Bülent Akarcalı / bulent@bulentakarcali.com - Batı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kendine ait stratejik çıkarları olduğunu kabul etmeyi reddediyor ve bunu yaparken çok önemli bir müttefiki yabancılaştırma riskini alıyor.
ABD ve Avrupa, Ankara’nın bakış açısını anlamak için çok az çaba harcıyor.
Avrupa’nın güneydoğu komşuları -Doğu Akdeniz, Karadeniz bölgesi ve Kafkaslar- uzun süredir büyük jeopolitik aktörlerin etki için yarıştığı bir arena olmuştur. Türkiye’de bu kritik bağlantının merkezinde yer alıyor.
Bu, Ankara’yı büyük zorluklar ve sorumluluklarla karşı karşıya bırakıyor. ABD, Avrupa Birliği,
NATO ve Rusya’nın bölgede stratejik çıkarları var ve İsrail, Mısır ve Yunanistan gibi diğer önemli aktörlerin de tehlikede olduğu çok şey var.
Ankara’nın çıkarlarını savunmak için belirli bir stratejik özerkliğe ihtiyacı var. Türkiye Orta Doğu’da istikrar sağlama potansiyeline sahiptir ve Orta Asya’da önemli bir rol oynayabilir.
ABD ve AB, Türkiye’nin
Yavuz Odabaşı - Sessiz istifa, meslektaşlarla, öğrencilerle bağların kopmasına, birbirlerinden uzaklaşmalarına neden olabilecek bir sorun olarak gündemde durmaktadır. Olumsuz enerjinin oluştuğu bir kültürel ortam ve kendini sınırlandırma gereğinin ortaya çıktığı bir sonuçtur yaşananlar. Ne yazık ki, işten alınan tatmin ve işe verilen anlam zenginliği kayboluyor. Akademik personelin adanmışlıklarının eksildiği, coşkularını ve ilgilelerini yitirdikleri, çıktılar hakkındaki titizliklerini kaybettikleri üniversiteleri öğrenciler ve aileleri seçme yoluna gitmeyecektir. Üniversiteli olmanın getireceği doyum ve entelektüel zenginlik kaybı ise öğrenci kayıtlarında kendini somut olarak da gösterebilecektir.
Tanımlanmış görevlerin, etkinliklerin ötesinde, öz disiplinle görevlerin yerine getirilmesinin yanı sıra üniversitelerde tatmin, kadro ve unvanlardan başka soyut motivasyon araçlarıyla da yaşanabilmektedir. Akademik personeli “girdi-çıktı” anlayışında bir maddiyat ekseninde güdüleme yeterli olamamaktadır. Sosyal bilimler ve sanat alanları başta
Yavuz Odabaşı - Sessiz istifa kavramı son dönemde hayli yaygınlaştı. Kavramın işaret ettiğine göre; verilen yeni görevler en az düzeyde yapılırken, çalışanlar çoşku eksikliği içinde işlerine ruhlarını katmıyor ve dört elle işlerine sarılmıyorlar. Sadece yapmaları gerekenleri, görevlerini yaparak işlerini kaybetmemeye çalışıyor ve gerektiği zamanlarda dahi daha az sorumluluk alıyorlar. İşi bırakmak, istifa etmek anlamında değil sessiz istifa. Daha çok var olan çalışma kültürünün dayanışmanın yerine kural ve talimat dayatmalarına karşı sessiz bir vazgeçme olarak tanımlanıyor kavram. Ayrıca, pasif agresifin direnişçi bir gösterimi, içe kaçma hali ve duygusu. Gelip geçici olabilecek bu yükselişi bir yeni trend, bir moda olarak yorumlayanlar da var.
Pandeminin etkisi
Zaten uzun zamandır var olan sessiz istifa davranışını pandemi dönemi pekiştirdi ve ön plana çıkardı. İki yılı aşkın süredir hayatımızı her alanda etkileyen pandemi süreci, insanların düşüncelerini ve beklentilerini etkileyerek, hem kendisini hem de
Aybars Kuday - Ülkemizde de birçok yetenekli sporcular gördük. Fakat bunların çoğunun kariyeri potansiyellerinin çok altında kaldı.
“Allah vergisi yetenek”
“Çok yetenekliydi fakat yeteceğini kullanmadı”
“Böyle bir yetenek 100 yılda bir gelir”
“Bu yetenek falanca ülkede olsaydı onu dünya yıldızı yapmışlardı”
Ülkemizdeki birçok sporcu için yukarıdaki gibi başlıklar atıldı fakat bu sporcuların çoğu yaşamlarını kumar, konsol oyunları, nargile, saat, araba, çapkınlık gibi konuların etrafında yaşadıkları için zamanlarını anlamsız ve verimsiz bir şekilde geçirdiler ve kendilerini üst seviyelere taşıyamadılar.
Yetenek tek başına çok kıymetli bir şey değildir önemli olan bu yeteneği nasıl eğiteceğini bilip kullanılabilir hale getirmektir. Bizde ise ne sporcu ne de yönetici seviyesinde maalesef böyle bir bilinç henüz gelişmiş değil. Sporcu ya da spor yöneticisi yeteneği, cevheri iyi işleyip onu bir üst seviyeye çıkaracak şekilde eğitebilmelidir. Sporcuda tek başına yeteneğin varlığı yeterli
YERKEBULAN SAPİYEV- (Kazakistan Cumhuriyeti Olağanüstü ve Tam Yetkili Ankara Büyükelçisi) 16 Aralık 1991 tarihi, Kazakistan Cumhuriyeti’nin bağımsızlık günüdür. Tarihi sürece bakıldığında Kazak tarihinde Aralık ayı (Jeltoksan) önemli kırılma noktalarına tanıklık etmiştir. 5-12 Aralık 1917’de Orınbor’da Kazak Alaş Orda hükümeti kurulmuştur. 16 Aralık 1986 tarihi ise Kazak gençlerin bağımsızlık mücadelesinin simgesel günüdür.
16 Aralık, yüzyıllar boyunca uygulanan zulüm ve baskılara rağmen, Kazak ulusunun ruhundaki hürriyet ve bağımsızlık ateşinin hiçbir zaman söndürülemediğini gösteren açık bir kanıttır. Yakılan bu bağımsızlık ateşinin ve bugünkü bağımsız Kazakistan Cumhuriyeti’nin sadece Kazakların değil, tüm Türk yünyasının önemli bir kazanımı olarak günümüze yansımıştır.
Tokayev’in politikaları
Kazakistan devlet yaşamında çok uzun sayılmayacak bu süre zarfında önemli başarılara imza atmıştır. Kazakistan’ın süregelen çok
Prof. Dr. Hasan Ünal - Maltepe Üniversitesi / Kosova’da her gerginlik haberi yeni savaşların korkulu başlangıcı gibi görülüyor; ancak dikkatle incelendiğinde bölgede büyük çaplı savaş ihtimalinin oldukça azaldığı söylenebilir.
Kosova’dan gelen gerginlik haberleri ajanslara düştükçe herkesin aklına savaş geliyor; çünkü 1990’lı yılların başlarında Eski Yugoslavya’nın soykırımlar, katliamlar içeren kanlı savaşlarla dağılmasının acı hatıraları hafızalarımızda hâlâ canlı. Dolayısıyla her gerginlik haberi yeni savaşların korkulu başlangıcı gibi görülüyor; ancak dikkatle incelendiğinde bölgede büyük çaplı savaş ihtimalinin oldukça azaldığı söylenebilir. Sadece Kosova’da değil Balkanlar’ın hemen hemen tümünde savaş çıkması ihtimali öngörülebilir bir gelecekte oldukça düşük bir ihtimal.
Özellikle Kosova’da nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan (%93) Arnavutlarla çok küçük bir azınlık haline
Dr. Eyüp Vural Aydın - Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modelinin aslı bina, yol, baraj, hastane, köprü ortaya çıkarmaktan çok, o yapıların çıktısı olan kamu hizmetine hızlı kavuşmak ve o hizmeti uzun süreli kontrol altına almaktır. Vatandaşın aldığı sağlık hizmetinin ölçülmesi, kullandığı köprünün herhangi bir sorunda kapanmaması, trafik derdi ile karşılaşmasını engelleyecek bir tünelin o sabah çalışmayacak olduğunu vaktinde öğrenmesi gibi basit ama yaşam kalitesine artıran hususlar, KÖİ modelinin en önemli çıktılarıdır.
Rakip bir yatırım değil
Öncelikle şunun altını kalınca çizmek gerek: KÖİ modeli tercih edildiğinde kamu kendisi bir yatırım yapmıyor değil. KÖİ’ler ne kadar çok olursa olsun, kamu yatırımları içindeki payı yüzde 20’ye dahi ulaşmıyor. Demek ki, klasik kamu alımı ve KÖİ modeli alım türleri birbirinin yerine geçmiyor. İki modelin de yatırım projesinin özelliğine bağlı olan ayrı ayrı getirileri, tercih edilme sebepleri var.
Kamu, makro ekonomik bir bakış açısı ile bazı
Zafer İşeri - Dünyanın bütün ülkelerinde hayvanlara karşı farklı bir tutum sergilenmektedir. Her gün daha fazla hayvana saldırı gerçekleştiriliyor hatta bazı ülkelerde hayvanlara işkence yapmak gelenek ya da festival haline getirilmiş durumda. Başta Çin ve Japonya olmak üzere hayvanları canlı tüketmek, anahtarlık haline getirmek, Bulgaristan’da köpek asmak gibi hayvanların canına zalimce kast eden gelenekler, sokaklarda yaşayan savunmasız kediler ve köpekler olmak üzere her gün medyaya yansıyan yansımayan bir çok hayvan, insanlar tarafından işkenceye, kötü muameleye maruz kalıyor. Ülkemizde bu duruma ilişkin kanuni düzenlemeler ve uygulamalar getirilse de yıllardır medyaya yansıyan yansımayan bir çok işkence hem sokaklarda hem de barınaklarda gerçekleşmekte. Medyaya yansıyan katliamlar, gerçekleşen işkencelerin çok çok altında kalmakta, bu olaylar her gün hayvan dostlarımız için sessizce devam etmektedir.
Cezai yaptırımlar
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu gereğince; bir ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten