Horlama oldukça yaygın bir sağlık problemidir. Bu sorun gençlikte şaka konusu olsa da yaş ilerledikçe ciddi durumların habercisi olabilir. Horlama ayrıca uyku devamlılığını bozar ve kişinin yeterince istirahat edebilme imkânını azaltır
Horlama gençlerde sıklıkla arkadaşlar arasında esprilere neden olsa da, özellikle yaş ilerledikçe ciddi durumların habercisi olabilir. Horlama aslında uyku devamlılığını bozar ve kişinin yeterince istirahat edebilme imkânını azaltır. Horlama ciddi boyutta ise önemli sağlık problemlerine yol açabilir.
Horlayan kişiler sıklıkla horlamalarının farkında değildir. En sık orta yaş ve sonrasında görülmekle birlikte her yaşta görülebilir. Çocuklarda görüldüğünde sıklıkla bademcik ve geniz eti gibi üst solunum yollarını tıkayan problemlerle birliktedir. Bunlar horlama denince ilk aklımıza gelenler. Konunun derinine inmek için Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Ali Oğuz ile konuştum. Anlattıkları çok aydınlatıcıydı, sizinle paylaşmak istedim bu bilgileri:
Horlama ve uykuda nefes tutma (sleep apne) toplumda oldukça yaygın bir sosyal sağlık problemidir. 35 yaş üstü erkeklerin yüzde 40’ı düzenli olarak horlamakta, bunların yarıya yakını da uykuda nefes tutmaktadır. Bu oran 16-40 yaş arasında yüzde 20’ye inerken 65 yaş üzerinde yüzde 65’e çıkmaktadır.
Kadınlarda ise bu oran biraz daha az olmakla beraber, ülkemizde yaklaşık 10 milyon kişinin düzenli olarak horladığını söyleyebiliriz.
Horlamayla yatış pozisyonu arasında da bir ilinti mevcuttur. Yumuşak damağın ve küçük dilin kapaklanmasına bağlı olarak horlama, en çok sırt üstü pozisyonda görülür. Yan yatışta azalır, yüz üstü yatışta ise geçer.
Sık yaşanan uyku bozuklukları
Apne ise nefesin hava yolundaki bir tıkanıklığa bağlı olarak geçici olarak durmasına verilen isimdir. Solunum refleksindeki dengesizlik, hava yolundaki daralma, solunum kaslarındaki koordinasyon kaybıyla kalıtsal özelliklerimiz, horlamanın önemli bir hastalık olan nefes durakla-masına (apne) dönmesine neden olur.
Uyku bozukluklarının sık görülen belirtileri horlama, uykuda soluk durması, gündüz uyuklama ve yorgunluk, şişmanlık, dikkatsizlik ile birlikte hafıza ve davranış bozuklukları, cinsel yetersizlik, sabah baş ağrısı, gece sık idrara gitme veya idrar kaçırmadır.
Kalp hastalıkları açısından sigara ve alkol kullanımı, kilo ve yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, horlama ve apne yüksek risk faktörü oluşturur. Üstelik apnesi olan hastaların yüksek tansiyonu ilaca dirençlidir ve bu hastaların yüzde 90’ı tansiyonun apneden olduğunu bilmeden yaşamını sürdürür.
Tedavisi olan, ama tedavi edilmediği zaman yüksek tansiyon dışında kalp ve beyin hastalıklarına yol açan bu ciddi hastalık, yaşam kalitesini de düşürerek konsantrasyon bozukluğu, depresyon, cinsel isteksizlik ve trafik kazalarına neden olabilmektedir.
Bebek ölümleri ve uyku apnesi
20 saattir uyumayan bir insanın reaksiyon zamanı 50 promil alkollü bir insan kadar uzar. Bu yüzden alkol dışında kronik uyku bozukluklarının trafik kazalarında en önemli nedenlerden biri olduğu bilinmektedir.
Ne yazık ki bebeklerde uykuda ani bebek ölümlerinin en sık nedeni apnedir ve 20 saniyeyi aşan apnesi olan bebeklerin yüksek risk altında olduğu bilinmeli ve mutlaka tedavi edilmelidir.
Yaşlılarda ise sık görülen uyku sorunları içinde uyku apnesi yüzde 30’luk oranla en önde gelir. Yaşla birlikte kas gerginliğinin azalması apnenin başlıca nedenidir. Yaşlıların gündüz şekerleme yapmasının başlıca nedeni de apneleridir ve tedavi edilmelidir.
TEDAVİDE HASTANIN PAYI HEKİM KADAR ÖNEMLİDİR
Horlama ve uyku apnesinin tedavisinde hastaların payı en az hekiminki kadardır. Sigaranın bırakılması, alkol tüketiminin azaltılması, kilo-boy oranının normale çekilmesi ve düzenli spor yapılmasıyla bulgular hafifler ve geçebilir.
Tedavi KBB, nöroloji ve göğüs hastalıklarını içeren multi disipliner bir yaklaşımdır. Nefes tutan hastalara Polisomnografi adı verilen uykuda solunum, kalp ve beyin fonksiyonlarını içeren bir kayıt uygulanarak apnenin derecesi ölçülür.
KBB hekimi, hava yolunu daraltarak direnci artıran, başta yumuşak damak ve küçük dil olmak üzere, burun eti ve eğriliği ve çocuklarda bademcik ve geniz etine yönelik girişimlerde bulunmaktadır. Cerrahi başarı horlamada nedene bağlı olarak yüzde 70-80’lerdedir. Apnede ise yüksek indeksli hastaları (apne sayısı saatte 30’dan fazla) kalp damar hastalıkları açısından daha az risk içeren orta (yüzde 15-30) veya hafif (yüzde 15’den az) apne grubuna yükseltmek hedeflenmektedir.
Hastaların alışkanlıklarını düzeltmelerine rağmen ve/veya cerrahi tedaviye rağmen ileri apne hastalığı olan hastalarda CPAP adlı pozitif hava basıncı veren maske kullanımı kesin tedavi sağlamaktadır.