Önce ben itiraf ettim ya da açık yüreklilikle dile getirdim.
“Crowne Plaza Oteli’nin İnciraltı’na yapılmasına karşı çıkanlar arasındaydım” dedim.
Sonra oteli kuran işadamı Hüseyin Özdilek, “İlk başlarda yanlış mı yapıyoruz, bu adamlar neden bu kadar karşı çıkıyorlar, diye ürktüm ama sonra doğru yaptığımızı anladım” dedi.
İzmirliler olarak Özdilek grubunu İnciraltı’ndaki alışveriş merkezi ve otel ile tanıyoruz. Türk işdünyasında ise Özdilek, dünya havlu üretiminde önemli payı olan işadamı olarak biliniyor.
Havludan başladı, alışveriş merkezleri kurdu, İzmir’de otelciliğe adım attı. Şimdi otelciliği Eskişehir ve İstanbul’da da sürdürmeye hazırlanıyor.
Özdilek; grubun 40., Crowne Plaza Oteli’nin 7. yılında; yılda 150 milyon dolar ciro, 45 milyon dolar da ihracat hacmine ulaştı. 5 bin kişilik istihdam yarattı. Önümüzdeki iki yılda yaklaşık 600 kişilik istihdam daha sağlayacağını söylüyor.
Hüseyin Özdilek’le herşeyi açık konuştuk, zaten karşınızdaki öyle birisi. İçi dışı bir.
‘Yanlış birşey mi söylerim veya grup artık bu kadar büyüdü büyük patron havası yaratmalıyım’ gibi bir derdi yok.
“Türkiye’nin sanayi geleceğinden umutlu musunuz, yoksa hizmet sektörüne kayış mı yoğunlaşıyor?” sorusuna yılların işadamının dikkat çekici bir yanıtı var:
“Sanayide istihdamı artırmalıyız. Avrupa’da sanayi üretiminin istihdamdaki payı yüzde 40’. Türkiye’de yüzde 29’larda. Sanayide işgücü haritası ortaya çıkarılmalı. Nüfusun ne kadarı, hangi alanlarda çalışmalı, bunun mesleki lise, yüksekokul eğitim oranları ne olmalı sorularına cevap aranmalı. Geleceğin sektörleri nüfusa göre DPT tarafından planlanmalı. Sanayi üretiminiz yoğunlaşmalı ki, üzerine hizmet sektörüyle güçlenme şansınız olsun. Yoksa bu sağlıklı bir gidiş olmaz”
“Kral değil, sanatçı deyin”
1967’de memleketi Erbaa’daki 20 metrekarelik evini satıp Bursa’da bir havlu mağazası açarak ticaret hayatına adım atan Özdilek, uzun süre “Havlu kralı” olarak anıldı. Ancak o “Bana havlu kralı denmesini istemiyorum” diyor.
Ona göre illa bir unvan bulunacaksa “sanatçı” olmalı.
Özdilek duygularını yine içtenlikle anlatıyor:
“Cumhuriyetle yönetilen rejimlerde birine kral diyorsanız, küçümseme var demektir. Bana ‘İşdünyasının Sanatçısı’ desinler istiyorum, çünkü yüreğimle çalışıyorum.”
Özdilek’in çocukluk hayali ise bisiklet sahibi olmakmış.
Bisiklet alacak paraları olmadığı için kendine bisikletli bir iş bulan Özdilek, bir süre su dağıtıcısında çalışarak hem bisiklet kullanıp hem para kazanmış. Bisiklet hala en büyük zevki. Herkes otelde beni keyif yapıyor sanırken, ben bisikletle “Konak’a kadar gidip geliyorum” diye anlatıyor tutkusunu. Yorucu bir hayattan sonra bugün iş ve hayat temposunu bir formüle bağlamış Özdilek:
“8 saat çalış, 8 saat dinlen ve 8 saat uyu. Bunu plan içinde yap.”
Ankara temsilcisinden vazgeçildi
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun oluşturduğu Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplanmaya devam ediyor. Kentin işdünyası dinamikleri toplantılarda çeşitli konuları ele alıyor.
Kurul, işdünyasının dikkatini kentin gelişimine yönelik konulara odaklamak açısından yararlı.
Tabii kurul üyelerinin, “EXPO 2020” geyiğini bir çalışma sanmamaları koşuluyla...
Bu konuda bürokratik adımların ne olacağı belli, ortada net bir gelişme yokken, EXPO üzerinden İzmir’de çalışılıyormuş havası yaratmanın primi bitti bence.
Ancak son toplantıda, ortaya atılan liman meselesi çok önemli.
Yaptığımız liman uyarısının kurulda ele alındığını görmek mutlu etti.
Devletin daha önce belirttiği 450 milyon TL liman yatırımını inceden yeni bir özelleştirmeye doğru öteleme riskini artık İzmir işdünyası da hissetmeye başladı.
Ekonomik kurul, daha önce bir Ankara temsilcisi ya da danışmanı atama kararı almıştı. Ancak Başkan Kocaoğlu ‘gereksiz bürokrasi yaratılır’ endişesiyle tavır koydu. Kurul, şimdi bu talebinden vazgeçti.
Ekonomik Koordinasyon Kurulu Toplantı Başkanı Tufan Ünal, konu başlığına göre kurul üyelerini ikişer gruplar halinde görevlendirmeye karar verdiklerini anlattı.
Şimdi eller taşın altına girecek.
Kendi işlerinde yoğun olan işadamları İzmir’in beklentilerini bizzat Başkent’e giderek takip edebilirler mi, sözün ötesinde yol alabilirler mi zaman gösterecek...