Önce ben itiraf ettim ya da açık yüreklilikle dile getirdim.
“Crowne Plaza Oteli’nin İnciraltı’na yapılmasına karşı çıkanlar arasındaydım” dedim.
Sonra oteli kuran işadamı Hüseyin Özdilek, “İlk başlarda yanlış mı yapıyoruz, bu adamlar neden bu kadar karşı çıkıyorlar, diye ürktüm ama sonra doğru yaptığımızı anladım” dedi.
İzmirliler olarak Özdilek grubunu İnciraltı’ndaki alışveriş merkezi ve otel ile tanıyoruz. Türk işdünyasında ise Özdilek, dünya havlu üretiminde önemli payı olan işadamı olarak biliniyor.
Havludan başladı, alışveriş merkezleri kurdu, İzmir’de otelciliğe adım attı. Şimdi otelciliği Eskişehir ve İstanbul’da da sürdürmeye hazırlanıyor.
Özdilek; grubun 40., Crowne Plaza Oteli’nin 7. yılında; yılda 150 milyon dolar ciro, 45 milyon dolar da ihracat hacmine ulaştı. 5 bin kişilik istihdam yarattı. Önümüzdeki iki yılda yaklaşık 600 kişilik istihdam daha sağlayacağını söylüyor.
Hüseyin Özdilek’le herşeyi açık konuştuk, zaten karşınızdaki öyle birisi. İçi dışı bir.
REFERANDUMU tamamladık, ekonomi cephesi mutlu.
Borsa tavan yaptı, sıcak para girişi hızlandı.
“Evet”ler hukukta ne getirecek tartışılırken, ekonomi dünyası kararını vermiş gibi: “Hayırlısı oldu.”
Anayasa’da yapılan değişiklikle vergi ya da devlete olan diğer borçları nedeniyle yurtdışına çıkış yasağı konulanlarla ilgili hüküm de kaldırılıyor.
Şimdi, hemen değil, az sonra....
Yüksek Seçim Kurulu’nun kararının ardından Anayasa Değişikliği’nin resmi gazetede yayınlanmasından sonra ilgili değişikliklerle ilgili uyum yasaları çıkarılacak ve bu sürecin de yaklaşık iki ay alabileceği öne sürülüyor.
Yurtdışına çıkış yasağı, bundan sonra sadece mahkemeler tarafından suç soruşturmasıyla ilgili olarak konulabilecek.
ÜLKE genelinde referandum heyecanı bitti ama Ege’nin Genç İşadamları’nda heyecan bitmiyor.
Ege Genç İşadamları Derneği’nin (EGİAD) yaklaşık 500 üyesini seçim heyecanı sardı.
Bugünün genç, yakın gelecekte kentin sanayisinde, siyasetinde doğrudan rol oynayabilecek üyelere sahip EGİAD, bir kanaat mercii olmayı başardı.
Şimdi genç işadamları harıl harıl 6 Kasım’daki seçime hazırlanıyor. İki aday ve yoğun bir rekabet var. Başkanvekili Temel Şen ile İzmirli işkadını Ayşe Akın, yedeklerle birlikte 30 kişilik yönetim listesini neredeyse oluşturdu.
Her iki aday da iddialı, hırslı.
* * *
Şimdilik rekabet ise projelerden daha çok “yaş” da yaşanıyor.
BU sabah, etrafınızdakiler muhtemelen size iki şekilde gülümsüyor olacaktır.
Ya “Hayırlı günlerrrr” diyeceklerdir ya da “sonuna kadar evettt”
Boykotçular da var diyeceksiniz ama onlar nedense genellikle gülmüyorlar.
Öfkeli anlatıyorlar neden boykot ettiklerini.
Referandumda öfke deyince, bir de MHP lideri Bahçeli geliyor aklıma.
Şahsen Bahçeli konuşuken, şimdi altından ateş çıkacak, uzaya fırlayacak mı diye bakındığım oldu.
Hoş diğer liderler de az öfkeli değildi. Hatta bir ara benim siyasetle arası olmayan annemi bile kızdırdılar!
ÇAĞ değişti, yaşamımızdaki çoğu şey başkalaşıyor, Öyle ki, omuzlarımızdaki iki melek de artık eskisi gibi değil gibi geliyor bana!..
“Biri kötülük, biri iyilik düşünür” derler meleklerin. Bence şimdi farklı!
Artık biri, “Haydi acele et, yoksa hiçbir şeyi yetiştiremeyeceksin” diyor. Hep bir telaş hali. Diğeri, “Yavaş ve sakin ol, neyi ne kadar çok yapabildiğin değil, ne kadar anlam ve değer yaratabildiğin” diye söylenip duruyor.
* * *
Dün bayramın ilk günü, annemdeyiz...
Geleneksel aile, hatta sülale kahvaltısıyla başladık güne.
Annem, namı diğer tüm ailenin “anneannesi” yine marifetiyle donattı kahvaltı sofrasını.
Ankara için ‘rahat ve kendi halinde bir kentin, fazlaca özgür insanlarıyızdır’ biz.
Biraz kızdırılırsa İzmir’e sıfat bulmak zor olmaz. “Gâvur”, “faşist” bazen de “komünist” Ama görülür ki İzmir hiçbiri olmamıştır. Atatürkçü, eşitlikçi, özgürlükçü bir İzmir’den tavizi koparamazsınız. Bir de samimiyet merakı vardır bu kentin. Kim samimi, kim değil ? Mesala bu kadar huzurlu bir kent olmasına rağmen, iktidar ve ana muhalefet cephesinde sorunlar bitmez.
Sağda ve solda “samimiyet” süzgecinden daha sık geçirilir, olaylar ve insanlar. Kendi içlerinde samimiyet döngüsünün çarkları diğer kentlere göre hızlı döner. Belki de bu yüzden İzmir’in imbatına hep bir ters rüzgar eklenir.
Bu kez CHP açısından imbat rüzgarları yeniden esmeye başlamıştı ki; olmadı, yine bir yerlerden ters rüzgarlar sarmaya başladı ortalığı. Genel başkan Kılıçdaroğlu’nun mitingi iyi geçmiş, İzmir yeni liderini benimsediğinin izlerini vermeye başlamıştı. Parti il başkanlığında da koordinasyonsuzluk sorunu aşılmaya çalışılırken, Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde parti yeniden “samiyet” dengesi kurmaya çalışıyordu. Bu zor kurulan denge kendine bir harç bulmuşken, bu kez, İzmir Büyükşehir Belediyesi cephesinde bir
BUGÜNE kadar CHP’li olduğunu bilmediğim, hatta sosyal demokrat, sol partilerle ilgisi olmadığını bildiğim insanları gördüm meydanda. Taksici, eczacı kalfası, esnaf ve işadamı.
Bence iki neden vardı:
Bir; İzmir baskıyı sevmiyor. “Tarafını seç” baskısı, İzmir’de tavrını belli etmeyi sevmeyen, tercih etmeyen birçok kesimde de ters etki yaratmıştı; işadamı o nedenle meydandaydı.
Baykal’ın yıllar süren biraz despotik, biraz da halk adına ama halktan kopuk siyaset yapma anlayışından sonra, İzmir’de bir kitle vardı ki; Kılıçdaroğlu’nun mütevazılığının, dürüstlüğünün peşine takılmak istiyordu. Esnaf da, şoför de, işçi de bu nedenle soluğu Gündoğdu’da almıştı.
Yanıtları üç aşağı beş yukarı benzer: “Kılıçdaroğlu’na güveniyoruz, ona destek vermeye geldik.”
* * *
İzmir’de tabanın derdi artık yalnızca iktidara karşı koymak değil, hatta “gavur İzmir”in rövanşını vermek gibi bir derdi de kalmamış. Sunucunun can hıraş vargücüyle “Gavur İzmir ses ver” çağrısı neredeyse yankı bile bulmadı.
DEVRAN yine hızlı döndü ve referandum sürecine bir hafta kaldı.
Eleştirilerimizi yaptık, beklentilerimizi sıraladık ve bugünlere geldik.
“Bayram değil, seyran değil ama referandum” diyerek, bir konu bulup gelen bakanlardan, genel başkanlardan kentin başı döndü. Birkaç ay öncesine kadar bölgenin sorunlarını anlatmak için Başkente çıkarma yapan Egeliler ziyaret edecek Bakan bulamazken, bu kez Bakanlar nöbeti birbirinden devralıyor.
* * *
İzmir’de önümüzdeki hafta 30 ilçede, 7 bin 700 sandıkta 2 milyon 865 bin 535 kişi oy kullanma hakkına sahip olacak.
Bu arada referandumda da oy kullanmamanın cezası var mı diye merak ettim, varmış; 22 TL.
Tabii bugüne kadar oy kullanmadığı için para cezası alan en azından İzmir’de olmamış. Yüksek Seçim Kurulu tarafından gönderilen oy kullanmayanların listesi Maliye Bakanlığı’nın tahsil edilmeyen alacaklar hanesinde halen ve aynen duruyor. Bakanlık bu cezaları tahsil etmeye kalksa astarı yüzünden pahalıya gelecek.