclis sıralarında oturmasını sağlamaktır.
Farklı düşünenler hiç oflayıp, puflamasın.
Hele kimse bu gidişe karşı durmasın.
Özellikle de AKP’ye karşı olanlar!
* * *
Çünkü onlar karşı çıktıkça, AKP’nin oyu yükseliyor.
Yan yollardan engeller çıkarıldıkça, AKP’nin yeniden tek başına iktidar olması kesinleşiyor.
Tarhan Erdem daha geçenlerde yazdı:
“Elimde son sekiz yılda yaptığımız üç araştırma sonucu var. Ülkemizde başını örten insan sayısı artmaktadır. 2003’te başını örten kadınların sayısı 14,6 milyondan 17,9 milyona çıkmıştır. Bu artış nüfus artış hızından az da olsa fazladır.”
Başını örten kadın sayısı 17,9 milyon da...
Örtmeyen ne kadar?
7,6 milyon.
Tablo bu işte.
* * *

Ve önemli bir nokta yine.
Milletvekili “kamu görevlisi” değildir.
Bir kadın yakasına partisinin rozeti takarak görev yapabildiği her yer gibi, TBMM’ye de başı bağlı girebilir.
Derseniz ki:
Hoş bir manzara mı bu?
Kişisel kanım şu:
Kadının kendini sıradanlaştırması, erkeklerin “kem gözlerinden” korunma ihtiyacı duyması; en başta kendilerine yaptıkları bir haksızlık.
Zira bir yerde okumuştum, “Kadını ancak gözündeki ifade korur” diye!
Ne var ki, türban kimine çok yakışıyor. Onları olduklarından kat be kat dikkat çekici yapıyor.
Kim bilir?
Belki de bazı hanımlar türbanı sadece bu nedenle takıyor!


Mesele nedir, mesele
Şimşekler çaksa, fırtınalar kopsa da...
Mesele hazırlıklı olmaktır.
Metrekareye 100 kilodan fazla yağmur yağsa da...
Mesele tedbir almaktır.
Dereler kabarıp, taşsa da...
Mesele aynı felaketin yaşanmamasını sağlamaktır.
Kanallar tıkansa, her yeri su bassa da...
Mesele hızla yardıma koşmaktır.
Çer çöp moloz yolları kapasa da...
Mesele o yolları açmaktır.
Sel kapıya dayanıp, boyu aşsa da...
Mesele can kurtarmaktır.
İnsanlar çaresizlikten ağlasa da...
Vatandaş öfkeden bağırsa da...
Mesele onun yanında olmaktır.
Velhasıl...
Aziz Kocaoğlu bu kez doğru olanı yapmıştır.


Tek karelik Başkan

Sakin olma zamanı