Yapılan birçok çalışma, karın bölgesinden şikayetçi olan erkeklerin sayısının, yüksek olduğunu gösteriyor. Sadece görsel açıdan değil; aynı zamanda karın bölgesinde biriken yağlar sağlık açısından da tehdit oluşturuyor. Başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, metabolik sendrom, diyabet ve karaciğer yağlanmasına sebebiyet veriyor. Ben de dün Babalar Günü olması sebebiyle, erkeklerin kalbine iyi gelecek beş besinden bahsetmek istiyorum.
1-Yağlı tohumlardan ceviz ve fındık
İyi protein kaynaklarından olan yağlı tohumlar, posa, E vitamini, magnezyum, potasyum, çinko ve bakırdan da zengindir. İçeriğinde bulunan tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri ve bitki sterolleri, kolesterol seviyelerini düşürürken, aynı zamanda tokluk hissi oluşmasını da yardımcı olurlar. Bunların yanında kan şekerini dengeleyen yağlı tohumlar içeriğindeki folik asitle kandaki homosistein düzeyini azaltarak, kalp sağlığını koruyucu etki de gösterirler. Birçoğunuzun aklına kolesterol düşürücü ve kalp sağlığına iyi gelen yağlı tohumlar denilince, omega 3 içeriğiyle cevizin geldiğini düşünüyorum. 194 sağlıklı yetişkinin dahil edildiği bir çalışmada, sekiz hafta boyunca
Eşinizle, dostunuzla veya komşunuzla aynı diyeti yapıyor, yine de farklı oranda kilo kaybediyorsanız, bunun birçok sebebi olabilir. Her şeyi aynı yapıyorsanız, işin içine bireysel farklılıklar girmiş olabilir; metabolizma hızınız gibi... Herkesin metabolizmasının farklı olduğunun ve hızında genlere ve cinsiyete göre farklılıklar gözlemlenebileceğinin altını çizmekte fayda var. Daha önce metabolizmanızın hızlanmasına yardımcı olan besinleri paylaşmıştım. Bugünse metabolizmayla ilgili en çok karşılaştığım beş sorunun cevabını vereceğim.
Bazal metabolizma hızı nedir?
Metabolizma dediğimiz şey, vücudunuzu canlı ve çalışır halde tutmak, hücreleri onarmak ve yiyecekleri sindirmek için gereken tüm kimyasal reaksiyonları içinde barındırır. Bu işlemlerin yapılabilmesi için enerji gerekir. Vücudunuzun ihtiyaç duyduğu minimum enerjiye de bazal metabolizma hızı denir.
Erkeklerin metabolizması daha mı hızlı?
Tabiiki her bir bireyin metabolizma hızı farklıdır.
Hatta genel olarak, erkeklerin ve kadınların ayrıldığı bir
nokta da, sahip oldukları metabolizma hızı...
Dünyanın 2018 yılında ürettiği gıdanın, 1 Ağustos’ta tükendiğini ve bunun en önemli sebebinin gıda israfı olduğunu biliyor muydunuz? Her yıl gezegenimizin, bir yılda yerine koyabileceği doğa kaynaklarının bittiği gün Dünya Limit Aşım Günü olarak kabul ediliyor.
Yani dünyaya borçlanıyoruz...
1970 yılında aşım gününün aralık ayında olduğu biliniyor. 2000’deyse eylül ayına kadar geriliyor ve eylülden sonra kullandığımız her kaynak için, bir sonraki seneye borçlanıyoruz.
2018 itibariyle de aşım gününün korkunç bir şekilde hızlandığı biliniyor.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) paylaştığı bilgilere göre, Dünya Limit Aşım Günü, 2015 yılında 13 Ağustos, 2016’da 8 Ağustos, 2017’de ise 2 Ağustos olmuştu.
2018’de 1 Ağustos olması, kötüye gidişin biraz yavaşladığını gösteriyor ama yine de durum kritik ve önlem alınması gerek...
Aslında yeterli olmasına rağmen ihtiyacı olan insanların gıdalara erişimi sağlanamadığından açlık sürüyor ve araştırmalar, dünya genelinde meydana gelen kayıp ve israfın yalnızca dörtte birini önleyebilirsek, bunun 820 milyon aç insanın beslenmesine yeteceğini gösteriyor. İsrafın bu hızla devam etmesi, doğal yaşam akışının 2030 yılında kilitlenebileceğine
Bayram sonrası gözlerinizi kapatarak tartıya yöneliyor, gördüğünüz rakam karşısında şok oluyorsanız; bayram boyunca aldığınız fazladan kalorileri hesaba katmamışsınız demektir. Birçoğunuz o son baklava veya böreği suçluyor olabilirsiniz. Ama tek suçlu bir dilim lezzet olamaz. Eğer tartıda alışık olduğunuzdan fazla bir rakamla karşılaşıyorsanız, bu bayram tatili boyunca olan fazla tüketimin ve bir birikimin sonucudur. Ayrıca aşırı tuzlu beslenenleriniz ve bayramda seyahat edenleriniz varsa, endişelenmeyin tartıda gördüğünüz ödem de olabilir.
Bu sebepten ben de bayram sonrası tartıya çıkma korkunuz olmasın diye hafiflemenizi kolaylaştıracak önerilerle geldim.
Bitkisel proteine yönelin
Protein denilince aklınıza hayvansal kaynaklı ürünlerin geldiğini biliyorum. Hayvansal kaynaklı beslenmek, vücudunuzdaki asit yükünü artırır. Bayram boyunca et tüketiminizi çoğaltıp sebze-meyveyi de azalttıysanız, bağırsak hareketlerinde yavaşlama ve kabızlık yaşayabilirsiniz. Bu sebeple, bayram sonrası daha fazla posa ve vitamin mineral açısından kurubaklagil, sebze-meyve ve tahıl ürünleri tüketimine ağırlık vermeniz, hem sizi hem de sindirim sisteminizi hafifletir.
Sıvı tüketimini artırın
Bayra
Bayrama son günler kala, mutfaktaki telaşınızı tahmin edebiliyorum. Bayrama ne yapsak, masada neler yer alsa, böreği patatesli mi yapsam ıspanaklı mı, çocuklar en çok hangi tatlıyı sever ki… Bunlar size de tanıdık geldi mi? Bayramın en güzel yanı, şüphesiz sevdiklerimizle buluşmak ve tabii birbirinden güzel yemeklerin ve tatlıların olduğu o sofralarda sohbet etmek.
Ramazan’da uzun süren açlık ve daha kısıtlı bir beslenme programından çıkıldığı için genellikle yemek konusunda özgürlük hissi ön planda oluyor ve yemek yeme ihtiyacı artabiliyor. Ama bu dönemde kontrollü olmakta fayda var. Ramazan süresince sınırlı beslenmek, öğün sayısının azalması, özellikle yaz aylarına denk gelen Ramazan’da egzersize de pek imkan olamaması, metabolizmanın az da olsa yavaşlamasına yol açabilir. Ramazan boyunca azalan öğün ve küçülen porsiyonları birden artırmak, mide ve bağırsak problemlerine neden olabilir. Bu sebeple birden yüklenmek yerine, normal beslenme düzenine daha sağlıklı bir geçiş sağlamak, hem sindirim sorunları yaşamamak hem de tartıda bir sürprizle karşılaşmamak için önemli.
Tatlı meselesi...
Bayram sofralarında genellikle en çok kaçamaklar da tatlılardan yana oluyor. Elbette “Tatlı
Hayatınızda ne zaman iki kişilik düşünmeye başlarsınız? Ben size söyleyeyim; bir evlendiğinizde, bir de bebeğinizin olacağı haberini aldığınız ilk andan itibaren... Çünkü hem çok kutsal hem de bir o kadar zor olan anneliğe adım atarken, kendinizden çok bebeğinizin sağlığı için endişelenmeniz normal. Bu dönemde yediğiniz-içtiğiniz her şeyin daha bir önem kazandığını ve ağzınıza atacağınız her lokmayı iki kez düşündüğünüzü biliyorum. Oysa ki bu dönem yeterli ve dengeli beslenmek, hem sizin hem de bebeğinizin sağlığı için değer taşıyor.
Gebelik döneminde vitamin ve mineral alımı için yeterli sebze-meyve, daha çok lif ve vitamin mineral için tam tahıllar, protein desteği için yeteri kadar et, kurubaklagil ve yumurta gibi besinler, kalsiyum ve protein desteği için de süt grubunun tüketimi önemli. Bunların yanı sıra bir de gebelik döneminde ihmal etmemeniz gereken yağlı tohumlar var;
Beyin sağlığına destek
Yağlı tohumların sağlığa faydalarını eminim hepiniz çok defa duymuşsunuzdur. Ben de bugün yeni okuduğum bir araştırmayı paylaşmak istedim.
Geçtiğimiz mart ayında yapılan bir çalışma, yağlı tohumların bebeğin sağlıklı gelişim sürecinde etkili olabileceğini göstermiş. Avrupa
Plogging akımını daha önce duymuş muydunuz? ‘Plogging’ aslında İsveççe ‘toplamak’ fiiliyle, İngilizce ‘koşu yapmak’ın birleşimiyle elde edilen ve ‘yürürken, koşarken çöpleri toplamak’ anlamına gelen bir kelime... Ben de geçtiğimiz günlerde bu akımın yaratıcısı sevgili Erik Ahlström ile tanıştım ve tüm detayları sizin için öğrendim. İşte plogging hakkında Erik’in cevapları:
Plogging kelime anlamı olarak ne ifade ediyor?
Nasıl ortaya çıktı?
İsveç’in kuzeyinde yer alan, Åre adlı kayak bölgesinde 20 yıl yaşadıktan sonra, Stokholm’e taşındım. Bu esnada şehrin ne kadar kirli olduğunu fark ettim. Her gün evden işe gittiğim Nacka ve Östermalm arasındaki yolda, doğaya bıraktığımız çöp miktarının fazlalığı karşısında şoke oldum. Beni asıl şaşırtansa, bu çöplerin günlerce hatta haftalarca orada kalmasıydı. Böylece kendim her gün geçtiğim bu yoldaki çöpleri toplamaya başladım. Küçücük bir bölgeyi temizlemiş olmak bile, bana çok iyi hissettiriyordu.
Plogg, bu aktiviteyi kolektif şekilde yapmaya verilen isim... Tüm katılımcıların bulunduğu çevreye katkıda bulunması ve ‘gururlu birer toplayıcı’ya dönüşmesi. Bunu yaparken koşmanız veya tempolu yürümeniz gerekmiyor. Yürüyüşe çıktığınızda, golf
Geçtiğimiz pazartesi yani 20 Mayıs, Dünya Arı Günü’ydü.
Arı denince aklınıza ne geliyor? Benim aklıma çalışkan, üretken ve kendisi küçük ama etkisi büyük bir mucize geliyor.
Evet, arıları doğanın mucizeleri olarak görüyorum ve sanırım bu fikrimde yalnız değilim. Çok uzun yıllar önce Albert Einstein, “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa, insanın sadece dört yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan ve insan olmaz” demiş.
Ben de bugüne özel olarak, sizlerle Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerinden, Dünya Arı Günü’ne özel okuduklarımı paylaşmak istedim.
Aslında Dünya Arı Günü, arıların ve diğer tozlayıcıların gelişebilmesi için hayatta kalma koşullarını iyileştirmek ve tozlayıcıların yaşam alanlarına ışık tutmayı amaçlıyor. Tozlaşmanın önemini biliyorsunuz. Bitkiler dünyasında, türlerin devamlılığını sağlar. Bitki türlerinin nesillerini devam ettirmeleri için ilk basamak tozlaşmadır. Arılar, yüzyıllar boyunca insanlara, bitkilere ve gezegene fayda sağlamışlardır.
Beslenmeye katkı sağlar
Aslında sadece arılar değil; bir çiçekten diğerine polen taşıyan, kelebekler, kuşlar, yarasalar ve diğer tozlayıcılar da gıda üretimini kolaylaştırır,