Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

REFERANDUMU tamamladık, ekonomi cephesi mutlu.
Borsa tavan yaptı, sıcak para girişi hızlandı.
“Evet”ler hukukta ne getirecek tartışılırken, ekonomi dünyası kararını vermiş gibi: “Hayırlısı oldu.”
Anayasa’da yapılan değişiklikle vergi ya da devlete olan diğer borçları nedeniyle yurtdışına çıkış yasağı konulanlarla ilgili hüküm de kaldırılıyor.
Şimdi, hemen değil, az sonra....
Yüksek Seçim Kurulu’nun kararının ardından Anayasa Değişikliği’nin resmi gazetede yayınlanmasından sonra ilgili değişikliklerle ilgili uyum yasaları çıkarılacak ve bu sürecin de yaklaşık iki ay alabileceği öne sürülüyor.
Yurtdışına çıkış yasağı, bundan sonra sadece mahkemeler tarafından suç soruşturmasıyla ilgili olarak konulabilecek.
* * *
Yakın bir arkadaşım yaşamıştı. Annesi kentte bilinen bir doktor, babası avukat. Kızkardeşi, uluslararası bir şirketin önemli bir görevine Viyana’ya atanıyor. Onlar da önce kızlarını ziyaret edecek, daha sonra bunca yılın karşılığını alacak şekilde 15 günlük bir Avrupa turuna çıkacaklar.
Keyifle yola çıkılıyor, bavullar hazır. Havaalanına gelince babaya, “Vergi borcunuz var, yurtdışına çıkamazsınız” deniliyor.
Ancak araştırılınca, babanın üzerinde, birkaç yıl önce yapılan sonra vazgeçilen bir satış nedeniyle vergi borcu göründüğü ortaya çıkıyor ama araştırınca.
Yani havaalanından eve geri döndükten sonra. Anne ise önce kızını ziyaret ediyor, ardından 15 günlük Avrupa turuna yalnız başına çıkıyor.
Bu, tanık olduğum örnekti. Sağlıkla ilgili de çok sıkıntı yaşandı, tedaviye gidecek kişiler için Maliye’den özel izinler alınmaya çalışıldı.
Limited şirketlerde yönetimde gösterilen, şirketlerin işleyişiyle ilgisi olmayan anne ve babalar da bu durumdan epey muzdarip oldular.
Son olarak gazeteci Fatih Altaylı’ya da bir tazminat davasından, 140 bin liralık borcu nedeniyle çıkış yasağı konulmuştu.
Örnek çok.
Elbette vergi borcu olanlardan kara liste oluşturmak ve onların yurtdışına çıkmasını engellemek etkili bir önlem miydi, tartışılır.
Krizlerin art arda geldiği, ekonominin zorlandığı dönemlerde, çarklarını döndürme peşinde olan birçok işadamına karşı da bir haksızlık olduğu ortada.
Ancak bu koşulları istismar eden kendi malvarlığı artar ve çoluk çocuğu Alaçatı, Bodrum sokaklarını turlarken, vergi borçlarını nasılsa af gelir diyerek ödemeyen de çok işadamı var. Yine de özellikle epey tartışılır bir yanı da olsa “E Haciz” gibi (bazı yönleri tartışılır) çağa uygun yöntemler sözkonusuyken zaten bu tür uygulamalar hoş durmuyordu.
* * *
Yeni Anayasa ve ilgili uyum yasalarının ardından Türkiye genelinde sayıları 350 bini bulan borçlu nefes alacak, İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın verdiği bilgilere göre, İzmir’de 6 bin 200 işadamı yurtdışına çıkış yasağı kıskacından kurtulacak.
Tabii bu değişiklik yalnızca Anayasa değişikliği ile mi sağlanırdı?
Çoğu uzmana göre bu sorunun yanıtı “hayır.” Bir yasal düzenlemeyle de gerçekleştirilebilir ya da bugüne kadar birçok maddesinde 17 kez değişiklik yapılan 1980 anayasası bir kez de bu madde için değiştirilebilirdi.
Ancak “evet”i işdünyası açısından da cazip hale getirmek için bu madde ortaya konuldu ve hedef bu yönüyle tuttu.
Yine de üzerinde vergi borcundan kaynaklı yurtdışı yasağı olanlar Kurban Bayramı’nda yurtdışına çıkış için hemen umutlanmasınlar.
Yılbaşı programı daha akla yatkın görünüyor...



Paraya satılanlar...
“BUGÜN benim ölüm yıldönümüm” dedi telefonda bir arkadaşıma ait ses...
Arkadaşım ne diyorsun, ne oluyor?
“Çoğunlukla ekonomi yazıyorsun ya, bana söyle para için etrafındakileri satan, aniden ona verdiğim değer ve sevgiyi ‘beni artık arama bende seni gördüğüm yerde tanımayacağım’ diyen ve sadece parası olduğunu bildiğim, arkası sağlam birine giden biri için ne yapılır?”
Dedim “sen beni aşk doktoruyla karıştırdın.” Bunun ekonomiyle ne ilgisi var ?
Bildik teselliler döküldü ağzımdan. Telefon kapanınca da ekonomi, paranın satın alma ve hayatı yönlendirme gücü değil midir, haklı dedi içimden bir ses ve gülümsedim. Ekonominin sosyolojiyle bağlantısı da sonuçta ekononiminin ilgi alanı içerisinde değil mi?
Ona söylediğim söz kaldı aklımda:
“İlla da bir bağlantı istiyorsan, insan paranın sahtesini yapar, para da insanın sahtesini...
Canın yanmış olabilir, ama sevginin yerini ekonomik çıkar, hayatı sağlama alma kriteri almışsa en azından anlamış olursun; kim adam, kim değil...”