LAFA gelince bilgi çağı, sanal dünya, teknoloji kavramları dilimizden düşmüyor.
Uygulamaya gelince, sağdan say bir çeyrek; soldan say sıfıra sıfır, elde var sıfır.
İşte o çeyrek, Ak Parti.
En azından, İzmir’deki adaylarını derli toplu listeler halinde, internet sitesinde yayınlama nezaketi ve becerisini gösterdi.
Büyükşehir sınırlarındaki ilçelerde, dikkat çeken isimlere sırayla bakalım şimdi.
Çeşme Belediye Meclisi’nin ilk sırasında Bülent Tercan var.
Esnaf örgütlerinin eski lideri, eski milletvekili, Terbay’ın ortaklarından Cemal Tercan’ın oğlu.
BÜTÜN partilerin, tüm ilçelerdeki aday listelerini görene ve ayrıntılı biçimde değerlendirme fırsatı bulana kadar; önümüze konanla yetinmek zorundayız.
Memleketteki demokrasinin ahval ve şereati, giderek bir ‘şeriat’ veya ‘monarşi’ düzenine dönüşüyor.
Sözüm ona halk, üstelik yerel düzeyde kendini yönetecek insanları seçecek ama bugün itibarıyla seçime 1 ay 10 gün kalmasına rağmen; kim kimdir, kimse bilmiyor!
Neyse.
Aklı başındaki canları bezdiren bu bozuk düzenin, bir gün düzeleceği umudunu, yüreğimizde taze tutarak; listeler hakkındaki ilk izlenimimi, sizlerle şöyle paylaşabilirim:
CHP’nin İzmir listelerinin, o malum ve meşum Tayland gezisine duyulan Genel Merkez öfkesinin gazabı ile şekillendiğini herkes kabul ediyor.
Ölçü buysa, yani geziye katılanlara ceza kesilmişse; parti buyruğuna uyup, gitmeyenler de, ödüllendirilmeliydi. Ankara’dan talimat gelince, havaalanından dönen Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ gibi!
BAZI şeyler var olur, bazı şeyler var olmaz.
Misal, teyzemin değil bıyığı, sakalı dahi olsa eniştem olmaz.
Tıpkı Başkent’in Çankaya’sında bir Ak Partili belediye başkan olamayacağı gibi!
Hemşerimiz eski Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı da olmazı oldurma gayretiyle çarşı pazar dolaşıyor.
Dolaşırken bir vatandaş, yana yakıla Mamak’la ilgili şikayetlerini anlatmış Akarcalı’ya. O da fırsatı ganimet sayıp, saymış Mamak Belediye Başkanı’na.
Hemen uyarmışlar:
“Yapma Sayın Bakan, Mamak Belediye Başkanı bizden. Ak Partili yani...”
İKİ insan düşünün.
Biri süper loto oynamış olsun.
Diğeri yağmurlu havada geziniyor...
Süper loto oynayan her kişi gibi, bizimki de gökten yağacak milyonların kendi başına konacağını umuyordur mutlaka.
Yağmurlu havada gezinen ise tepesine yıldırım düşeceğini aklına bile getirmiyordur.
Oysa...
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde, bir insana yıldırım çarpma olasılığının 600 binde bir olduğu belirtiliyor ki...
KÂBUS dolu günler başlıyor.
Otobüsler birer canavara dönüşecek.
Minibüsler istilâ edecek her yanı.
Otomobiller ipten, kazıktan kurtulacak.
Devasa ses düzenleri, otobüslerin tepesine kurulacak.
Minibüsler cüsselerini aşan çığlıklar atacak.
Otomobil klaksonları kulakları patlatacak.
AZİZ Kocaoğlu ile Taha Aksoy, Teke Tek programında yan yana geldiler.
Kardeş kardeş oturdular.
Efendi efendi konuştular.
Atışma ve çatışmanın ekranlara getirdiği bereketi çok iyi bilmesine ve de bizatihi hararetli tartışmaların bıçkın yöneticisi olmasına karşın, bu medeniyet gösterisi, besbelli Fatih Altaylı’yı da çok etkiledi.
Yaslandı arkasına, sanki Oslo Belediye Başkanlığı için yarışan iki adayın sohbetini, araya fazla girmeden keyifle izledi.
Zerafet. Nezaket. Saygı. Hoşgörü.
İnsani değerler adına ne varsa, adetâ iki adayın da iliğine kemiğine işlemişti. Birinin sesi azıcık yükselir gibi olduğunda, diğeri hemen gülümseyerek rakibine baktı, onun elini okşadı.
DEMOKRATİK Sol Parti’yi ve Genel Başkanı Zeki Sezer’i, ilgi ile izlemeye devam ediyorum. Yerel seçim şimdilik bir kenarda dursun, önce genel seçimdeki başarısına değinmem gerekiyor.
Çünkü Sezer’in gösterdiği siyaset becerisinin, başta DSP’liler olmak üzere, hemen herkes tarafından ıskalanması veya özellikle görmezden gelinmesi, içime dert olmuştu.
Sorarım:
DSP 22 Temmuz 2007 seçimlerine girseydi, yüzde 10 barajını geçebilir miydi? Tartışmasız, hayır.
Bu da, şu demek:
Ne Ahmet Tan dostum, ne Ecevit’in son koruma müdürü Recai Bey ve ne de diğerleri, bugün milletvekili falan değildi.
Öte yandan Ahmet Tan ve arkadaşları tarafından Zeki Sezer’e verilen muhtıradaki şu sözleri ise fazlasıyla önemsiyorum:
LÜTFEN elinizden, eskilerin pertavsız dediği, büyüteci eksik etmeyin bu seçimde.
Adayları da, partileri de... Yaptıklarını da, yapmadıklarını da...
Dediklerini de, demediklerini de büyüteç altına alın.
Eğer aday, babanızın oğlu değilse; duygusallığa, eş dost hatırına yer olmasın, vereceğiniz kararlarda.
Bence önemli bir nokta daha:
Gerçekten beğendiğiniz, güvendiğiniz bir aday ve/veya parti varsa ama bunun kazanma şansı yok- demeyin.
Cesaretle ona verin oyunuzu.