Türkiye’yi yok saymanın riskleri (*)

Bülent Akarcalı / bulent@bulentakarcali.com - Batı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kendine ait stratejik çıkarları olduğunu kabul etmeyi reddediyor ve bunu yaparken çok önemli bir müttefiki yabancılaştırma riskini alıyor.

ABD ve Avrupa, Ankara’nın bakış açısını anlamak için çok az çaba harcıyor.

Avrupa’nın güneydoğu komşuları -Doğu Akdeniz, Karadeniz bölgesi ve Kafkaslar- uzun süredir büyük jeopolitik aktörlerin etki için yarıştığı bir arena olmuştur. Türkiye’de bu kritik bağlantının merkezinde yer alıyor.

Bu, Ankara’yı büyük zorluklar ve sorumluluklarla karşı karşıya bırakıyor. ABD, Avrupa Birliği,

NATO ve Rusya’nın bölgede stratejik çıkarları var ve İsrail, Mısır ve Yunanistan gibi diğer önemli aktörlerin de tehlikede olduğu çok şey var.

Ankara’nın çıkarlarını savunmak için belirli bir stratejik özerkliğe ihtiyacı var. Türkiye Orta Doğu’da istikrar sağlama potansiyeline sahiptir ve Orta Asya’da önemli bir rol oynayabilir.

ABD ve AB, Türkiye’nin çıkarlarını hiçe sayıyor ve sürekli olarak uluslararası arenada ülkeyi itibarsızlaştırıyor. Bu geri tepecek.

Türkiye olmadan Avrupa’nın güvenliği ve çıkarları sürekli olarak sorgulanacaktır. Avrupalılar Ankara’yı anlamak için çaba gösterselerdi, daha güvenli ve istikrarlı bir yakın komşulukla ödüllendirilirlerdi.

Her bir satırı somut gerçeği yansıtan bu satırlar, Türkiye üzerine yazılmış uzun ve kapsamlı bir makaleden aldığım giriş kısmıdır. Yazarı Liechtenstine   Prensi Michael‘dır.  (**)

Dış işlerimiz ve İletişim Başkanlığı başta olmak üzere AB ve ABD ile ilişkisi olan her kurum bu makaleyi bütün bu ülkelerde dağıtsa yeridir.

- Her ağzını açtığında Türkiye’ye hakaret eden ABD Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Robert Menendez gibi, seçildiği ve kendi ülkesi ABD için değil de maddi ve manevi menfaat sağladığı Yunanistan’ın çıkarlarını savunmayı marifet sananların ….

- İsveç’te, Finlandiya’da benzer şekilde, sığındığı, ekmeğini yediği, doğup büyüdüğü, eğitim gördüğü, kendine kucak açmış, yaşadığı ülkenin güvenlik endişelerini paylaşmaktan aciz, kendi bencil saplantılarını ve fanatik duygularını tatmin için PKK destekçisine soyunanlar ile bunlara hala sempatiyle bakanların….

- Fransa gibi, Libya’yı istikrarsızlaşmak için elinden geleni yapan, burnumuzun dibinde bize nispet yapar gibi   Ürdün ‘de Türkiye’ye karşı bölge ülkeleriyle toplantı düzenlemeye kalkan Napoleon’ın kötü taklitçisi Macron’un  ….  Önüne koymak gerekir bu gibi yazıları.

Rusya  Ukrayna savaşında

- Taraflar arasında ilk görüşmeleri sağlatan Türkiye olacak,

- Almanya askeri yardım diye ‘’ 4.000 tane miğfer veririm ‘’diyerek alay ederken, verdiği SİHA’larla Ukrayna’ya ilk önemli askeri yapan Türkiye olacak,

- Boğazları Rus donanmasına kapatan Türkiye olacak,

- Esir takasını geçekleştiren Türkiye olacak,

- Buğday koridorunu açan ve sevkiyatı başlatan Türkiye olacak,

- Hem Zelensky ve hem Putin ile güvene dayanan ilişki ve diyaloğu oluşturabilen Türkiye olacak,

Ama sonra ABD ve AB’den “Türkiye Rusya’ya yönelik yaptırımları uygulamıyor Türkiye Rusya’yla fazla yakınlık kuruyor” saçmalıklarını dinleyeceğiz öyle mi?

Bu beyanatları verenler, güvenilir ilişki kurmadan, yukarıda saydıklarımızın hiçbirinin yapılamayacağını anlayamayacak kadar sağduyudan, mantıktan yoksun insanlar mı? Türkiye’nin yaptıklarının onda birini yapmaktan aciz olduklarını görmüyorlar mı?

Meşhur “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” açıklamasıyla adını uluslararası siyasette en saçma görüşü belirtip alay konusu olan, Suriye sorununa en ufak müspet bir katkıda bulunmamış Macron, Ürdün’de Türkiye’nin Suriye’deki harekatlarını ele almak amacıyla bölge ülkeleriyle toplanacakmış.

Ne biçim bir akıldır bu? Varsa bir diyeceği gelir Türkiye ile görüşür. Öyle uluslararası toplantılarda Tayyip beyin elini sıkmak için bekleyip sıra kendisine gelince suni bir tebessümle ayakta iki üç kelime konuşarak   olmaz bu iş.

Acaba biz de Fransa’nın Afrika ülkelerini, hala nasıl sömürdüğünü, bu sömürüyü devam ettirebilmek için onlarca Afrikalı siyaset adamını katlettiğini, oluşturduğu Afrika para birimiyle bu ülkeleri hala soymaya devam ettiğini tartışacak bir konferansı diyelim Cezayir’de düzenlesek mi?

Bu adamlar ülkemizle normal, sağ duyuya dayalı   bir ilişki kurma becerisini göstermekten nasıl bu kadar yoksun oluyorlar?

Prens Michael’in yazısı ABD ve AB’nin Türkiye ilişkilerinde ki açmazlarını ayrıntılı  açıklayan ve şimdiye kadar okuduğum en kapsamlı makaledir.

Atı alan Doğu Akdeniz’e geçti, onlar hala Üsküdar’da olduğumuzu sanıyorlar.

(*) Risk of İgnoring Turkey adlı makalenin tamamını internette bulabilirsiniz. İngilizceniz yeterli değilse “Google çeviri” size yeterli doğrulukta Türkçesini verir.

(**) Almanya ve Avusturya arasında 160 km2 40.000 nüfuslu, küçüklüğüne ters orantılı ciddi itibarlı bir ülkedir. Krallıkla yönetilir. Yazıyı kaleme alan Prens Michael AB ülkelerinde ve özellikle Almanya, Avusturya ve Fransa’da ciddi ilgi gören bir entelektüeldir.  GİS, Geopolitical Intelligence Study adında, devlet politikalarının ekonomik ve siyasal coğrafya verilerine göre saptanmasını inceleyen bir araştırma merkezinin başındadır.