Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

O GÜN, Meclis’teydim.
O gün, 1 Mayıs 1999 Pazar günüydü.
18 Nisan’da yapılan genel ve yerel seçimlerden sonra oluşan Meclis, ilk oturum için toplanmıştı.
Genel Kurul’da DSP’nin 136, MHP’nin 129, Fazilet Partisi’nin 111, ANAP’ın 86, DYP7nin 85 milletvekili vardı.
Üç tane de bağımsız:
Elazığ’dan Mehmet Ağar, Malatya’dan Ahmet Özal, Tunceli’den Bekir Gündoğan.
Dengir Mir Mehmet Fırat, Cemil Çiçek, Abdükadir Aksu, Mehmet Ali Şahin, Abdullah Gül (Pardon, kendisi şu an resmen AKP’li değil), Salih Kapusuz, Vecdi Gönül, Bülent Arınç gibi isimler; o gün Fazilet Partisi milletvekilleri olarak sıraları doldurmuştu.
* * *
Geçici Meclis Başkanı Ali Rıza Septioğlu, ant içmeleri için vekillerin kürsüye çağrılmasını istedi kâtip üyelerden.
Sıra Hakkari milletvekillerine geldiğinde, FP’nin iki kadın milletvekili girdi salona.
Yaşananlar aynen şöyle yansımıştı TMMM tutanaklarına:
(FP İstanbul Milletvekili Merve Safa Kavakçı’nın türbanlı olarak Genel Kurul salonuna girmesi üzerine, DSP ve Bakanlar Kurulu sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler; FP sıralarından alkışlar)
* * *
Önce Milli Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün sesi duyulmuştu:
- Sayın Başkan, bu üyenin bu kıyafetle Mecliste bulunması İçtüzüğe aykırıdır; derhal Meclisten çıkarılması gerekir; aksi takdirde, tutumunuz hakkında söz istiyorum. (DSP sıralarından “Çıkar dışarı” sesleri, gürültüler)
Sonra Başbakan Ecevit söz istedi.
Kıyamet kopuyordu Meclis’te.
Merve Kavakçı yanından ayrılmayan Nazlı Ilıcak’la beraber, biraz endişe ama biraz da mağrur bir ifade ile izliyordu olanları.
* * *
Başkan Septioğlu sonunda Başbakan Ecevit’e söz verdi:
- Türkiye’de hanımların giyim kuşamına, başörtüsüne, özel yaşamlarında hiç kimse karışmıyor; ancak burası hiç kimsenin özel yaşam mekânı değildir; burası devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar, devletin kurallarına, geleneklerine uymak zorundadırlar. Burası, devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen, bu hanıma haddini bildiriniz!(DSP sıralarından alkışlar; FP sıralarından gürültüler)
* * *
Bugünden o güne bakınca, daha iyi anlıyorum şimdi.

Haberin Devamı


O gün Türkiye siyasetindeki “en ciddi kırılma anlarından biri” yaşanmış ve bugünlere gelen yol, ardına kadar açılmıştı.
Yani...
Yapılan yanlıştı.

Haberin Devamı

Tek karelik çözüm!

O gün

Üç beter olay
ERGENLİK dönemi duygu bozukluğu yaşayan 14 yaşındaki G.K. tedavisi için okuluna ara verip ailesiyle birlikte 2 ay önce Gaziantep’ten İzmir’e taşınmış. Babası dışarı çıkmasına izin vermediği için 7’nci kattaki dairenin balkonundan, alt katlardaki dairelerin balkonlarındaki parmaklıklara ve çamaşır demirlerine tutunarak inmeye çalışınca betona zemine düşmüş ve ölmüş.
Dokuz yaşındaki F.S. ise üvey annesi ve anneannesi tarafından bıçakla parçalanarak öldürülmüş. Gürcü asıllı üvey anne ile üvey anneanne, çocuğun cesedine ait parçaları Sultangazi sokaklarında dağıtırken yakalanmışlar.
Bursa’nın İnegöl ilçesinde, düğün gecesi çıkan tartışmada kocası tarafından dövülen gelinin yüzü gözü morarmış. Gelinliğine kan bulaşmış. Sonuç, genel gidişe uygun: Gelin hanım damat beyden şikayetçi olmamış, belki de olamamış!
Neler oluyor böyle?
Korkarım...
Kafayı yedik milletçe.