Sekse daha mı az ilgi duyuyorsunuz? Huysuz biri mi oldunuz? Acaba bunlar orta yaş krizi mi yoksa yaşlanmayla bağlantılı hormonal değişimler mi? Gelin birlikte bakalım...Ürolog Dr. Serdar Erkan’la sohbet ediyorduk. Konu yaşlanan erkeklerdeki sinirliliğe ve hormonal değişimlere geldi. Dr. Serdar’a “‘Erkeklerde kadınlar gibi menopoz oluyor mu?’ diye çok soruluyor, anlatsana bu konuyu” dedim. İşte anlattıkları...
“Hormonal değişimler, erkeklerde yaşlanmanın doğal bir parçası olsa da andropoz ya da bilinen adıyla erkek menopozu, bazı erkeklerde cinsel işlev, enerji düzeyi veya duygu durumunda değişimlere yol açar. Andropoz, testosteron düzeylerinde yaşa bağlı azalmayı tarif eder.
Belirtileri neler?
Testosteron düzeylerinin normalden düşük olması her erkekte belirti vermez. Verse de bunlar, kişiye göre değişiklik gösterir. Bu belirtilerden bazıları yaşlanmanın doğal parçasıdır. Testosteron düzeyinin düşük olup olmadığını bilmenin tek yoluysa kan testi yaptırmaktır. İşte o belirtilerden bazıları...
* Cinsel istekte ve kendiliğinden sertleşmede azalma
* Memelerde şişme ya da hassasiyet
* Vücut ve pubik kıllarında azalma
En büyük eczane tabiatın bize sunduğu nimetler olan bitkilerden hazırlanan destekler, günümüzde yaygın olarak kullanılıyor. Bunların kullanımı insanlık tarihi kadar eski olsa da yakın zamana kadar ‘bitkisel destek’ lafından bahsedilmiyordu. Şimdi bir de ‘modern aktar’ diyebileceğimiz yerlerde albenili ambalajlarda satılan çeşitli bitkisel ürün ve karışımlar var. Bunların satışları her geçen gün artıyor.
Popüler bitkisel desteklerin alınması acaba herkes için güvenli mi? Bunları basit birer beslenme desteği olarak görebilir miyiz? Çevremizdekilere tavsiye edebilir miyiz? Bitkisel olduklarından bu ürünlerin ilaç gibi bazı yan etkileri olmadığını söyleyebilir miyiz? Kuşkusuz bu sorulara evet cevabını vermek mümkün değil, zira bitkisel desteklerin sizin için uygun olup olmadığı, onların içindeki maddeye, sizin mevcut sağlık durumunuza ve tıbbi öykünüze bağlı. Başka bir deyişle her bitkisel destek, her zaman, herkes için uygun olmayabilir.
Prospektüs eksikliği
Bitkisel destekler de aynen eczanede reçeteyle satılan ilaçlar gibi içinde vücut fonksiyonlarını etkileyebilen aktif maddeler bulunan ürünler. Unutmayın ki, bir şey fayda ediyorsa, zarar da verebilir. Her ne kadar bu ürünlerin
Özürlü çocukların hayata tutunabilmelerine destek olmak için bir SMS mesajı göndermek yeterli...
Türkiye’de 8.5 milyon özürlü birey yaşadığını biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum. Bunu, Özürlüler Vakfı Kaynak Geliştirme Birimi Sorumlusu Duygu Altın ile yaptığım sohbet sırasında öğrendim. Çok ilginç bilgiler aldım Duygu Hanım’dan. Bunları sizlerle paylaşmak istedim. Bu arada anne babaların bilgisizliklerinin ve dikkatsizliklerin nelere yol açtığını hayretle dinledim. Vakfın, kurucusu Hüseyin Ören Bey önderliğinde yaptıkları hem insanı heyecanlandırıyor hem de “Keşke biz de böyle yararlı işler yapabilsek” diye kendine dönük eleştiri yaptırıyor. İşte Duygu Hanım’ın anlattıkları:
Doğu bölgelerinde risk daha fazla
“Özürlüler Vakfı, 1998 yılında Hüseyin Ören ve yedi kurucuyla hayata geçti. Kurucumuz Hüseyin Ören, 1956 yılında İstanbul’da doğdu, 1974 yılında geçirdiği bir kaza sonucu hayatının geri kalanını felçli olarak sürdürdü. Kaza sonrası ikinci hayatında, yüz yüze geldiği sorunları başkalarının yaşamaması için birçok özürlü grubunun aynı çatı altında olması gerekliliğine inanarak vakıf kurma çalışmalarına başladı.
Özellikle doğu bölgelerinde bilinen birçok yanlış uygulama,
Bu hafta, bir psikoloğun meditasyon üzerine yazdığı makalesini sizlerle paylaşmak istiyorum
Özden Bayraktar’ı yıllardır tanırım. Koç Lisesi’nden kızım Ceylan’ın sınıf arkadaşıydı, çok sık görüşürlerdi. “Ne olmak istiyorsun?” diye sormuştum ona birinci sınıftayken. “Psikolog” dedi hiç tereddütsüz. Oldu da. Yıllardır İngiltere’de hem kendini geliştiriyor, hem de farkındalık gibi önemli konularda seminerler veriyor. Artık arada İstanbu’a da gelip seminerler vermeye karar vermiş, çok sevindim. “Hasan Amca sana İngiltere’de yayımlanan bir yazımı göndereyim” dedi. Gönderdi, ben de aynen yayınlıyorum:
“Sevgili okuyucular,
‘Meditasyon’ konusu üzerinde bilimsel bilgiler vermek istiyorum. Meditasyonun fiziksel bedenimiz üzerindeki etkilerine dair pek çok bilimsel bilgi bulunmakta. Gelin bunlara bir göz atalım!
Farkındalık meditasyonu denilen tarzda esas düşünce, aldığımız nefese ve hislerimize odaklanmak. Bu esnadaki düşünce ve duygularımızın farkında olmak. Ancak bu sırada, bilincimizi ‘şimdi ve burada’ya getirebilmektir. 2009’da yapılan bir araştırma meditasyonun, kalp hastalarının tansiyonunun düşmesine yardımcı olduğunu ortaya koymuş. Ayrıca bir diğer önemli bulguysa meditasyon
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, ‘bir ufak rakıyı’ beş akşamda tüketmek gerekiyor
Geçenlerde 29 yıllık kapı komşum Karaciğer Vakfı Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Gürakar, yeni vitamin ve genetik yatkınlık testlerini incelemek için yanıma uğradı. Hocam her daim taze, neşeli, ayaklı arşiv gibi; her isim, adres ve toplantı hafızasında. İnsana bu kadar pozitif enerji veren biri az bulunur. “Hasan, bugünlerde çok konuşuluyor, sana alkol hakkında biraz bilgi vereyim de yaz” dedi. Muzaffer hocamın alkol hakkında anlattıklarını aynen aktarıyorum...
işte etkileri
1. Alkol vücutta karaciğer gibi hayati organları tahrip ediyor. Organlardaki hasarlar hepatite hatta siroza kadar ilerleyebiliyor.
2. Kalpte miyokard adalesini etkiliyor, kalp yetmezliğine yol açabiliyor.
3. Sinir sistemini etkiliyor.
Modern yaşam ve doğadan uzak hayat tarzı, alerjilerin ortaya çıkma sıklığını artırdı. Neredeyse cam kavanoz içerisinde yetiştirilen çocuklar dışarıya çıktıklarında hemen her şeye karşı alerji gösteriyor
Ev hayvanlarının insan sağlığına pozitif katkıları her geçen gün daha fazla anlaşılıyor. Ancak evinize aldığınız ve aylarca beslediğiniz hayvanın sizde bazı fiziksel şikayetlere neden olduğunu fark edebilirsiniz. Hatta bu şikayetlere bazı geceler hafif bir nefes darlığı da ekleniyorsa çok sevdiğiniz kedinize alerjiniz var demektir. Peki, bu kedicikle yaşamanın bir yolu var mı?
Bu tavsiyelere kulak verin
‘Pediatrics Synopsis Book’, bu yaklaşımı çok net ve güzel bir şekilde özetliyor: “...Yenidoğan bir bebek ya da henüz alerjisi olmamış küçük bir çocuk ne kadar erken ev hayvanlarıyla karşılaşır ve temasa geçerse, ileriki yaşlarda herhangi bir etkene karşı alerji geliştirme riski düşer. Egzema, alerjik nezle hatta astım gibi hastalıklar bu çocuklarda daha seyrek görülür.” Aynı kitap, “Eğer çocukta ev hayvanlarına karşı oluşmuş bir alerji varsa, bunlarla temasını sürdürmek belirtilerin daha da kötüleşmesine sebep olmaktan başka bir işe yaramaz. Dolayısıyla böyle bir durumda,
Kişilere tıbbi danışmanlık yapmak üzere kurulan merkezler büyük bir boşluğu dolduruyor. Kişinin kontrollerini, tahlillerini takip etmek, hatırlatmak ve her şeyden önemlisi de bunların önemini net bir şekilde anlatıp yaptırmalarını temin etmek sağlık koçlarının en önemli görevlerinden biri
Gün geçtikçe sağlığımızda önemi artan vitamin, mineraller ve diğer çok çeşitli besin takviyeleri gelişigüzel ve bilinçsizce kullanıldıkları için, hem bunlardan beklenen yararlar görülemedi, hem de bazı ilaçlarla etkileşimleri göz önüne alınmadan kullanıldıkları için yarardan çok zarara neden oldu. Bunlar her zaman gözle görülebilir zararlar olmasa da boş yere kıymetli zaman kaybı, yaşlanmanın hızlanması, vücudun yıpranması gibi etkiler sık sık kendilerinden bahsettirir oldu.
Bu konu tüm dünyada o derece dikkat çekti ki son yıllarda yaş almanın etkilerini önleyip, sağlıklı ve uzun yıllar geçirilmesi için kişilere tıbbi danışmanlık yapmak üzere kurulan merkezler bu konuda büyük bir boşluğu doldurmaya başladı.
Modern tıbbın hizmetiBu merkezler ileri sağlık danışmanlığı hizmeti vermeye başladılar. Kişiye özel programlanan bu modern incelemeler sadece besin takviyeleri kullanmasıyla sınırlı
Birçok bitki antioksidan özelliğiyle bizi serbest radikallerden ve bunların zararlarından korur. Ancak bir madde yarar sağlayabiliyorsa, zarar da verebilir. Bu yüzden mutlaka doktor gözetiminde kullanılmaları gerekir
Serbest radikaller ve bunların zararlarından bizleri koruyan antioksidanlardan sık sık bahsediyoruz. C ve E vitamini, beta karoten ilk akla gelenler. Bunlara ilaveten coenzym Q-10 gibi antioksidanlar da çok tanınıyor. Bu tip görevleri üstlenebilen çok çeşitli bitkiler de var. Ancak unutulmaması gereken, her bitkisel maddenin zararsız olmadığıdır. Bazı durumlarda, tıpkı ilaç etkileşimi gibi, yan etkilere de neden olabilirler. Antioksidan özelliği olan bu bitkilere bazı örnekler şunlardır:
Ginkgo Biloba: Hafızayı ve konsantrasyon yeteneğini güçlendirmeye yardımcı olur. Yorgunluğu, baş dönmesini ve kulak çınlamasını azaltır.
Sarımsak: Antioksidan olan organosülfür bileşikleri, gallik asit içerir. Virüs ve bakteri enfeksiyonlarından korur, hazımsızlığı önler. Üst solunum yolu hastalıklarında akciğerlerdeki ve bronşlardaki mukusu inceltir. İdrar söktürücüdür. Tansiyonu dengeler. Total kolesterolü düşürür. Kan pıhtılaşmasını azaltıcı özellik taşır. Her gün