İşin içinde bir iş olduğu, her şey bir yana, AKP medyasının tavrından belli.
ÖSYM’deki skandal patladığında, hepsinin ön sayfaları duvar gibiydi.
Ama ertesi gün yine hepsi, ÖSYM’yi aklama gayretine girişti.
Aynı gayreti harcayanların başında ise ÖSYM’nin başına YGS sınavından sonra “asaleten” atanan Ali Demir geliyordu doğal olarak. (Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı’nın benzer bir çaba içinde olmasını teessürle izledim.)
Sayın başkan bir çuval laf söyledi, basın toplantısında.
Yanıtı öncelikle istenen, tek soru vardı oysa:
CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır, il genelinde yaptırdıkları seçim anketini açıklarken ortaya “yüzde 60’lar” hedefini koymuştu ya...
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek belki de Bayır’a kızdı.
“Anket öyle olmaz, böyle olur” dercesine, o da kendi yaptırdığı anketin sonucunu açıkladı.
Ankara 1. Bölge’de:
AKP yüzde 52, CHP yüzde 28, MHP yüzde 14
2. Bölge’de:
AKP yüzde 60, CHP yüzde 22, MHP yüzde 11 oy alacakmış.
BİZİM haberimiz olmadı ama ekonomi iyice büyümüş bu arada.
Gayri safi yurtiçi hâsıla, cari fiyatlarla 1 trilyon 105 milyar 101 milyon liraya çıkmış. Kişi başı milli gelir ise 15 bin 138 liraya yükselmiş.
Haber güzel de...
Kime ne?
Hadi benim haberim yok.
Halamın kızına sordum.
Dayımın oğluna sordum.
MİLLETVEKİLİ olmak için Cumhuriyet Halk Partisi’ne kaç kişi başvurdu İzmir’de, bilen var mı?
Kimi yerde 199 yazıyor.
Kimine göre 250 civarında.
Kimi “300’den fazla” diyor.
CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır’a sormuşlar.
En doğru cevabı o vermiş:
“Bilmiyorum.”
HERHALDE şu son YGS sınavında Prof. Ali Demir’in gösterdiği performansı çok beğendi ki Sayın Başbakan, vekâleten yürüttüğü ÖSYM Başkanlığı görevine sınavın ertesi günü asaleten atamasını yaptı.
Peki.
ÖSYM bu arada ne yaptı?
Yıllardır süregelen bir sorunu çözdü meselâ.
Türbanlı kardeşlerimiz son sınava rahatça katıldı.
İzmir’de bir başka kardeşimiz ise uygulamayı beğenmemiş, protesto amacıyla, sınav salonunda soyunmuş.
“Soyunmuş” derken, öyle çırılçıplak falan değil, sadece üstünü çıkarmış.
O GÜN, Meclis’teydim.
O gün, 1 Mayıs 1999 Pazar günüydü.
18 Nisan’da yapılan genel ve yerel seçimlerden sonra oluşan Meclis, ilk oturum için toplanmıştı.
Genel Kurul’da DSP’nin 136, MHP’nin 129, Fazilet Partisi’nin 111, ANAP’ın 86, DYP7nin 85 milletvekili vardı.
Üç tane de bağımsız:
Elazığ’dan Mehmet Ağar, Malatya’dan Ahmet Özal, Tunceli’den Bekir Gündoğan.
Dengir Mir Mehmet Fırat, Cemil Çiçek, Abdükadir Aksu, Mehmet Ali Şahin, Abdullah Gül (Pardon, kendisi şu an resmen AKP’li değil), Salih Kapusuz, Vecdi Gönül, Bülent Arınç gibi isimler; o gün Fazilet Partisi milletvekilleri olarak sıraları doldurmuştu.
İZMİR’DE 199 kişi aday adayı olmuş CHP’de.
Yayımlanan listedeki isimler, belki de başvuru sırasına göre karışık yazılmış.
İsimleri okurken, bazılarının altını çizmeye başladım.
1,2...
3,5...
8,10 derken...
13’e gelince durdum.
ŞİMDİKİLERİN hepsi aday adayı.
Üç bin lira yerine üç milyon liram olsaydı, doğrudan “aday” olurdum.
Bağımsız aday.
Sadece “doğruyu söylemek” adına...
Ve yalnızca “doğruyu yapmak” için gider, bağımsız aday olurdum.
Muhtaç olduğumuz kudret, doğru olanı söylemekte ve yapmakta çünkü.
Biliyorum.