Anneannem “Allah iyilerle karşılaştırsın yavrum” derdi. Duaları kabul oluyor sanırım, bu yıl içinde iyilik olan pek çok projeye destek vermeye çalışırken fark ettim ki, yolumun kesiştiği bazı özel isimlerle karşılaşmam hiç tesadüf değil. Sevgili Serhan Süzer, Mert Fırat, Ali Ercan Özgür, Itır Erhart, Ayşegül Selışık, Burcu Kayimtu ve Faik Uyanık, sizleri tanımak ve birlikte çalışmak iyiliğe giden yolda cesaretle ilham veriyor.
Bugün son birkaç ayda katıldığım üç organizasyonla iyiliğe giden farklı yolları anlatmak istiyorum size...
Hadi yeter ki isteyin, hiç zor değil!
Sosyal Fayda Zirvesi
Araştırmalar, egzersiz yapmanın, hastalıklardan korunmada, stres yönetiminde ve vücut bütünlüğünü sağlamada önemli olduğunu söylüyor.
Egzersiz; başta kardiyovasküler hastalıklar olmak üzere, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, Alzheimer, tip 2 diyabet ve çeşitli kanserlerden kaynaklanan ölüm riskini azaltıyor. Bazı bireylerin bunu yaşam felsefesi haline getirdiğini görmek, beni mutlu ediyor ve genellikle onlardan, “Ne zaman egzersiz yapmalıyız? Aç karna yapmak daha fazla mı yağ yaktırıyor?” gibi sorular alıyorum. Bu konuda kafaların karışık olduğunu görüyorum. Bu yüzden ben de bugün aklınıza takılanlara cevap vermek istedim.
Nasıl beslenmeliyiz?
Egzersiz sonrası beslenmenin temel amacı, egzersiz sırasında harcanan glikojen depolarını yerine koymaktır. Böylece kaslarınız bir sonrakine de hazırlanmış olur. Boşalan glikojen depoları yerine konulmazsa, kas kaybı yaşanabilir. Egzersiz sonrası tüketeceğiniz besinlerle, ilk iki saat içinde glikojen depoları çok büyük oranda yenilenir. Bu noktada sadece protein içeriği
Kuru meyveleri ne sıklıkla tüketiyorsunuz? Daha çok taze meyve mi tercih ediyorsunuz, yoksa kuru meyve mi? Şekersiz beslenmeye olan ilginin artması, beslenme düzenimizde daha çok hurma, kuru kayısı, gün kurusu, kuru erik ve incir gibi kuru meyvelere yer vermemize yol açtı. Kuru meyveler sadece tatlı ihtiyacını azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda içeriğindeki vitamin ve minerallere ek olarak yüksek lif içeriğiyle bağırsak dostu besinler arasında yer alıyor. Fakat uygun koşullarda depolanmaması, her besinde olduğu gibi sağlığımızı olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bu yüzden ben de bugün sizlere kuru meyve alırken nelere dikkat etmeniz gerektiğinden bahsedeceğim.
Fark var mı?
Kuru meyve, hemen her meyvenin tüm su içeriğinin, kurutma yöntemiyle giderildiği meyve türüdür. Kurutma işleminde su içeriği azaldığı için meyvenin ağırlığı da azalır. Örneğin kayısıdan bahsedelim; 100 gram taze kayısı, ortalama 3-4 adet ve 50-60 kaloriyken,
‘Mindfullness eating’ yani ‘yeme farkındalığı’nı daha önce duymuş muydunuz? Yemek yerken hangi duyularınızı kullanıyorsunuz? Yemeği çiğnemeden yutanlardan mısınız, yoksa tadına vara vara koklayarak, kıtırtısını, çıtırtısını hissederek yiyenlerden misiniz? Sahi yeme farkındalığına sahip misiniz? Bu soruların cevabını bulmanız için, yeme farkındalığınızı ve yemekten aldığınız zevki artırmak için önerilerle geldim sizlere...
Yeme farkındalığı nedir?
Yeme farkındalığında, tüketeceğiniz yemeğin tadına varmak yetmiyor, aynı zamanda dokusunu da hissederek, besini tükettiğiniz noktada tam bir farkındalık hali yaşıyorsunuz.
2009 yılında yayımlanan ‘Afiyetle Diyet’ kitabımda, duygularımızın yeme davranışına olan etkisini anlatırken, bu yeni bir kavramdı. Ama şimdi bu bilincin artmış olması, beni çok mutlu ediyor. Aslında temelde, ne yenildiğinden çok, nasıl ve neden yeme davranışının oluştuğunu fark etmek esas... Buna eşlik eden fiziksel açlık-tokluk sinyallerini, duygu ve düşüncelerinizin farkında olarak, çevresel faktörlerden etkilenmeden, besin seçimlerini
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kuruluş yıl dönümü 16 Ekim, her yıl Dünya Gıda Günü olarak kutlanıyor. Bu sene hedef, ‘Eylemlerimiz Geleceğimizdir’ sloganıyla, ‘Sağlıklı Beslenme ile Açlığa Son Verilmiş Bir Dünya’ konusuydu. Çünkü sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzları, bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanan sakatlık ve ölümler için bir numaralı risk faktörü...
FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu’da Dünya Gıda Günü kapsamında, “Bugün bir yandan 820 milyonun üzerinde açlık çeken insan varken, öte yandan 670 milyonu yetişkin olmak üzere 800 milyona yakın kişi de obezite ve fazla kiloluluk yaşıyor” diyerek, rakamların altını çizdi. Gutu; bu durumun ana sebepleri arasında beslenme tarzı ve yeme alışkanlıklarımızdaki değişiklikler olduğunu söylüyor.
Obezite; küresel bir halk sorunu olmakla beraber, basitçe sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak düşünebilirsiniz. Yani günlük alınan enerjinin harcanandan fazla olması durumunda, harcanamayan enerji vücutta yağ olarak depolanıyor ve obezite oluşumuna sebep oluyor. Dünya çapında obezite görülme oranı 1975’ten bu yana neredeyse üç kat arttı. Şimdi ise 670 milyondan fazla yetişkin 120 milyon kız ve erkek (5-19 yaş) obez 40 milyondan fazla çocuk ise fazla kilolu...
Peki nasıl tanımlanır?
Şişmanlık ve obezitenin tanımlanmasında Beden Kütle İndeksi’ni eminim çokça duymuşsunuzdur. Peki bel ve kalça çevresinin obezitenin tanımlanmasında, Beden Kütle İndeksi kadar etkili olduğunu biliyor muydunuz?
İdeal bel/ kalça ölçüsü
İdeal vücut ölçüleri denilince akla ilk gelenin 90-60-90 olduğunu biliyorum. Fakat herkes bu ölçüde mi olmalı? Vücut ölçüleriniz 80-93-105 olsa ne olur? Daha az mı ideal olursunuz yoksa daha fazla mı? Yıllardır bize
Son zamanlarda süt hakkında en çok konuşulan üç konuyu sizlerle de paylaşmak istedim. Sporcu beslenmesinde sütün yeri var mı, inek sütü alerjisi ve laktoz intoleransı olanlar ne yapmalı? Eğer siz de merak ediyorsanız, hep birlikte bakalım...
Süt denince akla ilk olarak kalsiyum gelse de, özellikle inek sütü potasyum, magnezyum, çinko, fosfor, K, A ve bazı B grubu vitaminlerini içerir. Hem protein hem de vitamin mineral içeriğiyle kas ve kemik yapısının desteklenmesine yardımcı olur. Çalışmalar süt tüketiminin
daha düşük osteoporoz ve kırık riskiyle ilişkili olabileceğini gösteriyor.
2018 küresel kanser istatistiklerinde, 185 ülkede 36 kanser türü için ölüm ve görülme oranları incelenmiş. Hastalığın olduğu 9.6 milyon ölüm için ilk sıralarda akciğer, kolorektal, mide ve karaciğer kanseri var. Kanser görülme oranlarına bakıldığındaysa, ilk akciğer, meme ve kolorektal kanser yer alıyor. Cinsiyet bazlı bakıldığındaysa, kadınlarda ilk üç sırada; meme, tiroid ve kolorektal kanser görülürken; erkeklerde genellikle akciğer, prostat ve kolorektal kanser bulunuyor.
Kanser görülme oranları bu kadar yüksekken, ben de genel olarak önlemede yapılacak üç davranış değişikliğinden bahsetmek istiyorum.
Uykunuza dikkat edin!
Meme kanseri, meme dokusundaki hücrelerin kontrolsüz artmasıyla gelişir ve kadınlarda görülen kanser tipleri arasında birinci sırada yer alır. Genellikle, sütü meme ucuna taşıyan kanallarda oluşabileceği gibi, süt yapan bezlerde de gelişebilir. Bu kanser türünde kadın olmak ve yaş, risk faktörleri arasında yer alsa da, yaşam tarzı değişiklikleri de kanser gelişiminde etkili...