Hakikaten inanması güç, ama hasta davranışlarıyla ilgili çalışmalar, doktordan reçete alan kişilerin yalnızca yarısının ilacı tedavi planına uygun olarak kullandığını göstermekte. Tedavi planına uymamanın nedenleri arasında, unutkanlık en yaygın olanı. Ancak esas soru, neden insanların ilaç almayı unuttuğudur. Sıklıkla psikolojik inkâr mekanizması çalışır, hasta olmak endişe kaynağıdır ve ilaç kullanmak hastalığı anımsatır. Tedavi planına uymamanın diğer nedenleri çok çeşitlidir, tedavinin masrafı, zahmetli olması ve olası korkulan yan etkiler bunlardan bazılarıdır.
Yaşam kalitesini de düşürür
En iyi tedavi planı bile uyulmadığı zaman başarısız olur. Hastane başvurularının yüzde 10’u, birçok doktor vizitesi, birçok tanı testi ve gereksiz birçok tedavi, hastanın ilacı talimatlara uygun almamasından kaynaklanmaktadır.
Tedaviye uymama sadece tıbbi bakımın masraflarını artırmakla kalmaz, yaşam kalitesini de düşürür. Örneğin glokom denen göz tansiyonunun ilacının bazen atlanması ve yeterli dozda kullanılmaması göz sinirinde hasara ve körlüğe neden olabilir. Kalp ilacının dozunun atlanması, kalp ritminin bozulmasına ve çok ciddi kalp krizine neden olabilir. Yüksek kan basıncı
İlaç kullananlar pek önemsemez ama bazen aynı anda alınan başka bir ilaç, diğer ilacın etkilerinde ciddi değişikliklere neden olabilir. Bu duruma ilaç etkileşimi denir. Bir ilaç diğer ilacın etkisini çok artırabilir veya onun emilim, metabolizma ve atım hızını değiştirebilir, etkisini çok azaltabilir.
Herhangi bir ilaç alırken bu ilaca başka bir ilaç ilave edilecekse, bunu mutlaka doktorunuz yapmalı veya eczacınıza danışmalısınız. Bazen aynı anda alınan iki ilaç, benzer etkiler oluşturur ve tedavi edici etki iki katına çıkar. Bir kişi aynı etkin maddeye sahip iki ilacı bilmeden aynı anda kullanabilir. Daha da sıklıkla, benzer, ancak tamamen aynı olmayan iki ilaç beraber alınır. Bazen doktorlar buna etkiyi artırmak için başvururlar. Örneğin doktorlar kontrolü güç kan basıncı yüksekliğinde, iki yüksek tansiyonu düşüren ilacı beraber yazarlar. Kanseri tedavi ederken doktorlar bazen daha güçlü etki elde etmek için birden fazla ilaç uygularlar. Bu arada en büyük tehlike, farklı doktorların benzer ilaçları bilmeden reçetelediklerinde görülür, hastalar sıklıkla ayıp olmasın diye başka bir doktora gittiklerini gizlerler ve iki doktorun yazdığı aynı etkili ilacı, nasıl olsa farklıdır
Dengeli beslenme derken, beslenmenizdeki unsurların bir denge sağlamaya yönelik olması kastediliyor. Denge derken bu kelimeyle, besinlerin kendi aralarında bir denge yapar şekilde yenmesinin yanında, hormonal bir dengeyi, daha da açarsak bir anlamda insülin dengesini de anlatmak da istiyoruz. Ana görevi kan şekerini düzenlemek olan insülin, vücudumuza alınan besinlere yanıt olarak salgılanan bir hormondur. Bu açıdan bakıldığında, yedikleriniz sizin en iyi dostunuz ya da en kötü düşmanınız olabilirler.Yediklerinizi iyi seçersiniz, aşırı insülin salgılanmaz. İnsülin salgısını aşırı artıran besinler alırsanız, hiçbir diyet size beklediğiniz yardımı yapamaz.
Peki ne yapılmalı?
Öncelikle insülin salgısını aşırı uyaran besinleri yemekten kaçınılmalı. Böylece insülini belirli sınırlar içerisinde tutacak tarzda bir beslenme tarzı uyguladığınızda, ayrıca bu beslenmeyi, düzenli bir egzersizle de desteklediğinizde, kilo almayacak ve hatta aldığınız fazla kiloları da zamanla verecek-siniz. İnsülini kontrol altına almanızın başka yararları da olacak elbette, bel çevreniz kalınlaştıkça metabolik sendrom gibi sağlık için ciddi tehlikeli durumlar da kapıya dayanmakta.
Zihin açıklığını
Genellikle yemek yenip yatıldığı için sahurda olabildiğince hafif yiyecekler tüketilmeli. İftar sofrasında ise iftariyeliklerle oruç açılıp kremasız bir çorba içilebilir. Ana yemeğin ise haşlama, ızgara gibi sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanması gerekir
Geçen yazımda ramazan ayının genel anlamda kurallarından ve dikkat edilmesi gereken yönlerinden bahsetmiş, diyetisyenimiz Müge Başer’den bazı beslenme bilgileri aktarmıştım. Bugün de yine Diyetisyen Müge Başer‘in hazırladığı sahur ve iftar menülerinde hangi besinlerin tercih edilmesi gerektiği konularında bilgiler aktarıyorum.
Sahuru kahvaltı gibi düşünün
Oruç tutan kişilerin sahur öğününden sonra tekrar yattığı düşünüldüğünde bu öğün, ağır ve yağlı yemekler yerine olabildiğince hafif ve taze yiyecekler ile hazırlanmalıdır. Erken bir kahvaltı öğünü gibi düşünülebilir. Her sahurda mutlaka sebze ve meyve çeşitleri, belirli miktarlarda protein ve sağlıklı karbonhidrat seçimleri yapılmalıdır. Örnek vermek gerekirse,
-Peynir çeşitleri (tercihen beyaz, keçi veya lor peyniri gibi)
Bu yıl uzun yaz günleri ve sıcak havalara denk gelen ramazan ayında oruç tutanlar, beslenmelerine daha fazla dikkat etmeli. Yeterli ve dengeli bir beslenme düzenini korumak için oruç tutan herkesin ilk kuralı mutlaka sahura kalkmak olmalı
Ramazanın bu yıl yaz aylarının en sıcak günlerine denk gelmesi ve uzun günlerin yanında hava sıcaklıklarının oldukça yüksek derecelerde seyretmesi nedeniyle oruç tutanların beslenmelerini daha bir önemsemeleri gerekiyor. Biz de diyetisyenimiz Müge Başer ile bu seneki ramazan ayında oruç tutan kişilerin beslenmeleri için rehber olacak şekilde iki bölümlük bir yazı dizisi hazırladık.
Genel anlamda ramazan ayında dikkat edilmesi gereken noktaların yanında aynı zamanda sahur ve iftar mönülerinde hangi yiyecekleri, ne kadar ve nasıl yemeniz gerektiği konusunda da sizlere alternatifler ve örnekler vermek istedik. Böylece diğer ramazanlara göre daha uzun süre olan açlık süresince vücudunuzun elektrolit ve sıvı ihtiyacı ve kan şekeri dengesi daha uzun sürelerce dengede kalabilsin.
Doktorunuza danışın
“Sessiz katil” olarak nitelendirilen yüksek tansiyon hastalığının yaratacağı sorunlara karşı daha güvenli kalabilmek için yaşam biçiminizde bazı değişiklikler yapmalısınız: Kilonuzu kontrol edin, sigarayı bırakın, alkolü azaltın, stresten olabildiğinde uzak durun ve kan basıncınızı izleyin
Genetik mirasın doğuracağı sonuçları sağlıklı yaşam biçimi seçimleriyle birleştirerek, kader olmaktan çıkarmanın mümkün olduğu biliniyor artık. Sağlıklı yaşam biçiminin hastalık önleyici özelliğinin yanında, tedavi edici özelliği olduğu da kesin. Bu bakımdan yaşam biçiminiz hipertansiyonu önlemenizin yanında, size tanı konulduktan sonra da çok önemlidir. Hipertansiyonu olan biriyseniz; daha az ilaç kullanmak, kullandığınız ilacın dozunu mümkün olduğunca düşük tutabilmek ve “sessiz katil” hipertansiyonun yaratacağı sorunlara karşı daha güvenli kalabilmek için yaşam biçiminizde ve seçimlerinizde bazı değişiklikler yapmanızda fayda var.
KİLONUZU YÖNETİNİşe fazla kilolarınızı vermek, beden kitle indeksinizi 22-25 arasında bir değere getirmekle başlayabilirsiniz. Bunun için kilo yönetimi programlarından yararlanmalı, daha az kalori tüketmeye, sağlıklı beslenmeye, öğün atlamak, geç
Ayakkabı kişinin yerle temasında arada bulunan en önemli koruyucudur. Yanlış ayakkabı seçimi sorunlara yol açar
Sağlıklı yaşamın en büyük yardımcılarından biri tempolu yürüyüştür bilinci arttıkça, yürüyüş yapanlar da her gün artıyor. Çok hoş bir şey bu. Çoğu zaman ise bu yürüyüşlerde vücudumuzun en önemli koruyucusu olan ayakkabılar pek dikkate alınmamakta. Oysa yürüyüş sırasında ayakkabı sizin yerle temasınızda arada bulunan ve tipine göre amortisör görevi yapabilen en önemli koruyucunuzdur. Bazı işlerde çalışanlar saatlerce ayakta durmak zorundadır. Bu tip işlerde çalışan hanımların ayaklarına baktıkça çoğu zaman içim gider, keşke ayıp olmasa da söyleyebilsem, “Bu yüksek topuklu, dar burunlu şık ayakkabılar ileride problem çıkarabilir. Çalışırken şöyle rahat, parmaklarınızı sıkıştırmayan, tabanı destekli bir şeyler giyseniz” diyebilsem diye içimden geçiririm hep.
Yürüyüş sırasında her adımda eklemlerinize, dizlerinize ve bel kemiğinize çeşitli yükler gelmektedir. Hele kilo probleminiz varsa her attığınız adımda vücudunuzun özellikle bu bölümlerine ne kadar basınç geldiğini düşünürseniz, yürüyüşe uygun ayakkabı seçiminin önemi bir kez daha ortaya çıkar.
Yürüyüşe uygun,
Rumelihisarı, İstanbul’un kahvaltı cenneti. Sabahın yedisinden itibaren masalar donanır ve başlar bir kahvaltı keyfi. Hafta içi de, hafta sonu da bu keyif aynen devam eder, hem de yaz kış. Son zamanlarda bu kahvaltı keyfine değişik yemek lezzetleri de eklenmeye başladı.
Kısa bir süre önce boğazın incisi İskele Restaurant’ın tam karşısında Mama açıldı. Doors grubun sempatik bir İtalyan restoranı. Harika. Hele şansınız yaver gider de öndeki masalarda yer bulabilirseniz keyfiniz tam olur. Pizzaları çok güzel, özellikle deniz mahsüllü pizzayı tavsiye ederim, olması gerektiği gibi hiç peynir koymadan, sadece domates sosla yapıyorlar, nefis. Sağlığını düşünenler için hoş bu pizza, domates salçası var, deniz mahsülleri var ve incecik de bir hamuru var. Hele tüm malzemeleri bir yarısına toplar ve böylece malzemeden zengin ekmekten hafif olarak, yarısını yerseniz daha da hoş. Yanında da bir salata, işte size nefis bir öğün. Aslında insan istedi mi her yerde sağlıklı yiyecekler bulabiliyor veya biraz düşünceyle icat edebiliyor, iş ki meram etsin.
Rumeli Balıkçısı
Rumelihisarı’ndaki yeni lezzetlere son olarak da “Rumeli Balıkçısı” eklendi. “Kale Çay Bahçesi” ile İstanbul kahvaltı