Aybars Kuday - Ülkemizde de birçok yetenekli sporcular gördük. Fakat bunların çoğunun kariyeri potansiyellerinin çok altında kaldı.
“Allah vergisi yetenek”
“Çok yetenekliydi fakat yeteceğini kullanmadı”
“Böyle bir yetenek 100 yılda bir gelir”
“Bu yetenek falanca ülkede olsaydı onu dünya yıldızı yapmışlardı”
Ülkemizdeki birçok sporcu için yukarıdaki gibi başlıklar atıldı fakat bu sporcuların çoğu yaşamlarını kumar, konsol oyunları, nargile, saat, araba, çapkınlık gibi konuların etrafında yaşadıkları için zamanlarını anlamsız ve verimsiz bir şekilde geçirdiler ve kendilerini üst seviyelere taşıyamadılar.
Yetenek tek başına çok kıymetli bir şey değildir önemli olan bu yeteneği nasıl eğiteceğini bilip kullanılabilir hale getirmektir. Bizde ise ne sporcu ne de yönetici seviyesinde maalesef böyle bir bilinç henüz gelişmiş değil. Sporcu ya da spor yöneticisi yeteneği, cevheri iyi işleyip onu bir üst seviyeye çıkaracak şekilde eğitebilmelidir. Sporcuda tek başına yeteneğin varlığı yeterli
YERKEBULAN SAPİYEV- (Kazakistan Cumhuriyeti Olağanüstü ve Tam Yetkili Ankara Büyükelçisi) 16 Aralık 1991 tarihi, Kazakistan Cumhuriyeti’nin bağımsızlık günüdür. Tarihi sürece bakıldığında Kazak tarihinde Aralık ayı (Jeltoksan) önemli kırılma noktalarına tanıklık etmiştir. 5-12 Aralık 1917’de Orınbor’da Kazak Alaş Orda hükümeti kurulmuştur. 16 Aralık 1986 tarihi ise Kazak gençlerin bağımsızlık mücadelesinin simgesel günüdür.
16 Aralık, yüzyıllar boyunca uygulanan zulüm ve baskılara rağmen, Kazak ulusunun ruhundaki hürriyet ve bağımsızlık ateşinin hiçbir zaman söndürülemediğini gösteren açık bir kanıttır. Yakılan bu bağımsızlık ateşinin ve bugünkü bağımsız Kazakistan Cumhuriyeti’nin sadece Kazakların değil, tüm Türk yünyasının önemli bir kazanımı olarak günümüze yansımıştır.
Tokayev’in politikaları
Kazakistan devlet yaşamında çok uzun sayılmayacak bu süre zarfında önemli başarılara imza atmıştır. Kazakistan’ın süregelen çok
Prof. Dr. Hasan Ünal - Maltepe Üniversitesi / Kosova’da her gerginlik haberi yeni savaşların korkulu başlangıcı gibi görülüyor; ancak dikkatle incelendiğinde bölgede büyük çaplı savaş ihtimalinin oldukça azaldığı söylenebilir.
Kosova’dan gelen gerginlik haberleri ajanslara düştükçe herkesin aklına savaş geliyor; çünkü 1990’lı yılların başlarında Eski Yugoslavya’nın soykırımlar, katliamlar içeren kanlı savaşlarla dağılmasının acı hatıraları hafızalarımızda hâlâ canlı. Dolayısıyla her gerginlik haberi yeni savaşların korkulu başlangıcı gibi görülüyor; ancak dikkatle incelendiğinde bölgede büyük çaplı savaş ihtimalinin oldukça azaldığı söylenebilir. Sadece Kosova’da değil Balkanlar’ın hemen hemen tümünde savaş çıkması ihtimali öngörülebilir bir gelecekte oldukça düşük bir ihtimal.
Özellikle Kosova’da nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan (%93) Arnavutlarla çok küçük bir azınlık haline
Dr. Eyüp Vural Aydın - Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modelinin aslı bina, yol, baraj, hastane, köprü ortaya çıkarmaktan çok, o yapıların çıktısı olan kamu hizmetine hızlı kavuşmak ve o hizmeti uzun süreli kontrol altına almaktır. Vatandaşın aldığı sağlık hizmetinin ölçülmesi, kullandığı köprünün herhangi bir sorunda kapanmaması, trafik derdi ile karşılaşmasını engelleyecek bir tünelin o sabah çalışmayacak olduğunu vaktinde öğrenmesi gibi basit ama yaşam kalitesine artıran hususlar, KÖİ modelinin en önemli çıktılarıdır.
Rakip bir yatırım değil
Öncelikle şunun altını kalınca çizmek gerek: KÖİ modeli tercih edildiğinde kamu kendisi bir yatırım yapmıyor değil. KÖİ’ler ne kadar çok olursa olsun, kamu yatırımları içindeki payı yüzde 20’ye dahi ulaşmıyor. Demek ki, klasik kamu alımı ve KÖİ modeli alım türleri birbirinin yerine geçmiyor. İki modelin de yatırım projesinin özelliğine bağlı olan ayrı ayrı getirileri, tercih edilme sebepleri var.
Kamu, makro ekonomik bir bakış açısı ile bazı
Zafer İşeri - Dünyanın bütün ülkelerinde hayvanlara karşı farklı bir tutum sergilenmektedir. Her gün daha fazla hayvana saldırı gerçekleştiriliyor hatta bazı ülkelerde hayvanlara işkence yapmak gelenek ya da festival haline getirilmiş durumda. Başta Çin ve Japonya olmak üzere hayvanları canlı tüketmek, anahtarlık haline getirmek, Bulgaristan’da köpek asmak gibi hayvanların canına zalimce kast eden gelenekler, sokaklarda yaşayan savunmasız kediler ve köpekler olmak üzere her gün medyaya yansıyan yansımayan bir çok hayvan, insanlar tarafından işkenceye, kötü muameleye maruz kalıyor. Ülkemizde bu duruma ilişkin kanuni düzenlemeler ve uygulamalar getirilse de yıllardır medyaya yansıyan yansımayan bir çok işkence hem sokaklarda hem de barınaklarda gerçekleşmekte. Medyaya yansıyan katliamlar, gerçekleşen işkencelerin çok çok altında kalmakta, bu olaylar her gün hayvan dostlarımız için sessizce devam etmektedir.
Cezai yaptırımlar
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu gereğince; bir ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten
Bülent Akarcalı / bulent@bulentakarcali.com - 9 Mart 1971 günü, kendilerini milli demokratik devrimci olarak tanımlayan sol eğilimli bir grup, üst rütbeli generallerle birlikte planladıkları sivil görünümlü bir darbe girişiminde bulunur. Ancak. bazı generallerin son anda saf değiştirmesi üzerine, darbe sağa kayar. genel kurmay başkanı ve üç kuvvet komutanı vakit kaybetmeden 12 mart günü yayınladıkları bir muhtıra ile Başbakan Süleyman Demirel hükümetine son verir.
TBMM de okunan muhtıraya Milletvekili Hasan Korkmazcan dışında, CHP dahil kimse tepki vermez.
CHP tepki vermemekle kalmaz, muhtıraya arka çıkarak Milletvekilleri Nihat Erim’i Hükümeti kurmakla görevlendirir.
Nihat Erim’in ‘büyük beyinler kabinesi’ diye tanımladığı hükümet milleti adam etmeye gelmiş, vatandaşın amirleriymiş havasıyla işe başlar. Arkasından 12 Eylül darbecilerine örnek olacak şekilde giriştikleri ‘Balyoz Harekâtı ile, sol kesim üzerine ağır bir şeklide gidilir. Böylece Deniz Gezmiş, Hüseyin
Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com
Irak’ta yaklaşık 1 yıldır kurulamayan hükümetin, Muhammed Şiya es-Sudani başbakanlığında 27 Ekim 2022’de parlamentoda güvenoyu almasıyla nispeten yoluna giren siyaset, Türkmenler açısından halen problemli.
Geçtiğimiz günlerde en sorunlu vilayetlerinin başında gelen Kerkük’le ilgili Irak eski Cumhurbaşkanı ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) merhum başkanı Celal Talabani’nin evinde, KYB Genel Başkanı ve Celal Talabani’nin oğlu Bafel Talabani’nin ev sahipliğinde yapılan toplantı, ülke siyasetini hareketlendirirken Türkmenler açısından da uyarıcı etki yarattı.
Zira toplantıda mevcut Irak siyasetinin en etkili isimlerinin yer alması, “Kerkük’le ilgili yeni bir adım mı atılacak?” sorusunu akıllara getirdi. Nitekim Irak’ın yeni Başbakanı Sudani’nin yanı sıra, Irak Parlamento Başkanı Muhammed el-Halbusi, Egemenlik Bloku Başkanı Hamis Hancar, Bedir Örgütü Lideri Hadi el-Amiri, Hikme Hareketi Başkanı Ammar el-Hekim, Haşdi Şaabi Komisyonu Başkanı Falih el-Feyyad, Kanun Devleti Koalisyonu
Bülent Akarcalı - bulent@bulentakarcali.com
Sayın Güldener Sonumut 21.11.2022 tarihli yazısında, AB üst yönetimin de gerçekleşecek çok önemli değişikliklerin, Türkiye’ye yeni fırsatlar sunacağının ciddi ipuçlarını veriyordu.
AB zirvesi, her üyenin 6 aylık dönem başkanlığı ve bir önceki ile bir sonraki dönem başkanı ülkeden oluşan üçlü bir yönetimden oluşur. Mevcut üçlüyü oluşturan Fransa, Çekya ve İsveç, başta Fransa ve geçen ay seçimleri kaybeden sosyalist, PKK yanlısı İsveç hükümetinin olumsuz yaklaşımları nedeniyle ilişkilerimizde pek ilerleme sağlama fırsatı sağlanamamıştı.
Şimdi ise başkanlık Ocak ayından itibaren 6 aylık süreyle İsveç’e geçiyor. Yeni hükümet, NATO’ya üyeliğini hızlandırabilmek için, terörle mücadeleyi öncelikle ele aldı. Bu üyeliğin gerçekleşmesinin. Türkiye ile sağlıklı ilişki kurmasına bağlı olduğunu fark etmiş bir Başbakana sahip olmaları nedeniyle, İsveç başkanlığının karşılıklı kazan kazan