Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TÜRKİYE ile Avrupa Birliği arasında kurulmuş “Karma Parlamento Komisyonu” TBMM’den ve AB Parlamentosu’ndan seçilen 18’er üyeden oluşuyor.
Komisyon’un başlıca iki görevi var.
1- Türkiye-AB Ortaklık Konseyi’nin sunduğu yıllık faaliyet raporlarını incelemek.
2- Türkiye-AB ortaklığına ilişkin konularda tavsiyelerde bulunmak.
Komisyon yılda iki kez toplanıyor.
Biri Türkiye’den, öteki AB’den iki “eşbaşkan” tarafından yönetiliyor.
Acaba ve gerçekten...
Eşbaşkanlardan Yaşar Yakış’ı kürsüde, ekranda, meydanda, gazete sayfalarında bu komisyonun eşbaşkanlığına yakışan bir çaba içinde gören; AB’nin her biri çifte standardın şahikası olan eylem ve kararlarına karşı koyarken gören var mı?
Oysa Komisyon’un bir önceki AB’li Eşbaşkanı Joost Lagendijk, o kadar içimize girdi ki, sonunda “eniştemiz” oldu.
Yerine gelen Helene Flautre ise “gideni aratacak” bir çaba içinde.
* * *
Nitekim Zaman Gazetesi’ne yaptığı son açıklamada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Çankaya’daki resepsiyona katılmamasını eleştirirken; hemen her konuda da akıl vermiş yine.
Tamam.
Kılıçdaroğlu o resepsiyona keşke ve bence de gitseydi.
İyi de...
Helene Hanım, bundan sana ne!
Karar onun.
İster gider, ister gitmez.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun keyfine kâhya mısın, yoksa kendini müstemleke valisi mi sanıyorsun?
* * *
Ayrıca senin muhatabın iktidar.
Alınması gereken kararları almayan da o.
Yapılmaması gereken şeyleri yapan da o.
Ve sen asıl Türkiye ile AB arasındaki “tıknefes” olmuş sürece bak.
Türkiye’nin iyiliğini, demokratik gelişimini yürekten istiyorsan; sor bakalım iktidara:
Tüm sorunların anası olan Siyasi Partiler ile Seçim yasalarını AB standartlarına ulaştırmak için, neden tek adım atmadılar bugüne kadar?
Türkiye ahalisinden, kendini temsil eden insanları seçme hakkı neden esirgeniyor; niçin önlerine isimlerini dahi bilmedikleri adaylardan oluşan “tek tip” listeler konuyor?
Hangi milletvekili, hele iktidar partisinde liderin iradesine karşı çıkabiliyor, halkın hakkını savunabiliyor?
Ah Helene Hanım.
Aldım haberini Zeynel Lüle’den; fazla duygusalmışsın!
Ama sen sen ol...
Duygularını bu işe karıştırma.
Benden söylemesi...
Sonra çok üzülürsün, çok!


Yuh size...
BİR fidan Akın Kıvanç’a... Bir fidan Muammer Övünç’e... Bir fidan Ceyhan Gür’e... Bir fidan Şevket Bilgin’e... Bir fidan Nejat Türkeri’ye... Bir fidan Akın Simav’a... Bir fidan Sabri Suphandağlı’ya... Bir fidan Osman Öksüz’e... Bir fidan Özdemir Hazar’a... Bir fidan Zafer Alatay’a... Bir fidan Cezmi Zallak’a... Bir fidan Çetin Esen Kaftan’a... Bir fidan Şahap Mete’ye... Bir fidan Süha Aknur’a... Bir fidan Tunç Saruhanlı’ya dikilmişti 14 yıl önce.
Epey büyümüşlerdi herhalde.
Ve geçen gün kesildiler.
Hem de bizzat Orman Müdürlüğü tarafından!
Neden?
Yapılacak “Gemi Trafik Hizmetleri Merkez Binası ve Trafik Gözetleme İstasyonu”na yer açmak için.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin Hatıra Ormanı Bayraklı Belediyesi sınırları içinde.
Belediye Başkanı Hasan Karabağ diyor ki:
“Önce bize başvurmak zorundalar. Ama haberimiz bile yok.”
Cemiyet Başkanı Atilla Sertel ise “Bu katliam İzmirli gazetecilerin ruhlarını incitmiştir” diyor.
Olmaz Atilla, bunlar “ince sazdan” anlamaz!
Alacaksın tokmağı eline...
Vuracaksın denk geldiği yere!


Tek karelik tapınma!

Ah Helene Hanım