İZMİR sanayisinin hareket noktası Alsancak Limanı’nda, limanı satın alan konsorsiyumun parayı bulamayacağını geçenlerde yazdık, ardından gelişmeler birbirini izledi.
İzmir kamuoyu liman sorununu gündemine aldı.
İzmir Limanı’nı 49 yıllığına kiralayan Global- Hutchison Whompoa- Ege İhracatçı Birlikleri (EİB)/ LİMAŞ Ortak Girişim Grubu özelleştirmeden ek süre istedi. Şimdi ek sürede de yaklaşık 30 günleri kaldı.
Keşke, bu konsorsiyum 1 milyar 275 milyon dolarlık ödemeyi yapsa, yapabilse.
Ancak durum zor görünüyor.
Konsorsiyumun sıkıntısını yumurta kapıya gelene kadar görmemezlikten gelenler bugün ise çözüm olabilir mi diye çare arıyorlar.
Bu rakama çare bulmak zor.
Ülkede birçok gündem maddesi önemliyken, tam Kurban Bayramı öncesi bir madde var ki; halkın doğrudan boğazını ilgilendiyor. Çünkü böyle giderse halkın çoğu et, tavuk ve hatta birkaç çeşit hariç, balık yiyemeyecek.
Kurban Bayramı’na az kaldı, fiyatlar ateş gibi, el yakıyor. Geçen yıl 250’ye alınan kurbanlık kuzunun fiyatı bu yıl 500 TL.
Yalnız çok üzülmeyelim enflasyon düştü!
Türkiye, enflasyon rakamlarını hızla düşürüyor. Geçen aydan bu aya yıllık enflasyon oranı yüzde 5.3’ten yüzde 5.1’e geriledi.
Enflasyon düştü ama kırmızı et ve beyaz ete enflasyon, vız geliyor...
“Kara kara düşünüyoruz”
Hikaye uzun, iki yılı kapsıyor. Çekişmeler, teklifler, imzalanan sonra uyulmayan anlaşmalar, hazırlık dosyaları. Aslında ucunda milyar dolarlık yatırımlar olunca süreç olağan. Bugüne gelindiğinde ise tek cümle ile şöyle söylemek mümkün.
İzmir’e kurulacak milyar dolarlık teknoloji yatırımlarında ilk zor aşamalar atlatıldı, taraflar birbirini tanımaya başladı.
Fransız teknoloji bölgesi işletici şirketi CICOM’un ikinci kez verdiği teklif
İzmir’e, bilişim dünyasının kapılarını açacak görünüyor.
Bu süreçte hedefteki adamlardan biri de Ege Genç İşadamları Derneği Başkanı Cemal Elmasoğlu’ydu.
CICOM şirketini getiren ve ardından EGİAD’lı birkaç iş adamıyla şirkete ortak olmak için harekete geçmesi okları Elmasoğlu’na yöneltmişti.
CICOM’un ilk teklifindeki, İzmir’in üniversiteyle birlikte 20 kuruluşunun da ortak olduğu İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesi AŞ’nin (İZTEKGEB) yüzde 90’nına sahibi olma isteği ve EGİAD’lı birkaç işadamının da bu şirkete ortak olması soru işaretleri yaratmıştı. Biz de “Neler oluyor” diye soran gazeteciler arasındaydık.
BİR süre önce, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB) sağladığı cansuyu kredileri büyük umut olarak duyuruldu. Bakan’ından daire başkanına, KOSGEB müdürlerine kadar her yetkili, krediyi parlak şekilde lanse etti.
Bu tantana içerisinde, gücümüz yettiği kadar teşviğin geç kalmışlığı ile “devletin vergi oyunu”na dikkat çekmeye çalıştık.
Yine de sonuçta KOBİ’ler ve esnaf için, ilk üç ayı ödemesiz, geri kalanı aylık eşit taksitler halinde toplam 15 ay vadeli 25 bin lira kredi önemliydi. Öyle de oldu.
Büyük ilgi gördü.
Vergi borcu olanlar bu yolla borcunu hafifletmenin gayreti içinde, diğerleri ise soluk alabilmek adına bankalara koştu.
17 bankayla anlaşıldı
Büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında 5216 Sayılı Kanunu’na göre stratejik plan hazırlamak bulunuyor. Belediye başkanının da öncelikli görevi, belediyeyi stratejik plana uygun yönetmek.
296 sayfalık stratejik planda öncelikle dikkatimizi çekenleri sıralayalım..
Özellikle Gelir Yapısı bölümünde eski yılların 2001, 1990-2000, 2004 yılları verilerinden hareketle mevcut durum tespiti yapılmış. İşgücü verileri de Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyelerine ulaşan işsizlik oranlarının güncelliğinden uzak.
743 muhtarlığın bulunduğu İzmir’de sadece 84 muhtara yazı gönderilerek görüşlerinin alınması “kenti kentliyle birlikte yönetme” anlayışını göstermelik kılıyor.
Başkan Aziz Kocaoğlu’nun halka dağıtılan seçim broşürlerinde yer alan “Kentsel Demokrasi ve Yönetim” başlığı altındaki bazı önemli başlıklara da stratejik planda rastlanmıyor. Bu kapsamda muhtarlar masası, muhtarlar broşürü, kent meclisleri başlığı altındaki, gençlik meclisi, kadın meclisi, engelliler meclisi, çocuk meclisi, demokrasi forumu ve sivil toplum meclisi gibi stratejik hedefler planda yer almıyor. Oysa bu maddeler kenti kentliyle birlikte yönetmek açısından önemli. Yine stratejik planda, Körfez’e
ÖNCE hakkını vererek başlayalım. Geçmişte yaşadığı “arsenikli su” olayında İzmir siyasi hedef tahtası haline getirilmek için epey uğraşıldı.
O günlerde her satırı ayrı tartışılan arsenik meselesinin, bugün bir önemi yok. Sonuçta İzmirliler yeni tesisleri ile birçok kentten daha sağlıklı suya kavuştular.
İşte o sırada yaşanan bir gelişme ise akıllarda kaldı.
Sağlık Bakanlığı su faturalarına ‘içilebilir nitelikte değildir’ yazılmasını isteyince Belediye ince bir taktikle 0 -13 metreküplük su kullanım fiyatını 1,19 TL yerine 10 kuruş yaptı.
Zaten 10 kuruşluk faturayı göndermeye de gerek yoktu, yaklaşık 5 ay boyunca vatandaşlar su faturasını unuttu.
Zaman geçti, suların üzerinden sular aktı.
İZSU suya zam için geçtiğimiz Haziran ayında düğmeye bastı. 10 kuruşluk “şok fiyatın öncesi” yani alt baremi 1,19 TL ve onun üzerindeki kademeli fiyatlara yaklaşık yüzde 20 zam koydu.
İzmir Ticaret Odası’nın Girit iş gezisinde, işbirliği bağlantısı hedefleyen, bavullarla ürünlerinden numune taşıyan Egeli işadamları, Komşu’dan keyifli döndü
300 yıl boyunca Türkler’in yönetimi altında kalan Girit Adası, bugün Türkiye-Yunanistan ticari ilişkilerinde de etkin...
Özellikle mübadele nedeniyle çoğu Egelinin köklerinin bulunduğu bu adaya, İzmir Ticaret Odası’nın yaptığı ziyaret, özünde, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerde gelinen boyutu da ortaya koydu.
Öncelikle Girit, Yunanistan’a bağlı 13 eyaletten biri. Girit Adası da kendi içinde dört eyalet şeklinde yönetiliyor. Venizolos’un memleketi olarak da tanınan Girit, aynı zamanda Yunanistan’ın en büyük adası.
İzmir Ticaret Odası verilerine göre 3 milyar 541 milyon dolara ulaşan Yunanistan’la ticaretin yaklaşık yüzde 20’si Girit üzerinden gerçekleşiyor.
Ada ticareti ise tümüyle ithalata dayalı gelişiyor.
İzmir Ticaret Odası’nın “140 kişi bu krizde Girit’e mi gider?” yaklaşımlarıyla karşılaşan Girit seyatindeyiz.
Doğru, Ticaret Odası bugüne kadar Yunanistan ve adalara kalabalık geziler düzenledi ama alınan yolların bir kısmı da böyle alındı. Yolu ticaret açtı, eğer siyaset isterse çok daha uzatabilir.
Yunan işdünyası, gelişmeye başlayan ilişkilerden memnun olmaya başlamış ve hatta inceden tedirginlik içinde. Çünkü dış ticaret Türkiye lehine gelişiyor. 2008 itibarıyla ticaret hacmi 3 milyar 541 milyon dolara ulaştı. Büyük rakam değil belki ama 10 yıl öncesine göre anlamlı.
Yunanistan’da 9’u küçük ölçekli, diğeri de Ziraat Bankası olan 10 Türk firması yatırım yaparken, Türkiye’de 360 Yunan sermayeli firma mevcut. Bunların arasında Yunanistan ın en büyük bankalarından biri olan National Bank of Greece’in, Finansbank’ın yüzde 46’sını 2.774 milyar dolara satın alması gibi güçlü ortaklıklar da var.
* * *
Ticaretin bu kadar başındayken, Yunan işdünyası hangi tedirginliklerini dile getirdi? Öncelikle Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’ın duygulu ve coşkulu konuşmalarına bugüne kadar aynı coşkuyla karşılık veren, Türk-Yunan İşdünyası Başkanı Parayatis Kuçikos’ın konuşmasına