Plastik yiyoruz! Evet, yanlış duymadınız. Plastikler hayatımızda o kadar yaygın hale geldi ki, artık onu bile fark edemiyoruz. Avustralya’da Newcastle Üniversitesi tarafından yürütülen bir araştırmaya göre, insanlar her hafta yaklaşık olarak 2 bin küçük plastik tüketiyor. Bu da ayda yaklaşık 21 gram, yıldaysa 250 gramdan fazla demek. Gözünüzde canlanması için söylüyorum; haftada yaklaşık bir kredi kartı büyüklüğünde plastik tükettiğimizi düşünün. Bunlar sadece sağlığımızı bozmakla kalmıyor, gezegenimizi yaşam alanımızı da tahrip ediyor. O yüzden bugün sizlere plastiği azaltmanın yollarından bahsetmek istedim.
Mikroplastik nedir?
Denizlere atılan plastikler güneş ışınlarına, rüzgara veya dalgalara maruz kalarak mikroplastik denen gözle görülmeyecek kadar küçük parçalara ayrılıyor. Bu mikroplastikler sıklıkla karşımıza içme suyumuzda, soframızdaki tuzda ve tabağımızdaki balıklarda çıkıyor. Yani mikroplastikler çevreyi ve soluduğumuz havayı kirletmekle kalmıyor, besin zincirimizin
Bazı alışkanlıkları değiştirmenin zor olacağını biliyorum ama yapacağınız küçük değişikliklerle kilo vermek veya daha sağlıklı beslenmek mümkün. Bunun için birtakım alışkanlıklarımızın yerine, yenilerini koymamız gerekiyor. İşte ben de bugün sizlere şeker ve tuz konusunda alışkanlıkları değiştirmenin kolay yollarından bahsetmek ve bir de tam mevsiminde en çok sevilen şekersiz tariflerimden birini paylaşmak istedim.
Tuzu azaltmak
Toplum olarak günlük tuz tüketimimiz oldukça fazla. Bu durum, başta hipertansiyon ve kardiyovasküler rahatsızlıklar olmak üzere, inme ve koroner kalp hastalığı gibi çeşitli hastalık riskini artırıyor. Besinlerle alınan tuzun 10 gramdan beş grama düşürülmesiyle bile inme riskiniz yüzde 23, kardiyovasküler hastalık riskiniz ise yüzde 17 oranında azalıyor.
SALTURK çalışması, Türkiye’nin tuz tüketiminin günde 14.8 ile 18.1 gr. arasında olduğunu söylüyor. Amerikan Kalp Birliği (AHA), yetişkinler için günlük tuz tüketiminin üç gramın altında olmasını öneriyor.
Tuzu azaltmanın
Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, ölüm nedenleri arasında ilk sırayı yüzde 38.4 oranla, dolaşım sistemi hastalıkları alıyor. Bu rakamlarla moralinizi bozmak istemem ama kalp ve damar sağlığınıza iyi bakmanız gerektiğini de hatırlamanız önemli. Amerikan Kalp Derneği, bu konuda kalp hastalıklarını ve inmeyi önleyici adımlardan bahsediyor. Daha iyi bir yaşama ve kalp sağlığına sahip olmak için işte yapılması gerekenler...
1- Riskinizin farkında olun: Yaşam boyu kardiyovasküler hastalık riskinizi etkileyebilecek faktörler arasında, kolesterol ve kan basıncı seviyeniz, diyabet hastası olup olmadığınız, sigara içmeniz, aşırı kilolu veya obez oluşunuz, aile öykünüz ve hareketsiz yaşamınız gibi çeşitli faktörler yer alır. Türk Kardiyoloji Derneği, kadınlar ve erkekler için önümüzdeki 10 yıl içinde kardiyovasküler olay geçirme riskinizi hesaplamaya yardımcı olmak adına, bir platform oluşturmuş. Eğer yaşınız 40-75 ise ve herhangi bir kalp krizi yaşamadıysanız, riskinizi hesaplamakta fayda var.
2- Yeterli ve dengeli beslenin: Birleşmiş Milletler
Tamamen yerel yiyecekleri bir yıl boyunca yemenin, haftada bir gün vejetaryen beslenmekle benzer oranda çevreyi koruduğunu biliyor muydunuz? Çünkü et ürünlerinin, bitki enerjisinin hayvan enerjisine verimsiz dönüşümü nedeniyle, tahıl veya sebzelerden daha büyük karbon ayak izleri bulunuyor. Yani sıklıkla tüketilen sığır, koyun ve keçi gibi geviş getiren hayvanların, karbon ayak izi üzerine daha büyük etkisi vardır.
Geçtiğimiz yıllara kadar menü planlarken, hep kalori ve besin değerlerini göz önünde bulundurduk. Fakat artık ben besinlerin kalorisinden ziyade, karbon ayak izinin konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Daha çok tahıl, daha az hayvansal kaynaklı et tüketerek bile, gezegenimizi yaşanabilir hale getirebiliriz. Bu konuda son okuduğum bir araştırmayı paylaşmak istiyorum sizlerle...
Yazıyı okumaya başlamadan önce, bir dakikalığına günlük hayatınızı gözden geçirmenizi rica ediyorum. Mutfaklarınızdan çıkan atıkları değerlendirmek konusunda neler yapıyorsunuz? Toprağı ve suyu korumamız gerektiğinin farkındayız, fakat bunun için eylemlerimiz neler? Bu konuda elini taşın altına koymak isteyenler için sürdürülebilir yaşama katkı sağlayacak önerilere ihtiyacımız var. O yüzden ben de bugün sizlerle ‘Kompost nedir?’, ‘Nasıl yapılır?’ ve ‘Faydaları nelerdir?’ gibi soruların cevabını konuşalım istedim. Bu konuda ekibimize bazı projelerde destek veren sevgili diyetisyen meslektaşım Asena Özdemir’le size bir dosya hazırladık. Çok yakında sosyal medya hesaplarımızda da örnek uygulamalar göreceksiniz.
Kompostu; sebze-meyve kabukları, kesilmiş çimenler, dökülmüş yapraklar, budanmış bahçe çalıları, odun talaşı, yumurta kabuğu, kese kağıdı gibi organik maddelerin bir araya getirilerek ayrışması sonucu ortaya çıkan doğal bir gübre olarak düşünebilirsiniz. Özellikle şehirde
14 kasım Dünya Diyabet Günü... Halk arasında şeker hastalığı olarak da bilinen diyabetin görülme sıklığı, her geçen gün artıyor. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) yayınladığı Diyabet Atlası’na göre, Türkiye’de diyabetli birey sayısı 2015’te 6 milyon 339’ken, 2017 yılında 6 milyon 694’e yükselmiş. İşin üzücü tarafı, 2040’ta bu sayının 10 milyonu, 2045 yılındaysa 11 milyonu geçeceği düşünülüyor. Dünyadaysa 629 milyon diyabet hastası olacağı yönünde açıklamalar da var.
Gerekli yaşam tarzı değişikliğine gidilmezse, durum daha da ciddileşebilir. Bu konuda farkındalık ve harekete geçme, son derece önem kazanıyor. Bu yüzden federasyon, Dünya Diyabet Günü için her yıl bir tema belirliyor.
2019 yılı için ‘Diyabet ve Aile’ temasıyla rahatsızlığın aile üzerindeki etkisi konusunda farkındalık yaratmayı ve bu hastalıktan etkilenen aileleri desteklemeyi amaçlıyor. Aileler, Tip 2 diyabet için değiştirilebilir risk faktörlerini önlemede kilit
Ülkemizde balık tüketiminin 2018 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 11’in üzerinde artış gösterdiğini biliyor musunuz? Bunu duymak beni mutlu etti çünkü balık sağlıklı beslenmenin benim için vazgeçilmez parçalarından biri... Hem protein hem de omega 3 içeriğiyle, sağlıklı beslenmede öne çıkıyor.
İçerdiği omega 3 yağ asitleri sayesinde, kanın pıhtılaşmasını kontrol etme, beyin hücrelerinin yapımına yardımcı olma ve yaşa bağlı unutkanlığa karşı koruyucu etki gösterme gibi birçok faydası var. Bunun yanı sıra depresyonu önleyebileceği ve duygu durumunun yükselmesine katkı sağlayabileceği üzerine de çalışmalar var. Yani aslında balık tüketiminin artması, sağlıklı ve lezzetli beslenmeye doğru bir eğilim olduğunun da göstergesi olabilir.
Geçtiğimiz günlerde Norveç Deniz Ürünleri Konseyi, Türkiye’de deniz ürünleri ve somon pazarını incelemek üzere, ‘Türkiye’de Somon Tüketim Araştırması’ yaptı. Çalışma sonuçları beni etkiledi, sizlerle de
3-9 Kasım Doku ve Organ Bağışı Haftası... Organ bağışı ve nakli sayılarının yetersizliği organ yetmezliği yaşayan birçok bireyin hayatını kaybetmesine neden olabiliyor. Ben de bu konudaki bilgi eksikliğinin giderilmesini, organ bağışı bilincinin geliştirilmesini ve farkındalığın artmasını çok önemsiyorum.
Hayat kurtarmak için koştular!
Binlerce İstanbullu, organ bağışına dikkat çekmek için Caddebostan’da koştu! İstanbul Organ Nakli Derneği, Medicana Sağlık Grubu’nun desteğiyle, bu yıl ‘5. Kez Hayat Kurtarmak İçin Yarıştayız’ koşusu düzenledi ve binlerce kişiyi bir araya getirdi.
20 Ekim’de organ bağışı farkındalığı oluşturmak için gerçekleştirilen koşuya; binlerce İstanbullu, sporcular, nakil bekleyen hastalar ve yakınlarıyla, sağlık çalışanları katıldı. Koşuda, Türkiye genelinde organ nakli bekleyen 27 binin üzerindeki hastaya dikkat çekilmesi ve organ bağışı için çağrıda bulunulması, eminim birçok kişi için farkındalık yarattı.
Etkinlik; Gençlik ve Spor Bakanlığı, İstanbul Valiliği, Spor Genel