İKSV etkinlikleri sayesinde yaza şahane giriş yaptık; yetmedi, şimdi de kurumun 40’ıncı yaşı için yapılan etkinliklere de bilet bulma derdindeyiz
İKSV festivallerine bu yıl bir de kurumun 40’ıncı yaş kutlamaları eklendi. Tüm yıl boyunca farklı disiplinlerden dünyanın en önemli sanatçıları, toplulukları İstanbul’u şenlendiriyor olacak. Bu etkinliklere bilet bulma derdi atik sanatseverleri şimdiden sardı. Nasıl sarmasın?
Varan 1: Dünyanın en prestijli orkestralarından Berlin Filarmoni, daimi şef Sir Simon Rattle yönetiminde 27 Eylül akşamı Haliç Kongre Merkezi’nde konser verecek. Biletler, 16 Haziran’da satışa çıkıyor.
Varan 2: Dünyaca ünlü dans topluluğu Nederlands Dans Theater biletleri de arananlar arasında. Üstelik bu etkinlik yarın akşam Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde...
Alışverişin tadını çıkarmak için festivale ihtiyaç duymayan, neyin moda olduğunu ve nerede bulunduğunu merak edenler için...
Lava tava ve babalar günü
Yazla birlikte mangalda pirzola pişirme maharetleriyle övünen erkeklerin hayatını kolaylaştıracak bir önerim var. Lava grill tavaları, yakınlarda muadili yabancı markaların ürünlerine bakarken keşfettim. Aynı kalite ve şıklıkta, üstelik çok daha makul fiyattaki tavalar yüksek sıcaklığa ulaşıp eti mühürlüyor; teflondan şeytan görmüş gibi kaçanlar için sağlıklı ve evde mangal tadında et pişirebilmeyi sağlıyor. Babalar Günü’nde mutfakla arası iyi olan babalar için cazip hediye olabilir. Yanına da Deniz Alphan’ın ‘Mutfakta Erkek Var’ kitabını eklemeyi ihmal etmeyin! (www.lavashops.com)
Sundowner’da günü batırırken
Bu ara yolu Göcek’e düşen herkesten The Sundowner’da güneşi batırmanın dayanılmaz keyfini dinliyorum. Tecrübeyi birinci elden yaşamış biri olarak; size “Güneşi batırırken şarap için” gibi klasik bir öneriyle de gelmeyeceğim. Bence deniz sonrası incecik pidelerinden de yiyip de aynı mutluluğu yakalayabilirsiniz! Gün boyu servisin olduğu The Sundowner, ayrıca düğün derneğini güneyde yapmak isteyenlerin de
İstanbul’un stil-moda- yaşam üçgeninde şu aralar konuşulanlara bir göz atalım
Fey, olağanüstü...
Bence sadece Türkiye’nin değil, Paris’te yaşasa oranın da en şık kadınlarından biri olacağına emin olduğum Fatoş Yalın, Nişantaşı Mim Kemal Öke Caddesi No 9’da şahane bir mağaza açtı. Yalın, bu mağazayla tasarımcı olmaya soyunmuş da değil. ‘Şık’ın ne olduğunu iyi bilen bir kadının elemesinden geçmiş parçaların bir araya geldiği bir mağaza yaratmış Fey’le... Düğmesi doğru yerde, bedeni en zarif gösterecek yerde kesilmiş gömlekler modası geçmeyecek tonlarda; diz altında biten etekler esprili desenleriyle hiçbir büyük mağazada bulamayacağınız özgünlükte... Yine Yalın’ın seçtiği yerli ve yabancı tasarımcıların kıyafetleri de burada satılıyor.
Aslı Tunca’nın beyaz ipek elbiseleri, balerin ayakkabılarını andırır babetler, aynı zamanda satılık olan şahane ev aksesuarları aklıma gelen diğer detaylar. Şahsen aradığım abajuru Fey’de bulduğumu söyleyebilirim. Bir de benim gibi erkek kıyafetleri giymeyi sevenlerin özel alaka göstermesi gerekecek bir erkek koleksiyonu var.
Ergen günlerimde abim Haluk’un deri montlarıyla, daralttırıp giydiğim marka jean pantolonlarıyla başlayan bu zaafın
Klasiklerden şaşmayanların sorulmasına anlam bile veremediği bu sorunun nihai cevabı, Kanyon Şarap Tadım Günleri’nde verilecek.
Kanyon Şarap Tadım Günleri’ne Arcadia, Barbare, Büyülübağ, Chateau Nuzun, Diren, Doluca, Kayra, Kavaklıdere, L.A, Kocabağ, Küp, Pamukkale, Paşaeli, Selendi, Sevilen, Suvla, Umurbey, Vinkara, Yazgan ve Ekici Peynirleri katılıyor. Kanyon ziyaretçilerinden büyük rağbet gördüğüne bizzat şahit olduğum tadım günlerinde uzman sohbetlerini de dinleyebilirsiniz. ‘Hangi kadeh, hangi şarap, hangi karaf?’ ve ‘şarapla pişen yemekler”, sohbet konuları arasında... Etkinlikler cuma ve cumartesi günleri 16.00-20.00; pazar günü 14.00-18.00’de.
Tiyatro festivali için son öneri
Festivalin ses getiren yabancı prodüksiyonlarının sonuncusu ‘Gergedan’ı izleyerek festivali uğurlayabilirsiniz. Oyun, bir kente saldıran gergedanın ve gergedana dönüşen insanların yarattığı/yaşadığı paniği konu alıyor. Yarın ve cumartesi akşamı saat 20.30’da, Fransızca (Türkçe üstyazılı) olarak, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde... Oyunun genç yönetmeni Emmanuel de Marcy-Motta, gerçekdışı ve somut arasında gerilim yaratırken, şehrin sağır edici seslerini kullanıyor.
Nihayet kendimi insan dayanıklılığını ölçen bir deneyin parçası hissetmeden denize girebilmeyi, Bodrum’da başardım!
Cuma günü hayli serin İstanbul’u, elbette yine rötarlı bir THY uçuşuyla terk edip Bodrum Maça Kızı’na ayak basıyorum. Beraberimde gazeteci/dergici dostlar, sevgili Berna Sağlam, Fem Güçlütürk ve Garanti-American Express’in enerjik ekibiyle. American Express, alanında en az kendisi kadar şanlı bir markayla işbirliği içinde. Hepimiz Türkbükü’ndeki nadir güzel ‘şey’den biri olan; Sahir Erozan’ın Maça Kızı adlı otelinde birkaç yıldır yazın gelişini kutladıkları parti için buradayız. Cuma gecesi polar battaniyelere dolanmış, ‘Arabistanlı Lawrence’ formatında birlikte deniz mahsüllerinin tadını çıkarıyoruz. Masadaki odun fırınından çıkma pide-ekmek, lor kıvamında sunulan keçi peyniri ve Nejat Alemdar’ın tavsiyesiyle özel ihtimam gösterdiğim domates salatasıyla da mutlu mesut doyardık, o ayrı!
Erozan ve Washington’da lokanta işlettiği günlerden bu yana çalıştığı şef Aret Sahakyan, artık ayrılmaz bir ikili olmuş. Sabahın erken saatlerinde yürüyüşe de birlikte çıktıklarını görüyorum. Maça Kızı’nın yüzde 65 dolaylarında yabancı müşterisi olduğunu anlatıyor
İstanbul’da bu hafta sonu, mevsim normallerinin üzerinde sıcaklığıyla, renkli ve hareketli geçeceğe benzer. İlk durağımız, İstanbul Modern’de açılan Burhan Doğançay sergisi.
Geçen akşam hayat boyu hatırlanacak türden bir gecenin tanığı olma şansını yakaladım. Çağdaş Türk sanatının en tanınan, en önemli isimlerinden Burhan Doğançay’ın İstanbul Modern’de açılan sergisi için küçük bir grup, bir aradaydık... Sanatçının 50 yıllık çalışmalarından oluşan sergi, Yıldız Holding sponsorluğunda düzenleniyor. Dünyanın önde gelen tam 13 müzesinden toplanan 35 eserin de aralarında olduğu serginin yıldızı, muhtemelen aynı salonda yan yana sergilenen ‘Muhteşem Çağ, Madonna ve Mavi Senfoni’ adlı eserler olacak. (Mavi Senfoni’nin, Murat Ülker tarafından geçen yıl 2.2 milyon TL’ye satın alındığını hatırlatalım) ‘Kurdeleler’, insanların sahiden sökülüp boyandığını sandığı ‘Kapılar’, grubun çoğunluğun da favorileri, sanatçının en beğenilen işleri... Bense, küratör Levent Çalıkoğlu’ndan öğrendiğim tabirle, Doğançay’ın ‘gözlemci’ kimliğini üstlendiği, en sevdiği teması olan ‘kent duvarları’nı kolajlarla anlattığı işlerini seviyorum.
“Duvarlar toplumun aynasıdır”
Sanatçıyla sergi gezmenin en
13’üncü Audi Göcek Yarış Haftası’nın final gecesi, denizler tanrısı Poseidon’un muhalefetine (!) rağmen, hayli renkli ve hareketliydi.
Son zamanlarda Doğuş Grubu cephesinden vukuu bulan heyecanlı gelişmelerin bilmem siz de farkında mısınız? Otomotivden otelciliğe, memleketin en prestijli bankalarından birinin sahibi olmaktan dünyanın en iddialı yayıncılık kurumlarından birinin (Conde Nast) Türkiye ayağı olmaya dek uzanan yatırımlarına, şimdi de eğlence sektörüne dair sürpriz girişimler eklenecekmiş. Hatırlarsınız, Doğuş’un İstanbul’un tartışmasız en beğenilen steak lokantası Nusret’e ortak olması, gündeme tam manasıyla bomba gibi düşmüştü. Etiler-Bebek hattında açılacak GQ Bar projesi ve butik pastacılık kavramını şehre ilk getiren Dolce’yle adlarının birlikte anılması da şu sıralar İstanbul’un life-style gurularının en sevdiği dedikodulardan.
Marinalarda Doğuş adı
Doğuş Grubu’nun bir yandan marinalar cephesinde büyümesi de tam gaz devam ediyor. Bu daldaki girişimlerinin Turgutreis, Didim, Göcek ve hatta Hırvatistan’a dek uzandığını duydukça yat turizminin ‘yeni yükselen değer’ olduğu bir ‘kara insanı’ olarak ben dahi anlıyorum. Bunda hafta sonunu Göcek Yat Kulübü’nün
Dünyaca ünlü çağdaş sanatçımız Kutluğ Ataman’ın Tiyatro Festivali için ürettiği ‘Sılsel, Türkiye’ye yazılmış mektuplar’ adlı projesiyle siz de tarihe geçebilirsiniz
Sılsel, Mardin’in eski Süryani evlerinin tavanlarına yapılmış gökyüzü tasvirinin adı. Rivayete göre sokağa çıkmaya korkan Süryaniler, gökyüzü özlemlerini giderebilmek için evlerinin tavanlarına motifler çizip içlerini turkuaz renkte boyarlarmış. Kutluğ Ataman’a, Mardin ziyareti sırasında, Süryani mahallesinde yaşayan Nasıra Hanım’ın anlattığı bu hikaye, ‘Sılsel’ projesinin de çıkış noktası olmuş. Herkesin korkusuzca ve özgürce ortak bir gökyüzü altında yaşama özlemini bir performansa dönüştüren Ataman, Galata Özel Rum İlköğretim Okulu’nda gerçekleştirdiği ‘Sılsel’le, sizi esere katkıda bulunarak hayalindeki gökyüzünü oluşturmaya davet ediyor.
Cumartesi günü, Ataman’ın gökyüzüne Nasıra Hanım’ın ördüğü ilk parçayı eklemesiyle başlayan performansla ilgili çekingenliğe lüzum yok. Tek yapmanız gereken, yanınızda getirdiğiniz eni 45 cm.’lik, boyu istediğiniz kadar kumaş parçasına dileğinizi, mesajınızı yazıp-çizip-işleyip diğer parçalara eklemeniz... Çocukları performans sanatıyla tanıştırmak için de heyecan