Yüksek tansiyon genellikle ilerlemiş yaşların sorunu olarak bilinse de, gençlerde de görülür. Bu gençler, doktorların önerilerine kulak vermeli ve bu durumu ciddiye almalı
Tansiyonu kısaca “kan basıncı” olarak tanımlayabiliriz. Damarlarımızda dolaşan kan, damar çeperine doğru bir basınç oluşturur. Bu basınç gün içerisinde yenilen yemekler, yapılan hareket, yaşadığınız stres, kullanılan ilaçlar gibi çok çeşitleri faktörler ile değişir.
Yüksek tansiyon, yani yükselmiş kan basıncı genellikle ilerlemiş yaşların sorunu olarak bilinse de, gençlerde de ve özellikle genç erkeklerde görülebilmektedir. Tansiyonu yüksek olan gençler doktorların önerilerine daha çok kulak vermeli ve bu durumu ciddiye almalılar, ama 30’lu yaşlarda kendini çok iyi hisseden birini tansiyon hastası olduğuna inandırmak gerçekten güç bir iş. Oysa genç yaştaki yüksek tansiyon, kilo verme ve yaşam tarzı değişikliğine çok iyi yanıt veriyor ve daha kolay tedavi ediliyor.
Tansiyon
Sık sık duyarız yakınlarımızdan, “Son zamanlarda ben de amma unutkan oldum” diye. Aslında yaş kaç olursa olsun bu unutkanlığı artıran bazı etkenler var. Bu etkenleri kontrol altına almak ve düzeltmek büyük yararlar sağlar. Hafızamıza negatif yönde etki yapabilecek etkenlere bazı örnekler:
* Kronik stres ve endişe hali
* Depresif ruh hali
* Tiroid bezi hastalıkları, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kronik akciğer, karaciğer ve böbrek hastalığı
* Damar sertliği
* Doymuş yağ oranı yüksek, omega 3 yağ asitleri fakir olan beslenme tarzı
* Alkol kullanımı
Bir diyetin başarısının sürekliliği için yaşam tarzınızda ve alışkanlıklarınızda kalıcı değişimler yapmanız gerekir. Sadece birkaç hafta ve hatta birkaç ay sağlıklı şeyler yemek ve egzersiz kesinlikle yeterli değildir. Bu davranışları yaşam tarzı haline getirmelisiniz
Geçen gün diyetisyenimiz Müge Başer ile öğle yemeği yiyorduk. Konu yemek seçtiğimiz mönüye geldi. Hakikaten insan biraz bilinçli davransa ve yemeğin cazibesine kendisini kaptırmadan önce şöyle bir derin nefes alıp düşünse ve ben buradan sağlığımı ve kilomu koruyacak neler seçsem acaba dese, her mönüde seçilebilecek çok şey var. Müge bak yaz geldi, şimdi yeniden herkes diyet yapmaya başladı, kısa süre sonra kiloların geri geleceği diyetler peşinde koşmak yerine bilinçli olarak nelere dikkat etsin kişiler anlatsana dedim. İşte Diyetisyen Müge Başer’in anlattıkları:
Kalıcı değişim gerekir
Kilo verme düşlerimizi gerçeğe çevirmek birçoğumuzun çeşitli nedenlerle ulaşamadığı bir hedef. Hızlı ve kolay kilo verdirme
Yüksek kolesterol kalp-damar hastalıklarında ve genel sağlımızda çok iyi bilinen bir risk faktörü. Bu nedenle de gündemden hiç düşmeyen kolesterol üstüne çok şey yazılıp çiziliyor. Kalbimizi ve damarlarımızı korumak için bu denli önemli olan kolesterole gösterilen bu ilgiye şaşırmamak lazım, ama kolesterolü konu alan yazıların ve haberlerin bir kısmı, özellikle de beslenme ile ilgili olanları, bazen kafa karıştırıcı oluyor. Beslenmenin kolesterolü düşürmede önemli rol oynayabildiği hemen herkesçe kabul edilen bir gerçek. Beslenmenizde doğru değişiklikler yapmak istiyorsanız ve nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız, bu işin doğrusu doktorunuzdan veya diyetisyeninizden bunları öğrenmek ve bu bilgileri bir yaşam tarzı değişikliği şeklinde uygula-maktır. Kötü kolesterol (LDL)’yi düşürücü, iyi kolesterol (HDL)’yi de yükseltici besinlere bazı örnekler:
Omega-3 yağ asitleri
Haftada en az iki porsiyon mümkünse daha fazla balık yenilmesi artık tüm araştırmacıların üzerinde uzlaştığı bir
Düzenli ve sağlıklı bir uyku, insan bedeninin pek çok sistemi için olduğu kadar yaşam kalitesi için de vazgeçilmezdir. Sağ yana yatarak ve ayakları vücuda doğru çekerek uyuma şeklinde sindirim sistemi rahat çalışır, mide ve bağırsaklar da korunur
Çoğu insan günlük yaşantısının üçte birini uyuyarak geçiriyor. Uyku, yemek yemek, su içmek, nefes almak gibi organizma için vazgeçilmez bir zorunluluk. İnsanlar uzun süre uykusuz bırakıldıklarında, istem dışı olarak kısa süreli olarak uyuya kalmakta. Uykusuz geçen süre uzadığında da uyku ataklarının daha sık ve uzun süreli olduğu görülmekte.
Uyku yoksunluğu deneylerinde, üç gün sonunda gerginlik, sinirlilik, zamanı bilememe, hayal görme, aklını toplayamama, konuşulanları anlayamama gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Daha sonra ellerde titreme, vücutta yanma ve ağrılar, görme bozuklukları olmaktadır. Bugüne kadar insanlarda yapılabilmiş, en uzun süreli uykusuzluk deneyi 11 gün ile Amerikalı bir radyo muhabirinde
Sıcak yaz günlerinde hem serinlemek hem de eşsiz bir spor olan yüzmenin yararlarından istifade etmek için çocukların bol bol yüzmesinde kuşkusuz çok fayda var.
Peki çocukların güvenli ve sağlıklı bir biçimde yüzebilmesini sağlamak için neler yapılabilir? Bu konuda Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Murat Keklikoğlu ilginç bilgiler verdi soru cevap şeklinde, aynen aktarıyorum:
Kulağında tüpü olan çocuklar yüzebilir mi?
Kulak tüpleri orta kulaktaki sıvı ve havanın dışarı çıkması için yerleştirilen borucuklardır. Çocuğunuzda kulak tüpü varsa yüzme sırasında kulak tıkacı takıp takmamayı doktoruna sorunuz. Bazı doktorlar kulak tüpleri olan çocukların yüzerken orta kulağa bakterilerin girmesini önlemek için kulak tıkaçları takmasını tavsiye eder. Ancak, çocuğunuz dalıyorsa veya göl ya da nehir suyu gibi doğal sularda yüzüyorsa kulağında tüp yoksa bile rutin olarak kulak tıkacı kullanmasında yarar var.
“Yüzücü kulağı” nedir?
Yüzücü kulağı
Sigara içmiyorsunuz, ama yıllardır sigara içilen bir ortamda yaşıyor ya da çalışıyorsunuz. Bir pasif içici olarak bundan sigara içen biri kadar etkilenebilirsiniz
Sigara içmeye bağlı tehlikelerin bilincinde olan birisiniz ve sigara içmiyorsunuz, bu harika. Peki bulunduğunuz mekânda sigara içilme-sinin de sigara içmeyle kıyaslanabilecek zararları olduğunu biliyor musunuz? Siz sigara içmeseniz de sigara dumanıyla kirlenmiş ortamdaki havanın içindeki toksinler kelimenin tam anlamıyla sizi hasta edebilir.
Sigara dumanı (puro, pipo gibi tütün türleri de buna dahil tabii ki) 250’si toksik olan dört bini aşkın kimyasal bileşik içeriyor. Sigara dumanındaki 50’yi aşkın kimyasal maddenin kansere neden olduğundan kuşkulanılıyor, üstelik bu zehirli partiküller, sigara içilen ortamın havasında saatlerce asılı kalabiliyor. Bu havanın kısa süreyle de olsa 20 - 30 dakika gibi solunması sağlığınız için zararlı.
Düşünün ki yıllar boyunca sigara içilen bir ortamda yaşıyorsunuz ya da çalışıyorsunuz. Bundan
Koenzim Q10’un vitamine benzer bir madde olduğu söylenebilir. Vücudun her yerinde bulunan koenzim Q10, hücrelerin büyüme ve varlıklarını sürdürmeleri için gerekli enerjiyi üretmekte kullandıkları bir madde. Aynı zamanda, vücudu zararlı moleküllerin neden olduğu hasardan koruyan bir antioksidan olarak da işlev görüyor.
Koenzim Q10 ile ilgili yapılan birçok araştırma ve çalışmalar var. Bazı araştırmalar yaşlanmayla yani ilerleyen yıllar içinde vücuttaki koenzim Q10 seviyelerinin azaldığına işaret etmekte. Bu nedenle, öncelikle vücuttaki koenzim Q10 miktarları yaşlanma ile azalıyorsa, demek ki bu azalma yerine konursa yaşlanma süreci de yavaşlar görüşü dikkatleri koenzim Q10 üzerine çekmiştir.
Özellikle kalp, sinir sistemi ve beyinde bulunan hücrelerde görev yapar. Kalp ritim bozukluğu, kalp büyümesi, konjestif kalp rahatsızlığı ve hipertansiyon gibi kalp-damar hastalıkları ile ilgili problemlere ve diyabete karşı da korucuyu olduğu söylenmektedir.
Serbest radikallere karşı
Koenzim Q10