İstanbul’da bu hafta sonu, mevsim normallerinin üzerinde sıcaklığıyla, renkli ve hareketli geçeceğe benzer. İlk durağımız, İstanbul Modern’de açılan Burhan Doğançay sergisi.
Geçen akşam hayat boyu hatırlanacak türden bir gecenin tanığı olma şansını yakaladım. Çağdaş Türk sanatının en tanınan, en önemli isimlerinden Burhan Doğançay’ın İstanbul Modern’de açılan sergisi için küçük bir grup, bir aradaydık... Sanatçının 50 yıllık çalışmalarından oluşan sergi, Yıldız Holding sponsorluğunda düzenleniyor. Dünyanın önde gelen tam 13 müzesinden toplanan 35 eserin de aralarında olduğu serginin yıldızı, muhtemelen aynı salonda yan yana sergilenen ‘Muhteşem Çağ, Madonna ve Mavi Senfoni’ adlı eserler olacak. (Mavi Senfoni’nin, Murat Ülker tarafından geçen yıl 2.2 milyon TL’ye satın alındığını hatırlatalım) ‘Kurdeleler’, insanların sahiden sökülüp boyandığını sandığı ‘Kapılar’, grubun çoğunluğun da favorileri, sanatçının en beğenilen işleri... Bense, küratör Levent Çalıkoğlu’ndan öğrendiğim tabirle, Doğançay’ın ‘gözlemci’ kimliğini üstlendiği, en sevdiği teması olan ‘kent duvarları’nı kolajlarla anlattığı işlerini seviyorum.
“Duvarlar toplumun aynasıdır”
Sanatçıyla sergi gezmenin en büyük keyfi, 50 yılın hikayesini kendisinden dinlemekse, ikincisi, yıllardır görmediği resimleriyle yeniden göz göze gelmesine tanık olmak... Düşünün, 1966’da yaptığı, hatta unuttuğu resmiyle bu sergide yeniden buluştu Doğançay. “Duvarlar toplumun aynasıdır” diyor sanatçı: “İnsanın, doğanın, zamanın her türlü müdahalesine açık duvarlarda değişimin izini sürersiniz...” Tıpkı kendisinin iki yıl önce Muğla’daki oto tamircisinin duvarında,
60’lı yılların başında New York sokaklarında yaptığı gibi... “İlk insan da duvara resim yaptı, bugün bir çocuğun eline kalem geçse ilk gideceği yer de duvar” diyor.
Eylüle kadar açık
Diplomatlıktan istifa edip ressam olmak için -özellikle futbolcu ya da ressam olmasını istemediğini bildiren babasına rağmen-
Paris’e gitmiş ve anlaşılan büyük hayat dersini de bu dönemde almış Doğançay. “Eski iş arkadaşlarım beni gördüklerinde bir şey isterim diye yollarını değiştiriyordu” diye anlatan Doğançay’ın hızla yükselişine riyakârlar köstek olamamış belli ki.. Henüz
35 yaşındayken bir yapıtı, New York’taki meşhur Guggenheim Müzesi’nce satın alınmış. 70’lerden bu yana dünyanın 114 ülkesinde duvarların kaydını tutan Burhan Doğançay, artık yılın sekiz ayını Turgutreis’te geçirdiğini anlatıyor. Guggenheim Müzesi’nden British Museum’a, Pinakothek der Moderne’den Louisiana Modern Sanat Müzesi’ne kadar dünyanın en önde gelen müzeleriyle yapılan işbirliğiyle bir araya getirilmiş 120 eseri sindire sindire görebilmeniz için eylüle dek bol zamanınız olacak.
istancool’un inanılmaz programı
Bu programı kaçırmak olmazdı, seferiyim katılamayacağım, bana yakışmadı! Siz şanslılar İstanbul International Arts and Culture Festival adıyla anılmaya başlanan İstancool’da yine ünlülerin ünlülerle sohbeti şeklinde cereyan eden oturumları dinleyebileceksiniz. Yılda iki kez yapılan bu başarılı organizasyonun ardında da İstanbul 74 ekibi var. Gönderdikleri bültende sponsorların sayılarının bir hayli arttığını fark ettim. Demek kaliteli iş kendini hızla satabiliyormuş! Yine adlarına yaraşır cool’lukta programı bir araya getirmişler.
Ünlü yönetmen John Cassavettes’in karakterli kadın oyuncu Gena Rowlands’dan olma yönetmen kızı Zoe Cassavetes ile (‘Broken English’ adlı melankolik ve güzel filminden hatırlarsınız) Meltem Cumbul söyleşecekmiş. Fransız Vogue’un şimdiden efsane olmuş sabık editörü Carine Roitfeld, ‘Irreverent’ adlı kitabına imza günü yapacakmış. Ve hatta bu kitabın görsellerinde payı olan ünlü moda fotoğrafçısı Mario Sorrenti, bayıldığım Givenchy tasarımlarının mucidi Riccardo Tisci, dünyanın belki de en kreatif dergisi diyebileceğim Visionaire’in yayın yönetmeni Cecilia Dean, etkinlik sırasında ortak bir söyleşi yapacakmış. Her hafta sonunu aynı telden geçirmekten şikayetçi olanlarınız www.istanbul74.com sitesinden programı takip etsin, yer sorunu yaşamamak için de ilgili mekanlara erken gitsin.
Wim Wenders’in fotoğrafları
‘Paris, Texas’, ‘The Million Dollar Hotel’, ‘Bueno Vista Social Club’ gibi filmlerinden sevdiğimiz yönetmen Wim Wenders, dünyanın en önemli sanat fuarlarında fotoğrafları kapış kapış giden bir sanatçı, aynı zamanda... Yıllarca çarpıcı doğa manzaralarını eski tip kamerasıyla kaydeden Wenders’in gözünden Houston, Teksas, Arizona, New Mexico’dan sonsuza dek uzanıyor gibi görünen, ücra ve saklı köşelerin fotoğrafları, ‘Dünyanın Yüzeyinden Fotoğraflar’ adlı sergide görebilirsiniz.
Adres: Dirimart, Abdi İpekçi Cad. No: 7/4, Nişantaşı