Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mustafa Kemal Ulusu - kulusu@hotmail.com

Değerli okurlarım, bu başlık benim gençlik yıllarımda Fatih’te otururken çok sempatik, ama maalesef okuyamamış, fakat sonradan maddi durumu çok iyi olan bir ağabeyimizin çok kullandığı bir tabiriydi.

Sık sık “Yahu bu kadar imkanım var, ama şu tahsil var ya, şu tahsil ben bunu nasıl halledemedim” der durur ve başka bir gün,  başka bir konuya başlarken yine hep, ah tahsil ah der dururdu.

Bu o kadar çoğalmıştı ki, inanın yıllarca dinlemiştik. Lakabını da ‘ah tahsil ah’ koymuştuk nurlarda yatsın.

Haberin Devamı

Bizlere anlattıkları o yaşlarda genç beyinlerimizde öylesine yer etmişti ki.

İnanın 60-65 yıldır hiç aklımdan çıkmaz, bence öyle önemli bir konu ki.

Şöyle arkamıza yaslanıp düşünelim; 2021 Türkiye’sinde en önemli konulardan biri de bu konu değil midir? tahsil yani eğitim.

Bunu en son korona olayında ülke bazında halada yaşamıyor muyuz?

Bakınız bu konuyla ilgili gençlik çağlarımla ilgili bir anımı anlatacağım.

O dönem muhitimizde Çırçır futbol takımı vardı ve çoğu futbolcusunun da tahsili yoktu, ama o yıllarda (1955) ABD’de üniversite bitirip ülkesine dönen Behiç Uyan adlı bir ağabeyimiz gelip takımı ele alınca, ben dahil mahalledeki tüm lise talebelerini topladı ve adeta okul havasında süper bir takım kurdu ve yaptığı reformist çalışmalarla da başarımız her sene artmaya başlamıştı.

O dönemlerde saha ve maddi yokluklar dolayısıyla haftada iki kez akşam kondisyon çalışmaları için mütevazi kulüp binamızda toplanır ve sokaklarda koşarda koşardık, ara ara da kültür fizik hareketleri yapar kulübe dönerdik.

Hemen ellerimizi yüzümüzü yıkar terli formalarımızı çıkartır, üstümüzü değiştirip küçük kulüp salonunda oturma düzeni alırdık bu arada ıhlamurumuzu içmeye başlarken Behiç ağabeyimiz gelir ve derse başlardı.

Bize önce aile içi davranış ve adabı muaşeret kurallarından, genç kız arkadaşlarımıza nasıl hitap ve davranmamız gerekliliğinden tutun, giyim kuşamla, ülkemizde ve Dünya’da görmemiz gereken yerler hakkında bilgilerden sonra, takım içi arkadaşlık ve oyun sistemleri hususunda bilgiler vs vs her akşam ayrı bir konuda bilgilendirirdi.

Haberin Devamı

AH TAHSİL AH

Beşiktaş bu efsane kadroyla üst üste 3 sene şampiyon oldu.

O sayede neler öğrendik neler ve onlar genç beyinlerimizde öylesine yer aldı ki, tüm hayatımıza müspet çok büyük etkisi olmuştur.

Okul karne dönemlerinde ise, karnelerimizi ister ve de karnesi kötü olanı 2 hafta takıma koymayarak cezalandırırdı.

O gençlik yıllarında Vefa ve Şeref stadında takımda yer alamayıp oynamamak öyle ağır bir cezaydı ki, bu bakından çok çalışıp gözüne girmek isterdik.

Bu liseyi bitirene kadar devam etti, ama onun vefatıyla bu sistem maalesef çöktü ayrıca çoğumuzun da semtten ayrılmasıyla da o takım, eski maalesef yine o tahsilsiz gençlerden kurulu bir takım haline döndü ve tabi çok kötü durumlara düştü.

Düşündükçe bu futbol misyonerini takdirle ve minnetle anarım, nurlarda yatsın.

O dönemler zaten her semtte böyle futbol misyoneri tabir ettiğimiz eski futbolcu ağabeylerimiz vardı, onlar öylesine kaliteli ve ahlaklı futbolcular yetiştirmişlerdir ki, hem de o gayrı müsait şartlarda.

Haberin Devamı

Bilmem hatırlayanlarınız var mıdır? BJK’li olanların çoğu muhakkak hatırlarlar.

1979 yılında BJK Alt Yapı yenilenmesi ve uzun vadeli bir takım yaratılması döneminde, BJK Profesyonel takımının büyük çoğunluğu, başta kaleci Rasim, Metin, Ali, Feyyaz, Ulvi, Kadir, Samet, Mehmet Ekşi olmak üzere yüksek tahsilliydiler, bu durum oyun kalitelerine çok büyük artılar getiriyordu ki, onlarla ve öz kaynak düzenindeki genç futbolcularımla, yıllarca yan yana yöneticileri olan ben, bu farkı o kadar net olarak görüyordum ki.

Ya şimdilerdeki futbolcu kardeşlerime bir bakıyorum ve çok üzülüyorum.

Önce hemen hepsi tek elden çıkmış gibi koca koca sakallı, agresif, dokunsan patlayacaklar, zaten çoğu da yabancı ya.

Belli yaştakiler, o eski Metin, Lefter, Can, Baba Recep, Nazmi, Turgay vb ile biraz evvel saydıklarımda hiç böyle acayip sakallar görmüş müydünüz, bir kaç istisna dışındaki o saha içi centilmenlikleri.

Şimdi yine gelelim yaşadığımız bu dönemin eğitimine.

TV’lerden izliyoruz, bilhassa Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da yüz yüze eğitim sınırlandığı için talebeler evden çalışıyorlar, fakat müthiş bilgisayar sıkıntıları var.

Belediyelerimiz sosyal proje olarak askıda ekmek vs dağıtıyor çok güzel zaman zaman da bazı bölgelerde bilgisayar toplandığını okuyoruz ve de duyuyoruz.

Bence bunu daha ileri bir seviye getirirsek çok daha yüksek rakamlara ulaşılabileceğine eminim, yeter ki inandırıcı olsun ve belediyeler daha evvelden resmi kimlikleri bildirilen kişilerce bunları ev veya iş yerlerinden bizzat teslim aldıkları takdirde inanıyorum ki, büyük bir heyecan ve katılım olacaktır, çünkü bu konuda bazı sahte toplayıcıların olduğunu duyuyoruz dikkat!

Türkiyemizde tüm gençliğimizi, Anadolumuzdaki köylülerimizi gerektiği şekilde eğitemezsek, Atamızın en büyük ideali olan muasır devletler seviyesine asla ulaşamayız.

Diğer çok önemli bir konu da parası olan ile parasız olan gençlerin aynı seviyede öğretim görmesi ülkemizin geleceği açısından çok önemlidir.

Aksi halde o Çırçırlı ağabeyimiz gibi ‘ah tahsil ah’ diye yıllarca dövünüp dururuz, olanda ülkeye olur.

Sağlık ve sevgiyle kalınız.

Not: Geçen hafta bir operasyon geçirdiğimden yazımı yazamadım, özür dilerim.