Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Prof. Dr. Faruk Şen

Kriz büyüyor


Faruk Şen 1948’de Ankara’da doğdu. Ortaöğrenimine İstanbul Alman Lisesi’nde devam eden Şen, Almanya’nın WWU Münster Üniversitesi’nde işletme ekonomisi okuduktan sonra aynı üniversitede doktorasını yaptı. 1980’de Bannberg Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 1981-85 arasında Duisburg Üniversitesi’nde çalışan Şen, 1985’te Bonn’da Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni kurdu. 1991’de Essen Üniversitesi’nde profesör oldu.

Benim eskiden beri söylediğim bir sözüm vardır. Türkiye ve Almanya sınırdaş olsaydı çok iyi bir konfederasyon kurabilirlerdi. Birçok konuda ortak noktaları vardı derdim. Bugün için olaya baktığımız zaman iyi ki sınırdaş değiliz. Sınırdaş olsaydık iki ülke arasında savaş bile çıkabilirdi yaklaşımı içine girebiliriz.
Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in sert çıkışı
Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in kuzey Almanya’daki tatilini yarıda kesip çok acil bir şekilde basın toplantısı için Berlin’e döndü. Angela Merkel ile yaptığı görüşmelerden sonra Türkiye ye yönelik zehir zemberek açıklamalarda bulundu. Bunu başka bakanlarda belirli konularda tamamladılar.
Bu yaklaşımlara bir bakalım:
1- Türkiye’ye gidecek turistlere biz bundan sonra güvence veremeyiz. Turistlerin başına bir şey gelirse bu kendi sorumluluklarına dahildir dedi. Bunun Türkçesi Türkiye’ye gitmeyin. Türkiye’de başınıza herhangi bir şey gelebilir tevkif edilebilirsiniz biz bu konuda yardım edemeyiz anlamına geliyor.
Bu açıklamadan sonra Almanya’daki seyahat acenteleri birliği Türkiye’ye gidecek Alman turistlerin seyahat acentelerindeki rezervasyonlarını iptal etmeleri halinde paralarını geri alabileceklerini ya da başka bir ülkeye çevirebileceklerini vurgulandı.
2- Türkiye’ye yatırımlarda biz güvence veremeyiz. Türkiye bazı yatırımlara karşı yaptırım içine girebilir dedi. Buda 8 milyar Euro yatırım yapan alman şirketlerin yatırımlarını azatlamalarını veya bundan sonra yatırım yapmamalarını beraberinde getirebilir.
3- Almanya’dan Türkiye’ye mal ihraç eden firmalara Almanya paralarını alamamaları durumunda Hermes garantisi verirdi. Böylece Alman ihracatçıyı bir güvenceli yurtdışına mal satmasını sağlardı. Türkiye için Hermes garantilerini kaldırma kararı uygulanacak.
4- Türkiye için en önemli konulardan biri Gümrük Birliği anlaşmasının yenileştirilmesiydi. 1996’da başlayan Gümrük Birliğinde Türkiye’nin aleyhinde olan konuların değişmesi ve güncelleştirilmesi gerekiyordu. Bu konuda Türkiye-AB arasında anlaşma çerçevesinde gümrük birliği yenilenmesi temmuz ayında başlayıp 2019’un ilk yarısında tamamlanacak. Gümrük birliğinin yenilenmesi Almanya tarafından askıya alınmaya çalışılıyor. Buda Türkiye çıkarları açısından ters düşen bir gelişme .
5- Sigmar Gabriel Türkiye AB ilişkileri konusunda AB ülkeleri ile temasa geçip çekinceleri anlatacağını belirtti. Bunun anlamı Hollanda, Avusturya gibi ülkelerin yanında Türkiye’ye tepkili ülkelerin de Almanya’ya destek vermesini beraberinde getirecek. Bu da olumsuz bir gelişme olacak.
6- Savunma sanayiinde de Türkiye’ye satılacak mallar tekrar gözden geçirilecek. Bu da Almanya’nın Türkiye’ye söz verdiği ve satmaya garanti ettiği mallara belirli ambargonun konulacağını beraberinde getiriyor.
Olaylara baktığımız zaman AB’nin tavrı, ekonomik yüklerinin ağır olacağından hareket edebiliriz. AB ülkeleri Avrupa Birliği’nin 143 milyar Euro bütçesinin yüzde 43’ünü sağlayan Almanya’nın bu yaptırımlarını destek vereceğinden hareket edilebilir. Bütün bunlara karşı Türkiye ne gibi yaptırımlar içine girebilir.
Geri Kabul Anlaşması
Güncel olarak Türkiye’nin direkt olarak gündeme getireceği yaptırım 28 mart 2016 imzalanan geri kabul anlaşmasının iptali olabilir. Ab ülkeleri Angela Merkel’in başkanlığında 2016-2017 yıllarında yılda 3 milyar Euro’luk Türkiye ye yardım yapmaya söz vermişti. AB bunun ancak 840 milyon Euro’luk kısmı verildi. Bu açıdan Türkiye de bir yaptırım olarak gündeme getirebilir. Genel olarak Türkiye-Almanya ilişkilerinin bu derece krize girmesi Türkiye-AB ilişkilerine büyük ölçüde etki yapacak.
Avrupa’nın iki büyük devi 82 milyonluk Almanya ve 80 milyonluk Türkiye, birçok konuda ortak çıkarları olmasına rağmen böyle bir duruma gelmemeliydiler. Bu açıdan Türkiye’nin atacağı akıllı bir adım olabilir. Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Alman Cumhurbaşkanı Frank Steinmeier’i resmi bir ziyaret için Türkiye’ye davet edebilir.
Frank Steinmeier görüştüğüm kadarıyla böyle bir davete sıcak bakabilir. İki ülkenin cumhurbaşkanları sorunları masaya yatırıp ortak bir noktada bulaşabilirler.