Horlama ciddi bir problem olabilir

12 Mayıs 2009

Horlama oldukça yaygın bir sağlık problemidir. Bu sorun gençlikte şaka konusu olsa da yaş ilerledikçe ciddi durumların habercisi olabilir. Horlama ayrıca uyku devamlılığını bozar ve kişinin yeterince istirahat edebilme imkânını azaltır 


Horlama gençlerde sıklıkla arkadaşlar arasında esprilere neden olsa da, özellikle yaş ilerledikçe ciddi durumların habercisi olabilir. Horlama aslında uyku devamlılığını bozar ve kişinin yeterince istirahat edebilme imkânını azaltır. Horlama ciddi boyutta ise önemli sağlık problemlerine yol açabilir.
Horlayan kişiler sıklıkla horlamalarının farkında değildir. En sık orta yaş ve sonrasında görülmekle birlikte her yaşta görülebilir. Çocuklarda görüldüğünde sıklıkla bademcik ve geniz eti gibi üst solunum yollarını tıkayan problemlerle birliktedir. Bunlar horlama denince ilk aklımıza gelenler. Konunun derinine inmek için Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Ali Oğuz ile konuştum. Anlattıkları çok aydınlatıcıydı, sizinle paylaşmak istedim bu bilgileri:

10 milyon kişi horluyor

Yazının Devamı

Orta yaş sürprizi: Haşimoto hastalığı

7 Mayıs 2009

Geçen hafta Türkiye’de yeni uygulanmaya başlanan WMC yani World Medical Card’ın tanıtım toplantısında Endokrinolog Prof. Dr. Taner Damcı ile beraberdik. WMC acil durumlarda kullanılmak üzere kişisel sağlık bilgilerini hem cep telefonunda, hem bilgisayarda ve hem de cüzdandaki kartta saklayan global sağlık kartı sistemi. World Medical Card, Nobel ailesinden Prof. Dr. Michael Nobel’in yönetimi ile dünyanın 18 ülkesinde yaygın olarak kullanılıp, günlük hayatta ve acil durumlarda lisan sorunu olmadan güncel sağlık bilgilerini sunabilen bir ürün. Artık ülkemizde de kullanılabiliyor. Üye olmak veya bilgi almak için ye bakabilirsiniz. 
Kanda tiroit hormonu az bulunursa
Toplantı bitiminde Taner Hoca’yla Çırağan Oteli’nin bahçesinde oturup Boğaz’a karşı sohbete başladık. Laf lafı açtı ve tiroit hastalıklarına geldi konu, Taner Hoca’ya “Hocam, Haşimoto tiroiditi farkına varılmazsa orta yaşta problem olabiliyor, bu konuyu anlatsana yazayım” dedim. O sevecen ve neşeli üslubuyla anlattı Prof. Dr. Taner Damcı. İşte Haşimoto

Yazının Devamı

Domuz gribi rehberi

5 Mayıs 2009

‘Domuz gribi’ ile ilgili doğru bilgi edinmek ve gerekli önlemleri almak bizi ve çevremizdekileri bu hastalıktan koruyabilir. Grip belirtileriniz varsa ve yakın zamanda domuz gribinin bildirildiği bölgelerde bulunduysanız, doktora gidin

Domuz gribinin aniden yaygınlaşması ve ölümlerin hızla artması gündeme bomba gibi düştü. Dünya bir kez daha küresel olabilecek bir sağlık felaketi korkusu yaşamaya başladı. Yakın geçmişte yaşadığımız kuş gribi ve benzeri grip salgınlarında olduğu gibi, bu defa da doğru bilgi edinmek ve gerekli önlemleri almak, bizi ve ailemizi bu tehlikeli hastalıktan koruyabilir. Sevgili dostum, Aile hekimliği uzmanı Dr. Murat Keklikoğlu bu konuda sizler için bir yazı hazırladı.

Domuz gribi nedir?
Domuz gribi, domuzlarda influenza A virüslerinin neden olduğu bir solunum yolu enfeksiyonu. İnsanlara hasta domuzlardan bulaşabiliyor. Domuz gribinin insandan insana bulaşması da mümkün olabiliyor. 
İnsanlara özgü olan bazı influenza A virüsleri kuş gribi virüsleri gibi domuzlarda da hastalığa neden olabiliyor. Domuzların domuz, insan

Yazının Devamı

İlkbaharın renkli sağlık kaynakları

30 Nisan 2009

Birçok meyve renklerini flavonoid denen maddelerden alır. Flavonoidler bitkilerin kendilerini parazitlere, bakterilere ve hücre hasarına karşı korudukları maddelerdir. Bu işlevleri onların insandaki etkileri hakkında ipucu veriyor: Flavonoidler antioksidan etkisiyle vücudu serbest radikallerin etkilerinden koruyor 


İlkbahar geldi ve renkli renkli meyveler tezgâhları doldurmaya başladı. Birçok meyveye renklerini flavonoid denen maddeler verir. Sadece bitkilerde sentezlenen flavonoidler aslında bitkilerin kendilerini parazitlere, bakterilere ve hücre hasarına karşı korudukları maddelerdir. Bu işlevleri onların insandaki etkileri hakkında ipucu veriyor bize, çünkü yediğimiz meyvelerin, bizim için çok yararlı olan güçlü antioksidan aktivitelerinden onlar sorumlu.
C ve E vitaminleri, beta-karoten, selenyum ve çinko gibi antioksidan özellikleriyle bilinen vitamin ve minerallerle karşılaştırıldığında, flavonoidler daha güçlü ve daha geniş bir antioksidan etkiye sahip. Bunlar güçlü antioksidan etkileriyle serbest radikal denen vücudumuzda oluşan

Yazının Devamı

Stressavar besinler

28 Nisan 2009

Günlük hayatta işle ilgili sorunlar, ailevi tartışmalar, maddi yükümlülükler, yapmak istenilenlere asla yeterince zaman ayıramama gibi faktörler her an karşılaşılan stres kaynaklarıdır. Birçok kişi artık modern yaşam tarzının bir parçası olarak stresi kabullenmekte, bunu sanki olmazsa olmaz gibi görmekte. Ancak sürekli stres altında olan kişiler birçok hastalıkla daha sık karşılaşabiliyor, uzun dönemde sağlıkları ciddi ölçüde bozulabiliyor. Dolayısıyla stres yönetimi, genel bir sağlık yönetimi için önemli bir gerekçe. Stresle ilgili birçok önlem ve tedavi yöntemleri vardır, doğrusu doktorunuza bu konuda danışmak ve gerekli profesyonel yardımı almak için yönlendirilmenizdir. Bu arada stresle savaşan yiyeceklerin beslenmenizde yer alması da size bu konuda bir ölçüde destek olabilir.   
Kimi serotonin salgılar, kimi adrenalini düşürür
Diyetisyenimiz Müge Başer sizlere stres konusunda destek olabilecek bazı yiyecekleri seçti. Bu yiyeceklerin içeriğindeki C vitamini,

Yazının Devamı

Kalp yetersizliği

23 Nisan 2009

Geçen gün sabah erken saate İntermed’deki odamda Kardiyoloğumuz Dr. Cem Bostan ile çay içip, çeşitli kalp hastalıkları hakkında konuşuyorduk. Kalp yetmezliğinin pek bilinmediğinden bahsetti. Ben de kendisinden bu konuyu anlatmasını rica ettim. İşte Dr. Cem Bostan’ın anlattıkları:
Kalbin pompa fonksiyonu ile oksijenden zengin olan kan dokulara yollanmaktadır. Dokuların (beyin, böbrek, adaleler vb.) oksijenli temiz kan ihtiyacının arttığı durumlarda kalbin pompalama gücünün de o oranda artması gerekmektedir. Kalp yetersizliği tanımlaması, kalbin kasılma gücünün yani kanı pompalama gücünün, vücudun ihtiyaçlarına yetememesi durumunu anlatmaktadır. 
En sık görülen nedenler
* En sık görülen nedeni kalp kasını besleyen koroner damarların hastalığına bağlı olanıdır. Kalp damarlarının tıkanarak enfarktüse yol açması, o damarın beslediği kasların ölmesiyle sonuçlanabilir. Bu kas kaybı arttıkça sağlam kalan kalp adalesi artık bedenin ihtiyaçlarına yetecek kadar kanı pompalamakta zorlanır.
* İkinci en sık

Yazının Devamı

Esmerlerle daha çok ilgilenin

21 Nisan 2009

İşlenmemiş tahıllara beslenmemizde daha fazla yer vermek, sağlığımız için yapmamız gerekenlerin başında geliyor. Bu basit değişikle bütün nedenlere bağlı ölüm riskinizi yüzde 15 azaltacağınızı biliyor musunuz? 


Bugün yapılan beslenme araştırmalarının hepsinde tahılları rafine etmeden, yani işlemeden yemenin yararları ortaya çıkıyor. Bir başka açıdan da bakarsak işlenmiş tahılların da, birçok zararları ortaya çıkıyor. “esmer” olanı “beyaz”a döndürmenin beslenmemiz açısından ne denli kötü sonuçlar doğurduğunu gün geçtikçe daha iyi anlıyoruz. Kısaca özetlersek esmerleri seçip, beyazlardan uzak durmamız gerekiyor. Daha uzun süre muhafaza ediliyor diye tahıllar yüzyıl kadar önce işlenmeye, kabuklarından ayrılıp, “beyaz” a döndürülmeye başlanmış. Şimdi tekrar “esmer”e dönmenin sağlıklı bir beslenmedeki yeri tartışılmaz.
İşlenmemiş yani rafine olmamış tahıllara ilgimizi artırmak, yani onlara beslenmemizde daha fazla yer vermek, sağlığımız için yapmamız

Yazının Devamı

Yaşlanmayı yavaşlatan bitkiler

16 Nisan 2009

Serbest radikaller ve bunların zararlarından bizleri koruyan antioksidanlardan sık sık bahsediyoruz. C vitamini, E vitamini ve beta karoten gibi ilk akla gelen antioksidanlar, birçok bitkide bolca bulunur. İşte antioksidan özelliği olan bitkiler:


Serbest radikaller ve bunların zararlarından bizleri koruyan antioksidanlardan sık sık bahsediyoruz. C vitamini, E vitamini ve beta karoten  ilk akla gelen antioksidanlar. Bunlara ilave olarak Coenzym Q - 10 gibi antioksidanlar da çok tanınmaktadır. Bu tip görevleri üstlenebilen çok çeşitli bitkiler de vardır.
Bitkilerden bahsederken, unutulmaması gereken bir konu da, büyüdükleri toprağın cinsi, sıcaklığı, mevsimi, toplandıklarındaki halleri, kurutma prosesleri ve depoda kaldıkları sürelerin etkilerini değiştirebileceğidir. Herhangi bir madde için “bitkiseldir, bunun bir zararı olmaz” demek çok yanlıştır, bunları  mutlaka doktor gözetiminde kullanmak gerekir. Unutmayın bir madde yarar sağlıyorsa, zarar da verebilir, bazı durumlarda da (ilaç etkileşimi gibi) yan etkilere de neden olabilir. Antioksidan özellikte olan bu

Yazının Devamı