İstanbul üzerine - 2

30 Temmuz 2017

Megaralı Hellenler, MÖ 660’ta Sarayburnu’na çıkar ve İstanbul’un ilk çekirdeğini kurarlar. Okullarda kentin bu efsaneye dayalı kuruluşu okutulurdu. Ancak daha sonra böyle olmadığının farkına vardım...

Herodot, Ege’nin doğusu ile batısı arasındaki çatışmayı ele aldığı ünlü eserine İo efsanesi ile başlar. Konuyu kendinden önceki yıllarda bir masal değil de, tarihsel bir olaymış gibi anlatır. Tanrıça Hera’nın gazabından kaçmak için inek biçimine girip, karnında Hellen’lerin baş tanrısı Zeus’un çocuğunu taşıyarak kıtadan kıtaya atlayan, geçtiği yerlere adını veren İo, Bosporos-İnek Geçidi’ni geçerek peşine takılan atsineğinden kurtulmaya çalışarak Mısır’a kadar gider.

Bu arada Kağıthane (Barbissos) ve Alibeyköy (Kidaros) derelerinin arasındaki bir koya bakan ağaçlıklı bir alanda bir kız çocuğu doğurur. Keroessa (Boynuz) anlamına gelen bir isim verilen bu çocuk bir su perisi olan Semestra tarafından büyütülür. Annesi gibi çok güzel bir kız olan Keroessa’da gönlünü bir tanrıya Zeus’un kardeşi Poseidon’a kaptırır. Bu birliktelikten doğan çocuğa Buzas (Byzans) adı verilir. Bir başka söylenceye göre ise Buzas/Bizas bir Trak kralı ile su perisi Semestra’nın oğludur.

Anadolu kaynaklı

Bir grup

Yazının Devamı

HOŞGÖRÜ

27 Temmuz 2017

Prof. Dr. Özcan Köknel



Prof. Dr. Özcan Köknel, 1954 yılında İ.Ü. Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniğine asistan olarak girmiş, 1995 yılına kadar uzman, doçent, profesör, yönetici olarak çalışmıştır. 1995 yılında emekli olmuş; 2002-2008 yılları arasında Ticaret Üniversitesi’nde ders vermiştir. Bilimsel çalışma, araştırma ve yayınları gençlik sorunları, ruh sağlığı, ilaç tedavisi, alkol ve madde bağımlılığı alanlarında yoğunlaşmıştır. Yabancı dergilerde 50, yerli dergilerde 200’den fazla yayını vardır. 2 uluslararası, 5 ulusal bilimsel derneğinin üyesidir. 4 ödül kazanmıştır.

Önceki hükümette Başbakan Yardımcısı olan Veysi Kaynak, Suriyeli mültecilerin karıştığı gerginliklerin artması üzerine sağduyu çağrısı yapmıştır. “Hoşgörüyü elden bırakmayalım. Kimsenin suç işleme özgürlüğü yok” demiştir.

Yazının Devamı

Kriz büyüyor

25 Temmuz 2017

Prof. Dr. Faruk Şen



Faruk Şen 1948’de Ankara’da doğdu. Ortaöğrenimine İstanbul Alman Lisesi’nde devam eden Şen, Almanya’nın WWU Münster Üniversitesi’nde işletme ekonomisi okuduktan sonra aynı üniversitede doktorasını yaptı. 1980’de Bannberg Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 1981-85 arasında Duisburg Üniversitesi’nde çalışan Şen, 1985’te Bonn’da Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni kurdu. 1991’de Essen Üniversitesi’nde profesör oldu.

Benim eskiden beri söylediğim bir sözüm vardır. Türkiye ve Almanya sınırdaş olsaydı çok iyi bir konfederasyon kurabilirlerdi. Birçok konuda ortak noktaları vardı derdim. Bugün için olaya baktığımız zaman iyi ki sınırdaş değiliz. Sınırdaş olsaydık iki ülke arasında savaş bile çıkabilirdi yaklaşımı içine girebiliriz.

Yazının Devamı

İstanbul üzerine

23 Temmuz 2017

M. Sinan Genim



sinan@sinangenim.com

Üç yanımda güzeller güzeli deniz görünür

Yazının Devamı

Bekamıza bir de denizden bakalım

22 Temmuz 2017

Alp Kırıkkanat



1987 yılında Deniz Harp Okulu’nu bitirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın muhtelif harp gemilerinde Branş Subaylığı, Bölüm Amirliği, 2. Komutanlık ve Gemi Komutanlığı görevleri sonrasında müşterek karargâh ve birliklerde güvenlik konularında Proje Subaylığı ve Şube Müdürlüğü yaptı. 2006 yılında Atılım Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisansını tamamladı. 2011 yılında emekli oldu.

Yunanistan içine düştüğü mali krizden çıkmak için doğal olarak her yolu deniyor. 15 Şubat 2017 tarihinde Maliye Bakanı Euclid Tsakalotos, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Yunanistan’a yaptığı baskılar karşısında bir kısım çağrılarda bulundu.Tsakalotos’un Alman Bild gazetesine yazdığı makalede, “Eğer IMF işbirliği yapmak istiyorsa hızlı bir karar vermeli ve makul olmayan taleplerde bulunmayı bırakmalı” ifadelerini kullandı.

Yazının Devamı

Zaman planlaması ve takvimin önemi

14 Temmuz 2017

Ali Em



1976 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Yurdun muhtelif yerlerinde hâkimlik görevlerini yaptıktan sonra, Adalet Bakanlığı’nda Kanunlar Genel Müdürlüğü görevinde bulundu. 2002’de Yargıtay Üyeliği’ne, 2007’de Yargıtay Büyük Genel Kurulunca Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyeliğine seçildi. Daha sonra Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundu. Çeşitli yükseköğretim kurumlarında dersler verdim ve kanun hazırlama komisyonların da görev aldı.

Lisans yerleştirme sınavlarında yaşanan sınav salonlarına geç kalmadan doğan anlaşmazlıkların ve hak kayıplarının nedenleri ve değerlendirilmesinin, sınavları organize eden kurum ve kuruluşlar ile kişiler yönünden ortaya konulması, gelecekte yapılacak bu tür iş ve işlemlere yol gösterici olması düşüncesiyle bu yazıyı kaleme almayı düşündüm. Zaman, etkileşim içerisinde geçmişi, içinde bulunulan süreci ve geleceği içine alan sürekliliği, değişkenliği ve sınırsızlığı içeren bir sürecin adıdır. Çağ, mevsim, ay, hafta, gün ve saat ile ölçülür. Planlama, amaca ulaşmak için izlenecek yolların belirlenmesidir. Zaman planlaması, geleceğe yönelik araştırmaya dayalı, anlaşılır ve uygulanabilir olarak yapılır ve

Yazının Devamı

KÖYLÜLÜK ÜZERİNE

9 Temmuz 2017

Dr. M. Sinan Genim

1945’te Kuzguncuk’ta doğdu. Yükseköğrenimini DGSA Mimarlık Yüksek Okulu’nda 1969’da tamamladı. 1970-76 İDGSA’de asistanlık, 1974-81 İÜ Edebiyat Fakültesi’nde, 1976-91 Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde, 1991-2007 Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Öğretim Üyeliği’nde bulundu. 1997’den beri Türkiye Anıt Çevre ve Turizm Değerlerini Koruma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığını yapıyor.

Gerçekten “Köylü” milletin efendisi midir? Yoksa tarımsal üretim dışında herhangi bir üretimi olmayan, topraklarının büyük bir kısmını kaybetmiş, ekonomik açıdan büyük sıkıntılar yaşayan bir ulusun kendine güvenini ve devamını sağlamak üzere akıllı bir yönetici tarafından milletin özgüvenini pekiştirmek üzere söylenmiş bir slogan mıdır?

Uzunca bir süre önce, geçmişdönemin başbakanlarından biri, genç bir bakanı suçlayarak Atatürk’ü bilmemek ile suçlamıştı. Bakan seviyesine kadar yükselmiş bir politikacının, Atatürk’ü tanımamış ve anlayamamış olmasını düşünmek zordur.Bu söze hedef olan bakanın, anlaşılan açık sözlü bir kişiliği vardı, yönetim anlayışı farklı idi ve bu yönü ile tanıdığımız pek çok politikacıya benzemiyordu. Bu özelliğini yalnızca onun gençliğine ve

Yazının Devamı

Gelecek, robot öğreticilerin mi olacak?

7 Temmuz 2017

Prof. Dr. YAVUZ ODABAŞI

1949 Bafra doğumlu olan Yavuz Odabaşı, AİTİA ve İşletme Yönetimi Enstitüsü mezunudur. Devlet bursu ile ABD’de doktara eğitimini tamamlamıştır. Erciyes Üniversitesi’nin kuruluşunda görev almış ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde çalışmıştır. Çok sayıda yayınına ek olarak ulusal ve uluslararası dergide hakemlik ve editörler kurullarında görev almaktadır.

Teknolojik gelişmelerdeki hızlı değişim, 2030’larda üniversitelerde popüler dersleri robotların verebileceği bir durumu yaratacak gibi görünüyor. “Robotlar köşede bekliyor” esprisi boş yere yapılmıyor günümüzde. Yurtdışındaki araştırmalar ve öğretim üyeleri ile yapılan görüşmelerde bu konuda öne çıkan fikirler şöyle:

1. Teknoloji ile insan arasındaki denge nasıl kurulacak? Teknolojik tekillik (singularity) olarak bilinen ve yapay zekânın insan zekâsına yetişip, geçmesini ifade eden bu kavram, gerçekliği ne kadar yansıtıyor?

2. 15 yıl içinde öğretim işi akıllı makinalara bırakılacak mı? Robot-insan işbirliği ve ortak yaşamı “dijital yıkım” denilen toplumsal bir dönüşüm gerçekleştirecek. İnsan ve yapay zekâ birbirlerine yakınsadıkça, birçok profesyonel meslek kaybolabilecekken, alt yetenek düzeylerindeki

Yazının Devamı