Modern tıpta artık kişiler de sağlıklarından doktorları kadar sorumludur. Sağlık risklerini öğrenip uyguladıkları sürece birçok hastalıktan korunmanın yanında, yaşlanmayı yavaşlatıp, “saatleri durdurmak” konusunda çok önemli adımlar atmış oluyorlar. İşte bu modern tıp bilgilerinin ışığında, kişilerin sağlıklarını yönetmek konusunda bir yöneticiye ihtiyaçları olduğu ortaya çıkıyor. Bu kişi de “yaşam koçu” olan doktor, yani “kişisel sağlık yönetimi”ni uygulayan doktor ve ekibidir.
Bugün artık pek çok hastalığın, sağlıklı yaşam şartlarının bilinçli ve doğru bir şekilde uygulanması ile önemli ölçüde önlenebileceği bilinmektedir. Örneğin 50 yaşlarında olan sağlıksız yaşayan bir kişinin kalp krizi geçirmesi riski geçen yıllarla hızla yükselmekte. Bu kişi doktorunun kontrolünde sağlıklı bir yaşam tarzı sürmeye başlar ve önerileri uygularsa, kalp krizi riskinden uzaklaşır ve yaşıtlarına uygun risk grubuna döner.
Riskleri yönetmek
“Yaşam Koçluğu” programı
Osteoporoz yani kemik yoğunluğunun azalması, önceden alınabilecek önlemlerle yüz güldürücü sonuçlar alınabilen bir hastalıktır. Genç yaşlarda gerekli önlemler alınmayan veya gerekli tedavi uygulanmayan kişilerde ise ileride problemler kaçınılmaz oluyor. Yaşı ilerleyen kişilerin sadece osteoporoz nedeniyle artan bir kamburlukla, sağlık ve estetik prolemlerle karşılaşma olasılığı tatsız bir şey doğrusu. Hani “Teyzem düştü, kalçasını kırdı” derler ya, aslında teyzenin kalçası osteoporoz nedeniyle ağırlığa ve dönüş hareketine dayanamamış, önce kırılmış, teyze de sonra düşmüştür.
Geçen sabah İntermed’teki odamda osteoporoz ölçüm bölümümüzün şefi, nükleer tıp uzmanı ve benim 20 yıllık sağ kolum Dr. Mari Benli ile bu konuyu konuşuyorduk. Osteoporozu o her zamanki tatlı diliyle sizler için anlattı. İşte Dr. Mari Benli’nin anlattıkları:
Kelime anlamı ‘Gözenekli kemik’
Osteoporoz “gözenekli kemik” demektir. Normal kemiğin iç yapısı,
Ağrılı âdet görme, âdet düzensizliği ve aşırı kanama kadınların yabancısı olmadığı - çoğu genellikle ağır olmayan, geçici - sağlık sorunları. Ancak bazı durumlarda vücuttaki önemli sorunların işareti de olabilirler. Bu bakımdan, âdet döngüsünün bir kadının genel sağlık durumu için iyi bir gösterge olduğu söylenebilir. Jinekolog Prof. Dr. Ergin Bengisu sınıf arkadaşım, aynı binada olduğumuzdan haftanın en az 3-4 günü birbirimizi görüp, sohbet edebiliyoruz. Ergin Hoca’ya “Neler dersin bu konuda Hocam, âdet kanaması hanımları tabii çok yakından ilgilendiren bir durum, anlatır mısın bize?” dedim. İşte Prof. Dr. Ergin Bengisu’nun bu konuda anlattıkları:
İnsan bünyesi çok ilginçtir, inanılmaz koruma mekanizmaları vardır. Vücut adeta zor zamanların, hamile kalmak için elverişli olmadığını anlar. Örneğin, savaş zamanı gibi aşırı stresli durumlarda, pek çok kadın âdet görmez. Ya da belirli yeme bozuklukları olan kadınlar, âdetten kesilebilir.
Âdet döngüsünün
Bacanağım Zeki Türkmen ve kızı Esra’nın Arnavutköy’deki yeni işyerlerine gittim. Saat akşam sekiz gibi çıkınca, arabayı park ettiğim yerden almadım, Arnavutköy’ün eski binalarını seyrede seyrede sahile yürüdüm.
Sahile gelince gözüme arkadaşım Aydın Harezi’nin yeri çarptı. Yani Butik Otel Villa Denise ve girişindeki İstanbul’un meşhur paella restoranı Lola. Bu yaz sıcağında herhalde Aydın da, muhtemelen paella yiyen de yoktur, ama yine de bir uğrayayım dedim. Amma yanılmışım. Hem de iki kez, hem Aydın oradaydı, hem de pek çok kişi paella yiyordu bu yaz sıcağında.
Aydın, Amerika’da Hamilton Üniversitesi’nden Prof. Erol Balkan ve Corvus şaraplarından Nüket Türel ile koyu bir sohbetteydi. “Ben şöyle geçerken bir uğradım, hemen kaçıyorum” dedim, ama ne mümkün. Aydın, “Birazdan bir sürü dostun gelecek, hayatta bırakmam, Zuhal’i de çağır gelenleri görünce çok sevineceksiniz” dedi. Eh zaten yarım ağız demiştim gideceğim diye, o harika tapasları gözümün
Bazı şikâyetler vardır ki, insanlar bunları pek şikâyet saymaz, normalin değişimleri gibi görürler. Hazımsızlık şikâyetleri de böyledir işte. Hazımsızlık karnın üst bölgesine yerleşmiş olan, şişkinlik, ağrı, geğirme ve gaz çıkartma gibi rahatsızlıklarla birlikte giden bir şikâyetler paketidir. Halk arasında “hazımsızlık” diye adlandırılan bu durumun tıbbi adı “dispepsi” dir. Hazımsızlık yani dispepsi, sık görüldüğü için kişiler tarafından pek de önemsenmez. Dispepsi kendi başına bir hastalık olmaktan çok, genellikle reflü, ülser veya safra kesesi hastalığı veya benzer başka hastalıklar gibi altta yatan bir sorunun dış belirtisidir ve önemsenmesi gereken bir durumdur.
Aşırı alkol kullanımı, mideyi tahriş edebilen (aspirin gibi) ilaçlar, sindirim kanalında ülser gibi bozukluklar ve endişe hali ya da depresyon gibi duygusal sorunlar dispepsi riskini artıran faktörlerdir.
DİSPEPSİNİN PEK ÇOK SEBEBİ OLABİLİR
Hastalıklar:
Ülser
Reflü (asitli mide içeriğinin yemek borusuna geçmesi)
Mide hastalıkları
Önümüzdeki pazar, 19 Temmuz’da sigara içme yasağı başlıyor... Belki de bu uygulamayı fırsat bilip sigarayı bırakmaya ne dersiniz?
Bu pazar yani 19 Temmuz’da, sigara içmek cidden elle tutulur ölçüde yasaklanacak. Uygulamayla ilgili pek çok belirsizlik varmış daha, ama öyle veya böyle sigara içenler için hayat pek de kolay olmayacak anlaşılan. Belki de bu fırsattan yararlanıp sigarayı bırakabilirsiniz, ne dersiniz?
Acaba siz de kendinizi sigarayı, daha doğrusu tütün ürünlerini bırakmış biri gibi görebilir misiniz? Hani o gelecekteki sigara içmediğiniz ve sağlığınızı geri kazanmış halinizi gözünün önünde canlandırabilir misiniz? Ne güzel değil mi, her geçen gün sağlık yavaş yavaş geri geliyor. İş ki vücudumuza ve gelecekteki sağlığımıza bu katkıyı yapabilmeyi isteyelim.
Sigara içenler tabii bu tip yasaklara kızıyor ve “Kimsenin hürriyetimizi kısıtlamaya hakkı yok, zararı bana, içersem içerim” diyor. İş kesinlikle öyle değil. Bundan önceki yazılarımda
Beslenmenize dikkat ederek sıcakların etkisini hafifletebilirsiniz. Terlemenin etkisiyle oluşan sıvı kaybının yerine konması önemli. Kızartılmış, yağlı ve soslu yiyeceklerden uzak durmalısınız
Yaz ayları denildiğinde akla ilk gelen hep deniz, kumsal ve güneştir. Herkes yazlıklara veya kışın ortasından beri planlarını yaptığı tatil köylerine, otellere koşar. Hal böyle olunca da zamanın çoğu plajlarda, sahil kenarlarında, havuz veya deniz keyfi yaparken geçer. İntermed’te diyetisyenimiz Müge Başer’le sağlıklı beslenme ve kilo yönetimiyle ilgili konuşuyorduk, “Plajlar için beslenme çantalarını hazırladım, yazlığa gidenlere anlatıyorum” diye şakayla karışık yaz aylarında sağlıklı beslenmeye dikkat çekti.
Müge’den bu “beslenme çantalarını” sizler için de anlatmasını rica ettim. İşte Diyetisyen Müge Başer’in yaz aylarında beslenme ile ilgili nelere dikkat edilmesi hakkında önerileri:
Yazın sıcak havaların etkisinden yediklerinize ve içtiklerinize dikkat ederek bir nebze de olsa kurtulabilirsiniz. Öncelikle bunaltıcı sıcak
Ağız veya nefes kokusunun en çok rastlanılan nedeni kişinin yiyip içtikleridir. Eğer sebep, yenilen veya içilenler değilse, ağız kokusu dendiğinde öncelikle akla gelen neden, ağzın içinde, dişlerde ve diş etlerinde çoğalan bakterilerdir
Ağızları kokan kişiler çoğunlukla nefesleriyle karşısındakinin yüzüne çarpan bu kokunun farkında değildir. Fark etseler de, bir şeyler yiyip veya çiğnediklerinde geçti zannederler ve genellikle bu kokuyu önemsemezler.
Ağız kokusu kişinin çevresini, bazen de kendisini rahatsız eden bir durumdur. Ağız veya nefes kokusunun en çok rastlanılan nedeni kişinin yedikleri ve içtikleridir. Bunların başında alkol, sarmısak, soğan, sigara vb gibi maddeler gelir. Yenen yiyeceklere bağlı kokular, keskin ve kalıcı değildir.
Dişler arasında kalan artıklar
Eğer sebep, yenilen veya içilenler değilse, ağız kokusu dendiğinde öncelikle akla gelen neden, ağzın içinde, dişlerde ve diş etlerinde çoğalan bakterilerdir. Bakterilerin ürettiği uçucu kükürt bileşikleri gibi maddeler ağız kokusuna yol