Mavi Vatan’da; dosta güven düşmana korku

16 Mart 2021

N. İsmet Hergünşen / Emekli Dz. Kurmay Albay

Türk Deniz Kuvvetleri Deniz Harp Okulu marşının; “artık ey deniz şanlı dostlar geliyor/Ummanlara hükmeden Barbaroslar geliyor/Baş koymuşuz uğruna biz bu coşkun suların/Ruhumuza dalgasız ölçüler dar geliyor”  dizelerinde yer bulduğu gibi, Mavi Vatanı’nda bir tatbikatını daha geçtiğimiz günlerde başarıyla icra etti.

Sözde davalarla Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’nün hedefi haline gelen ve bu şer odağından da her geçen gün arınmasına devam eden Türk Donanması, egemenlik hakkının tartışılmalı hale getirilmeye çalışıldığı Ege Denizi ve Akdeniz’de sancak ve varlığıyla ile kararlı ve caydırıcı gücünü bir kez daha “Dosta ve Düşmana”  gösterdi.

 “Mavi Vatan” ve “Deniz Kurdu” serisi tatbikatların, son yıllarda icra edilme şekilleri toplumun siyasi, sosyal ve kültürel katmanlarında, denizciliği ve deniz gücünü merkeze alan düşünme, planlama ve uygulama bilinçliliğinin artmasının yanı sıra Milli

Yazının Devamı

Devletin kadınları koruması şart

15 Mart 2021

Ruhat Sena Akşener / Uluslararası Af Örgütü Savunuculuk Direktörü

“Bir duvar vardı. Önemli görünmüyordu. Kesilmemiş taşlardan örülmüş, kabaca sıvanmıştı; bir erişkin üzerinden uzanıp bakabilir, bir çocuk tırmanabilirdi. Bütün duvarlar gibi iki anlamlı, iki yüzlüydü. Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıydı.” -Ursula K. Le Guin Mülksüzler

Her gün bir kadın cinayeti, şiddet haberi okuduğunuz, hiç ara vermeden senelerdir buna maruz kaldığınız, bazen çaresizlik hissiyle, müthiş bir umutsuzlukla dolduğunuz ama mutlaka öfkelendiğiniz bir ülke düşünün. Her gün ama her gün… Burası Türkiye.

“Kadın baş tacıdır”, “Kadınlar çiçektir”lerle yalan yanlış bir kadınlık algısı kurmaya çalışarak, kadınlara yönelik cezasız kalan korkunç şiddetten, gizlice ya da kimi kez pervasızca, alenen failleri cesaretlendiren, koruyan, kollayan ve lakin her şeye rağmen bununla her gün mücadele eden, asla yılmayan,

Yazının Devamı

İnsan Hakları Eylem Planı ve Mülteciler

14 Mart 2021

Metin Çorabatır - mcorabatir@gmail.com

Açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı’nda (İHEP), Geçici Koruma ve Uluslararası Koruma kapsamındaki kişilere ve insan ticareti mağdurlarına yönelik düzeltici hedefler yer alıyor. Her ne kadar bu belge henüz hukuki bağlayıcılığı bulunmayan bir niyet beyanı statüsündeyse de mülteci hakları savunucuları açısından mültecilerin unutulmamış olması memnuniyetle karşılanmalıdır.

İHEP’in büyük bölümü genel insan hakları alanındaki düzeltmeleri kapsamaktadır. Hedeflerin gerçekleşmesi yönünde somut adımlar atılması dolaylı olarak ülkede yaşayan bütün yabancıların ve özellikle mültecilerin de yararına olacaktır. Örneğin “Nefret Söylemi ve Ayrımcılıkla Mücadelede Etkinliğin Artırılması” yönündeki 4 (4). Hedef doğrudan mültecilere atıf yapmamaktadır. Buna karşılık apaçık bilinmektedir ki ülkedeki nefret söylemi ve ayrımcılıktan en fazla etkilenen kesimler yasal olarak Geçici Koruma kapsamındaki Suriyeli mültecilerle Uluslararası Koruma

Yazının Devamı

AH TAHSİL AH!

14 Mart 2021

Mustafa Kemal Ulusu - kulusu@hotmail.com

Değerli okurlarım, bu başlık benim gençlik yıllarımda Fatih’te otururken çok sempatik, ama maalesef okuyamamış, fakat sonradan maddi durumu çok iyi olan bir ağabeyimizin çok kullandığı bir tabiriydi.

Sık sık “Yahu bu kadar imkanım var, ama şu tahsil var ya, şu tahsil ben bunu nasıl halledemedim” der durur ve başka bir gün,  başka bir konuya başlarken yine hep, ah tahsil ah der dururdu.

Bu o kadar çoğalmıştı ki, inanın yıllarca dinlemiştik. Lakabını da ‘ah tahsil ah’ koymuştuk nurlarda yatsın.

Bizlere anlattıkları o yaşlarda genç beyinlerimizde öylesine yer etmişti ki.

İnanın 60-65 yıldır hiç aklımdan çıkmaz, bence öyle önemli bir konu ki.

Şöyle arkamıza yaslanıp düşünelim; 2021 Türkiye’sinde en önemli konulardan biri de bu konu değil midir? tahsil yani eğitim.

Bunu en son korona olayında ülke bazında halada yaşamıyor muyuz?

Yazının Devamı

İnsan hakları üzerine

12 Mart 2021

Bülent Akarcalı - Eski Turizm Sağlık Bakanıİnsan hakları ülkemizde, maalesef uzun yıllar tartışmalı konuların başında geldi. Bu hakların en yoğun ihlal edildiği dönemi 12 Eylül 1980’i takip eden yıllarda yaşadık. 500 bine yakın vatandaşımız takibata uğradı, bir kısmı yurt dışında kaçmak zorunda kaldı, binlercesi cezaevlerinde işkence gördü.

Türk fikir ve inanç hayatı üzerine kâbus gibi çöken Ceza Kanunu’nun 141, 142 ve 163 maddeleri en iyi yetişmiş yazar, şair, sanatçı, öğretim üyesi, basın mensubu, siyaset adamının hayatını mahvetti. ABD’nin şartlandırdığı Türkiye’de kırmızı ışık altında gitar çalan gençler komünist suçlamasıyla tutuklandı.

Turgut Özal’lı Türkiye

Turgut Özal ve arkadaşlarının kurduğu Anavatan Partisi (ANAP) 6 Kasım 1983’te seçimleri kazandığında, beş generalden oluşan bir yönetimin yapılandırdığı ve sıkıyönetimle takviye edilmiş, her türlü fikir ve siyaset hayatının sert ve müsamahasız denetim altında olduğu bir Türkiye devraldı.

1987’ye kadar devam

Yazının Devamı

KADIN HAKLARI

11 Mart 2021

Zafer İşeri - Avukat Öğretim Görevlisi

İnsan onuru, hiçbir koşula bağlı olmaksızın sadece insan doğmak suretiyle doğuştan sahip olunan ve tüm hakların özü mahiyetinde bir değerdir. Bu temelde toplumun eşit süjesi kadınların ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının hatırlanmasına dair Dünya Kadınlar Günü, doğumundan itibaren sancıların temsili olmuştur. Rusya’da çarlığın yıkılmasına yol açan 1917 Şubat Devrimi’nin 8 Mart günü yapılan kadın yürüyüşü ile başlamış olması, 8 Mart 1908’de  New York NewYork’ta kadın işçilerin öncülüğünde kadınlara oy hakkı talepleriyle düzenlenen miting, 8 Mart 1857’de New York’ta grev esnasında fabrikaya kilitlenen 120 kadın işçinin ölmesi… Medeniyetin ve eşitliğin kutlandığı bir gün olması arzulanırken halen kadınlara eşit hakların verilmesi, şiddetin önlenmesi taleplerinin gündeme taşındığı tarih olmaktadır.

Avrupa Konseyi tarafından “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye

Yazının Devamı

‘Kadının beyanı esastır’ İstatistiklerin söylediği: Cezasızlık

8 Mart 2021

Ezel Buse Sönmezocak

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Hacettepe Üniversitesi ile 2015’te yayınladığı araştırmaya göre, Türkiye’de fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalan her 100 kadından 89’u, maruz kaldığı şiddeti herhangi bir resmi kuruma bildirmemektedir. Resmi makamlara ulaşan 11 vakadan polise bildirilen vaka sayısı 7’dir. Polis ise kendisine bildirilen bu 7 vakanın en az yüzde 42’sinde şikayeti savcılığa bildirmemektedir.

Adalet Bakanlığı 2018 Adli İstatistikleri uyarınca savcılık makamı, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda önüne gelen şikayetlerin yalnızca yüzde 34.7’sinde iddianame düzenlemektedir. İddianame düzenlenerek yargılaması yapılan cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda fail aleyhine mahkumiyet hükmü kurulma oranının ise yüzde 51,4 olduğu görülmektedir. Basit bir matematik hesabıyla, kısaca, Türkiye’de her 1000 (bin) şiddet vakasından yalnızca 7’sinde fail aleyhine mahkumiyet kararı verilmektedir. Yani geri kalan tam 993 cinsel şiddet faili toplumda serbestçe yaşamına devam etmektedir. Bu 993 fail; okulda,

Yazının Devamı

D3 tüzük devrimi CHP’ye neler kazandırır?

7 Mart 2021

Bedri Baykam

Yıllardır en büyük arzum, gerçekten bütün aday seçimlerinin tam demokratik şekilde yapıldığı, ideal demokratik bir partileşme modelini, kendi partim, babamın ve Atatürk’ün partisinde içine doğduğum CHP’de yaşama geçirmekti. Öte yandan, önerdiğim bu modelin tabii ki tüm partilere örnek olmasını, her partinin buna benzer bir tüzükle doğrudan kendi temsiliyetlerini tam demokratik katılımcı bir anlayışla kendi örgütünün her üyesine devretmelerini isterim.

2003’te CHP Genel Başkan adayı olduğumda, partinin demokratik bir tüzüğü olmaması nedeniyle, son gün Kurultay’da yarışma hakkım elimden alınmıştı; hem de büyük ihtimalle kazanmak üzere olduğum bir konumdayken. “Yarışma” yani adaylık şartları, Kurultay günü apar topar değiştirilmiş ve inanılmaz şekilde Genel Başkan’ın rakip olmadan yarışması (!) sağlanmıştı. Halbuki 18 yıl önce o Kurultay’da, bugün gündemde olan “Akıllı Kart”, bilgisayar teknolojisi ile partinin aday seçimi ve önemli

Yazının Devamı